dunyanin gormedigim kadinlari icin

entry2 galeri0
    ?.
  1. ali erdem ural'ın bir şiiri.

    Dünyanın görmediğim kadınları için
    Bir sigara daha yaktım, bir dal incittim
    Görmediğim kentleri için
    Eskiye dair hatırlayacaklarımı yazdım
    Bütün güzel kadınların siyah saçları vardı,
    Yaşlı adamın intihar ettiği yerden başladım
    Esrik bir Nisan sabahı hiç beklenmeyen yerden.
    Ve sizleri hatırladım
    Şaşırmış mıydınız, sizleri hatırladım.
    Üstünüzü örttüm
    Üşümüştünüz.
    Ürkekti bakışlarınız, emin değildiniz
    Korkuyordunuz belli ki
    Anlayamıyordunuz
    Kesinlikle anlayamıyordunuz
    Kötü davranmışlardı size
    Kötü davranacaklardı size
    Anneniz yanağınızdan bir kere öpmüştü
    Sizleri hatırladım.
    Sizi ben de ne diye sevecektim ki
    Daha vardı
    Zamanınız gelecekti
    Eni konu bir keşkeydi hayatınız
    işe yaramaz bir Nisan yağmurunda
    intihar eden yaşlı adam kadar keşke.
    Çirkindiniz, arkadaşlarınız da.

    Bir kara parçasıdır yaşlı adamın bu ölümü;
    Hiçten parça parça..
    Üstümde yine aynı ceket vardı
    Yine aynı sararmış fotoğraf cebimde
    Yine aynı dişlerim, parmaklarım
    Aynı gözlerim vardı
    - Sizi ilk kez gören bu gözlerim -
    Yine uyuyordum
    Hiçten parça parça, en çok da gölgesi...

    Benzi solmuş aynalara
    Hayatını anlattı yaşlı adam
    - Aynalar mıydı tek onunla yaşlanan -
    Donuk yeşil paltosu - ona benzeyen -
    Bin dokuz yüz otuz dokuz yılında
    Savaş çıkacaktı belki de - yine bir ayna söylemişti -
    Paltosu ve kimbilir nerede bir ayna,
    Hiç evlenmedi yaşlı adam.

    Bir sigara daha yaktım
    Yaşlı adamın
    Dünyanın görmediği kadınları için
    - Dünyanın görmediğim kadınları için başka başkadır herkese, durağan -
    Yakmasa mıydım?
    Öyle ya belki de yakmasa mıydım;
    Ama ne farkımız kalırdı o zaman
    ilkel dağ tanrılarından
    Ağaca yeşil ol, rüzgara es diyen.
    Ölmek çok uzaktaydı o zaman.


    Yağmurda ıslanan bir köpekten korkmuştu yaşlı adam
    Kimbilir nerede şimdi bir ayna
    Anneniz ve siz
    Ağlıyordunuz
    Hüngür hüngür ağlıyordunuz
    Kendinizden geçmiştiniz; çığlık çığlığa
    Hakim olamıyordunuz kendinize
    Duramıyor daha da ağlıyordunuz
    Gözyaşlarına boğulmuştunuz
    Devamlı ağlıyordunuz
    Her aynanın ayrı bir hikayesi vardı
    Her Eski bir mektubun
    Ağlıyordunuz.

    Genç, diri ve de çok güzel
    Hem de şiirler yazan o kızın
    Bin dokuz yüz otuz dokuz yazında
    intiharından ödünç aldığı
    Nefesini üfledi aynaya,
    Taşlar dokunulmayı beklerdi bir sonbaharın ardında
    Bütün güzel kadınların siyah saçları gibi.
    Hiç evlenmedi o yaşlı o adam.

    O zamanlar çoğu insan küçüktü; hatırlamazlar,
    Tarsus semalarında
    Gece gündüze son mavinin eşiğinde
    Herkesin bir annesi ağlardı.
    Hele ki gün ışısın
    Anneleri ağlar, onlar şiir yazardı
    Tarsus semalarında
    Bir gün daha biterdi böylece bir gün daha
    Ve sizleri hatırladım ben yine.
    Annelerinin bile hatırlamadığı sizleri
    Bir papatya tutan elleri belki de sizleri
    Çaresiz miydiniz
    Kırbaç kırbaç bakışları sizleri...

    Zamanlar oldu, çeşitli, çok, uzun
    Büyütüldük, aksine uzun sürdü çocukluğumuz.
    Greta Garbo'yu öpmüş müydü yaşlı adam
    Belki de sadece kendi halinde bir müfettiş
    Hala tam bilemedik tanrıyı, büyümüştük.
    - siz değil ama, sizler çirkin -
    - sizler annesinin bile özlemediği çocuklar -
    Geniş zamanla geçmiş zaman arasına sıkıştık.
    Korkak olduk, yorgun olduk
    ilkel değildik, tanrı hiç, büyüyememiştik
    Yalnız bir camiinin hüznü yeşerdi içimizde.
    Yerleşti, anlayamıyorduk,
    Aradık, bulamadık.
    Aradık, bulamadık.
    Aradık, bulamadık.
    Bulamadık.
    0 ...
  2. ?.
© 2025 uludağ sözlük