kabı tırtıklı parlak altın sarısıydı, kendisi yeşildi. şaşkınlık uyandıran ruj birde uzun süre kalıcıydı. hafızam beni yanıltmıyorsa suya dayanıklıydı sanki bu ruj ya da annem beni kandırmış.
anne rujudur.
yıllar sonra - yaklaşık 20 yıl - sonra pazarda şans eseri bulunan ve kardeşlere kuzenlere alınan dışı tırtıklı altın sarısı içi yeşil olan ama dudağa yada yanağa sürülünce pembe ya da kırmızı olan rujdur. kullanmıyorum valla saklıyorum. sonra kızıma vericem.
böyle altın renkli tırtıklı tırtıklı enteresan bir kabı vardır. kokusu hoştur. tüm gün dudakta durma özelliğine sahip fakat bunun yan getirisi olarak sağlığa zararlıdır.
sahip olduğum rujdur. ilk olarak arkadaşımda görmüştüm ve beni bu yeşil diye kandırmıştı. ben de bir hevesle sürmeye başladım ama ne yeşil oluyordu ne de başka renk. tabi doğruyu öğrenince biraz dumur olmuştum gerçi. ha birde kolay kolay da çıkmıyor. neyse işte var böyle bir ruj.
dört beş yaşındayken heyecan ve şaşırmanın bir bütün halinde yaşamama vesile olan rujdur. inanası gelmez insanın ilk gördüğünde sonra bir yakarış bende istiyorum nidaları..
sihirli ruj adıyla satıldığına şahit olunan fakat alınmayan rujdur. belki de alınamayan... çocukluğa has ve kıymetliydi, çantada değil hafızada saklanacak kadar kıymetli.
Kesinlikle dikkatli sürülmesi gereken rujgillerin asi çocuğudur. Aksi takdirde öyle şebelek gibi kalınır. Çünkü tam adı; sürünce pembe olan ruj a.K.A çıkmayan sihirli ruj dur.
Edit: kullanıcısı gibi yazmışım arkadaş iş alacam başıma. Ne olur ne olmaz belirtmesi; Ben değilim lan kullanan.
tüm makyajın tek bir rujla yapıldığı dönemlerde bu ruju hem far hem allık ve hem ruj olarak kullanmaya çalışan fakat gerek rujun ilk sürüldüğünde saydam olmasından gerekse ruju dağıtıp seyreltmenin zorluğundan olsa gerek bunu gerçekleştiremeyen kadınların elma şekeri gibi yanaklarla pespembe göz kapaklarıyla gezmelerine neden olmuş rujdur.