efenim ne burunla "hımffs hımmfs" diye nefes almaktan anlayan ne de soğuk bir ses tonuyla verilen cevaplardan gerekli mesajı alabilen taksicidir. yol boyunca muhabbet edebilmek adına daldan dala konar. futboldan girer mezvuya bakrı heves yok tak! direkt geçer siyasete. "ne olacak bu ülkenin hali" tadındaki siyasal yargılarını döker önünüze. "haklısın abi"ler, "doğru düşünüyosunuz"lar fayda etmez susturmaya. hiç bir yol kalmadıysa onun adına, joker soru gelir; "memleket nere abi?". sanane ulan1 sanane .minakoyiim. akraba mı çıkacaz da soruyosun memleketimi? ama nafile işte tüm çabalar. kendi tabiri ile insan sarrafı olan bu abiler kafaya taktıysa eğer sizle muhabbet etmeyi, ske ske edeceksiniz. kaçarı yok bu işin.
hayatin anlamini anlamak icin danisilmasi gereken ust duzey kaynaklardandirlar. hele ki sabahin dordunde havaalanina yetismeye calisiyorsaniz bombos yollardan sikilip siz sormasaniz bile anlatmaya baslarlar.
+buyrun gençler nereye gidiyoruz
-abi x telefon pazarı varya büyük bi yer oraya
+tamam gençler. *+ilk cep telefonu çıktığında ben 1300 dolara almıştım. ozaman hiçkimsede yoktu. tabi ozamanlar çok zengindim ben. 1 mersedes 1 bmw 5 tane de tofaşım vardı. sonra iflas ettim. idamla yargılandım. sinopta yattıım,kırşehirde yattıım,ankarada yattıım.
-geçmiş olsun abi.*
+saolun gençler. zaten yaşım artık 48e geldi.
-yok abicim sen genç gösteriyosun ya.*
+saolun gençler. övünmek gibi olmasın ama hala günde 3 posta gidiyor.
-*aa gelmişiz zaten iyi akşamlar abi biz inelim burda.
geçtiğimiz günlerde izlediğim "paris'te iki gün" adlı eğlenceli filmde yönetmen (bir gözlem sonucu sanırım) paris'teki tüm taksicileri saçmasapan konularda konuşturmuş ve hoş sahnelere imza atmıştır. yani taksici konuşması bize özgü değildir. bizden çok daha beterleri de bulunmaktadır.