bilgisayar, doğal sonucu internet, cep telefonu vb araçların türkiyede ve dünyada kullanım oranlarını gözetince oluşan kültürel karmaşa ve birbiriyle etkileşimde bulunan diller, gelenekler, görenekler kavram karmaşası yaşamamıza çanak tutuyor. elimizde tuttuğumuz nesnelerin isimlerini bile türkçeden ingilizceye çevirip söylemeye başlamışız. neyin ne olduğu hakkında düşünceleri sabit ve güvenilir olan pek az insan var. kavramlar anlamlarını yitiriyor, başka başka diyarlara sürükleniyor. bir süre sonra bir taraflarından kavramlar üreten insanlar çıkıyor piyasaya. bunuanlatmaya çalıştığınızda anlamamazlıktan gelip mağlubiyet denen acıya katlanamıyorlar. kavramları kullanırken, verdikleri anlamları, bu anlamların hangi sonuçları doğurabilecekleri hakkında en küçük bir fikirleri yok. hobi olarak da amdan götten sosyal tespitler yapıyorlar boş zamanlarında.
dünyası algısından ibaret olan yazar dediğimiz insan ise şöyle açıklanıyor yukarıdaki bilgiye göre: 1 anlamayan 2 anlayıp da anlamak istemeyen(ki bunun çok çeşitli sebepleri olur genelde) 3 anlamayıp da saçmalayan. 4 hepsini seviyorum ben. renkli insanlar.
dünyası algısından ibaret olan yazar çok iyi bir insandır. öyle olmasaydı dünyada kaos çıkardı, herkes yere tükürür, duvarları çizerdi. biz aytenle algı gördük.
embesil hayranlığı tasdik, fırt höz psikopatolojik açıdan öz tinsel betimlemelerle dolu mükemmel entrimi okuyup şukela vermediyseniz işte bu da linki, gizlice bi bakınız, tarihsel söz dizim ve tarihin materyalist kavranışına dayanan ego tatminiyle sonuçlanacak götü boklu entriler girmek. ben de bi bok anlamadım, bişey anlatmıyo zaten (sonuna kadar mutevazi)
dünyası algısından ibaret olmak, normali de budur zaten. hatta bu başlıkta adet olduğu üzere cümle içinde kullanmak gerekirse, "insanlar algıladıkları kadarıyla vardır".("ben kaprofaji gördüm"den daha eli yüzü düzgün oldu bu..)
"dünyasını genişletmek üzere kelimeler derdestinden cümleler doğurmaya(anlamsız, amaçsız)çalışmak yerine, okumak ve daha sonra anlamaya çalışmak gerekliliği" yerine getirilse bile algının sınırları aşılmış olunmaz, algı genişletilmiş olur. buna bağlı olarak, algının sınırları değişebilir, genişleyebilir, algı seviyen yükselebilir.algı değişebilir, ama aşılamaz. aşmaya çalışırsan da, kaprofaji dersin, kapitalist statükoya ram olur dersin, "söz dizinsel total" dersin. çok sevdiğim getto jargonu ile: sıçar batırırsın. sonra sıçtığın bokun içinde kaprofaji diye bildiğin şeyin koprofaji olduğunu öğrenirsin, algın aşılmış olur, ufkun genişler.
henüz yazmadığım ama bittiğinde bir başyapıt olacak eserimi de tavsiye edeceğim ilerde (kontrollü deney aşamasındayım henüz):
ayarmatör olarak tanınan yazarlarda minör saldırılara bağlı özgüven yitimi
ilk bakışta sıkıcı bir kişilik gibi görünse de; yardım edilmesi, ufku açılması gereken yazardır. zira bu kutsal sözlüğe yazar olmayı başarmıştır. "demek ki bu adam da iş var" denilecek bir tiptir.
çaylakların imrendiği bu yazar, destek olunmaya ve renkli ufuklara yelken açabilmesi için yardım edilmeye değer yazardır.
algının insanın kendisini aşmasına islam da basiret kelimesiyle ifade edilir. Basiret ise her kula nasip olmaz. "Basireti bağlı olmak" diye bir söz vardır türkçemizde. Basiret sahibi olmak için ise biraz nasip biraz da gayret gerekir.
