dunyanin en sanssiz insani miyim denilen anlar

entry9 galeri0
    7.
  1. Karşınızda eviniz yanıyorsa ve siz sadece bunu dışardan izleyip müdahale edemiyorsanız işte o an dünyanın en şanssız insanı gibi hissedersiniz kendinizi.
    0 ...
  2. 6.
  3. sınavlarda kopya verdiği kişinin kendisinden yüksek almasının duyulduğu an.
    0 ...
  4. 5.
  5. yemeyip içmeyip,eğlenmeyip gezmeyip manita yapmayıp öküz gibi test çözersin.angusta denilebilir.sınava haızrlanırsın ama kazanamazsın ya hah işte bu durumu özetleyen başlıktır ahanda bu yukarda yazan!
    0 ...
  6. 4.
  7. bir espiri yapıp ta kimsenin gülmediği, daha sonra aynı espiriyi başkasının yaptığında herkesin güldüğü zaman.
    2 ...
  8. 3.
  9. sınavda herkes kopya çekip yüksek yüksek notlar aldığında sen kaldığında.
    1 ...
  10. 2.
  11. 100 puanın max olduğu sınavda 0,389 puanın bir seneye mal olması.**
    0 ...
  12. 1.
  13. Gecelerce uyunmayıp dinamik finaline ineklenmiştir, sınava girilir, gayet güzel bi kağıt verildiğne inanılarak sınavdan çıkılır, hocanın astıtığı çözümlere bakılınca bi gariplik sezilir, jeton düştüğünde hesap makinesinin radyan modunda kaldığı anlaşılır akabinde bu dersten kalınır ve bağladığı ders bi sonraki dönem alınamaz yaz okuluda açılmayınca okulun uzamasına neden olur.Malum soru işte bu anda kendi kendine sorulan sorudur.
    1 ...
  14. 10.
  15. 2006 yılının temmuz'u...

    okuldan eve gelinir, insanın içinde büyük bir iletişim, konuşma isteği vardır. açılır bilgisayar, o arada windows live messenger yani msn 8'in varlığından haberdar olunur, çevrimdışı konuşma yapılabilme özelliği cazibeyi fecii arttırır. hemen indirilir ve çalıştırılır. bakılır ki normalde 60 kişi civarında olan kişi listesi boştur, ve bu kişilerin bir çoğu garip mail adreslerine sahip olduğu için sinirden damarlar gerilir. ama insanın içindeki iletişim aşkı bitmez o an. hemen cep telefonuna sarılınır. arkadaşa bu konu hakkında birşeyler sorulmalıdır ama telsim denen zımbırtı yine görüşmeye olanak tanımamaktadır. silinir windows live messenger o hırsla, "bari msn 7.5' e geri döneyim" denilir. msn 7.5 için download tuşuna basılır ve aktarma hızı tekrar şok eder insanı... 0.907 bayt,1.5 kilobayt... hepsi allah'a havale edilir, iletişim sektörüne küfür edilir tekrardan, televizyonun da bir haberleşme aracı olduğu hatırlanır ve koltuğa yatılır.
    2 ...
  16. 10.
  17. sabah evden çıkarsınız, apartmandan dışarı adımınızı kaldırıma atarsınız ki bir sakıza basarsınız; ayak kaldırım kenarına sürtülürken, hızla geçen bir arabadan üstünüze sıçratılan kirli su,gözlük camlarında leke bırakarak akar. o arabaya sadece küfredersiniz. bir sinirle sağ ayak sakızdan ötürü yere yapışa yapışa ilerler.

    dolmuşa son anda yetişirsiniz, vereceğiniz bir ytl o minibüsün konserve halinde elinizden kayar; yerdeki delikli paspasların deliklerinden birine düşer ve girer. almaya çabalamak boşunadır çünkü ayakta onca insanın arasında eğilmek pek mümkün olmaz. aksi gibi başka bozuk paranız da yoktur 50 ytl yi uzatırsınız şoföre doğru ve peşine bir küfür yersiniz.hatta şoför size para üstünü çifte dikişli küfür eder gibi tamamen madeni paralar eşliğinde verir bi avuç madeni para cebe şangırdayarak doldurulur ve müsait bir yerde inilir.

    iner inmez etrafınıza dilenci çocuklar üşüşür, aldırmadan yürürken bir anda cep telefonunuz çalar, aksilik bu ya cep telefonu ve bozuk paralar aynı ceptedir, cep telefonu çıkartılırken yere bozuk paralar dökülür; siz telefonu kapatamazsınız dilenci çocuklar paraların bir kısmını alıp kaçar, yakalayamazsınız.sinir katsayınız iyice yükselmiştir.

    gideyim de bari birşeyler yiyeyim dersiniz ve köşedeki tavuk dönerciye yönelirsiniz,şanslıyım sabahın bu saatinde döner varmı dersiniz.dönerinizi yiyip tekrar kaldırıma bakarsınız ama yere bakarsınız yerde sakız var mı diye,yoktur; yürürsünüz. herşey gayet normalken karnınızdaki gubur gubur sesi duyarsınız,evet döner mideyi kötü bir şekilde bozmuştur. koşmaya başlarsınız ilerideki büyük alışveriş merkezine doğru.

    kapıda kuyruk vardır, güvenlik görevlisi çantaları pek bir yavaş kontrol etmektedir; sıra size gelir siz biraz acele edip cebinizdeki anahtarı ve cep telefonunu çıkarmadığınız için kapıdaki alet öter ve güvenlik görevlisi size bir daha geçin der;alnınızdaki terlere bakmadan. geçersiniz ve fastfood bölümündeki tuvaletlere koşarsınız arkanıza bakmadan. girersiniz tuvalete, klozete oturur oturmaz çıkar içinizdeki şeytan. oh dersiniz, bir bakarsınız ki tuvalet kağıdı yok, ama azıcık şansınız vardır sular kesik değildir.

    işinizi görüp çıkarsınız dışarı, işyerinize doğru yola koyulursunuz,bereket daha işsaatine vardır. işyerine kadar herşey normaldir, ta ki işyerindeki boyacı merdivenin tepesinden üstünüze boya dökene kadar, işyerinin girişinde aynı zamanda tadilat vardır. üstünüz başınız iyice batar, patronun karşısına boyalı bir şekilde çıkıp durumu anlatırsınız, bereket patron babacan bir adamdır, babacan bir şekilde o kadar işin ne olacağını size kükrer; yevmiyenizi keseceğini söyler. olsun deyip işyerinden çıkarsınız, otob,s durağına gidersiniz fakat hiç bir otobüs de sizi heryanınız boyalı olduğu için otobüse almak istemez; şansınıza lanet okuyup işyerine geri dönüp kıyafetleri çıkarıp atlet ve boxerınızla yürürsünüz, binersiniz bir taksiye sür eve dersiniz, cebinizden yüklü para verirsiniz taksiye, doğru duşa koşarsınız, başlarsınız yıkanmaya başınız köpüklüyken bir de sular kesilir...gerisi anlatılmaz yaşanır.
    9 ...
© 2025 uludağ sözlük