Beğendim gerçekten. Zaten bilim kurgu klubünde yıllardır muhabbetini yaptığımız bir eserin sinamaya geçişi harika olmuş.
Ama.. ilk film 155 dakikalık kocaman bir fragman adeta. Sıkılan çok olmuştu salonda. Spoiler verilecek bir şey yok, hep bir şey olacak modundasınız ama olmuyor. Tamamen seriye temel.
yeterince popüler olmamasının nedenini filminin hâlâ çekilmemesine bağlarım hep. yüzüklerin efendisi ya da harry potter gibi roman serilerini duvardan duvara çarpacak kalitededir oysa.
Askerden geldiğim yıllarda seriyi okuduğumda ''keşke haklarını satın alabilsem ve film şirketi kurup seriyi sinemaya ben aktarsam'' diye düşünürdüm hep, sonra gelsin milyon dolarlar. Hayvan herifin birisi hayâllerimi çalmış, dune serisi bu sene başlayan çekimleriyle sinemaya aktarılacakmış sırayla. Oysa şerefsizim benim aklıma gelmişti.
Bir diğer fikirlerimi çalan hırsız da elon musk denen haşlama. Ulan ben taaa üniversite yıllarımdayken ''geleceğin en süper işi uzay turizmidir'' diyordum, bu lafım nasıl ona kadar gittiyse sâhiplendi ayıoğlu ayı. Halbuse fikir benimdi. Yakalarsam ağzını burnunu kırıcam. Resmen ben tesla'yım, o edison.
Dune serisinin türkçeye çevrilenler dışında tam 7 adet türkçeye çevrilmemiş romanı durmakta ve okuyamıyoruz, halbuse çoktan çevrilmeliydi. Kabalcı yayınevi ya da ithaki yayınları neyi bekliyor anlamış değilim. Bakın şimdiden söylüyorum serinin ilk filmi vizyonda patlama yapınca tüm dune serisi de patlayacak ve hatta türkçeye henüz çevrilmeyen 7 roman da hemen çevrilecek, sonra gelsin milyon dolarlar.
Al işte fikri yine verdik, salatalığın birisi hemen sâhiplenir. Sen şâhitsin sözlük, 2020 yılında buralar entry dolduğunda '"çilekeş yetkili katmerli hedonist dediydi'' dersin.
Elon musk; uzay turizmi fikri benim. Edison gibi fikir hırsızısın oğlum sen.
ikinci filmi cuma günü vizyona giren seri.
ilk film gibi bu da azıcık durağandı bence ama ben bu durağanlıkları seviyorum. lotr’dan sonra benim için en iyi ikinci uyarlama bile diyebilirim. sadece ikinci filmde arap kabilesi hissiyatını almam pek hoşuma gitmedi o da olsun ne yapalım. bu boktan dünyada her şey dört dörtlük olmuyor zaten kaldı ki dünya boktan işte.
ilk ekolojik bilim kurgu romani. serinin ilk kitabinin adi; en cok satan bilim kurgu romani. seri olarak da tüm zamanlarin en cok satan bilim kurgu serisi.
serinin ilk kitabi 1965'te tamamlanmistir. serinin romanlarinda frank herbert felsefe, din, psikoloji, ekoloji ve siyasetle ilgili karmasik fikirlerini yansitmistir. Kitaplarda hem liderlik, siyaset-din-güc iliskisi gibi konular islemis, hem de ekolojik, biyolojik olaylarin sosyal hayata etkilerini anlatmistir. Ayrica evrim, insanin dogayla mücadelesi ve icindeki potansiyelini konu almistir.
babasi öldükten sonra brian herbert, kevin j. anderson ile birlikte dune'un gectigi evreni ve irklari anlatan prelude ve dune'daki önemli olaylarin, savaslarin vs. detayli arkaplanini acikladigi legends of dune trilojilerini yazmistir.
altı çizili her cümlesi iç burkan kitap... şu günün Türkiyesi anlatılan satırlara ne demeli;
"...büyük uygarlıkların temelinde ticari kurumlar ya da emir komuta zincirleri değil, halk vardır. her uygarlığın değeri, ürettiği bireylerin kalitesiyle ölçülür. insanları fazla
düzene sokar, yasalarla fazla kontrol altına alır, yüce olmaya dair taşıdıkları dürtülerini
bastırırsanız - sonunda çalışamaz hale gelirler ve uygarlıkları da çöker."
düşlerle boğuşur musun?
gölgelerle yarışır mısın?
uyurgezer gibi mi gezersin?
zaman geçip gitti.
hayatın çalındı.
boş işlerle uğraştın.
aptallığının kurbanı oldun.
-öfkeli insan genellikle iç benliğinin sesine kulak tıkar.
-kanunlar ve görevler din çatısı altında birleştiğinde, insan asla tamamen bilinçli olamaz, asla kendi kendisinin tamamen bilincine varamaz; asla tam bir birey olamaz.
-dünya bir enkazdır.
-insan bilinçaltının derinliklerinde, anlamlı ve mantığa uygun bir evrene duyulan ihtiyaç yatar. ama gerçek evren mantığın hep bir adım ilerisindedir.
-ilerleme fikri, bizi geleceğin dehşetinden koruyan bir koruma mekanizmasıdır.
-insanı tanıtan, tiksindiği şeylerdir.
-hiçlikten hiçbir şey doğamaz.
-hoşnutsuzluk bilimi diye bir şey olmalıydı. insanlar psişik kaslarını geliştirmek için zor zamanlara ve sıkıntılara ihtiyaç duyarlar.
-yücelik geçici bir deneyimdir. asla kalıcı değildir. kısmen insanoğlunun efsane yaratmaya meyilli hayal gücüne dayanır. yüceliği deneyimleyen kişi, nasıl bir efsanenin içinde olduğunu anlamalıdır. kendisine hangi imajın verildiğini düşünmelidir. ayrıca alay etmesini bilmelidir. böylece rolünü inanmadan oynar. alaycılık kendisini kaybetmesini önler. bu nitelik olmazsa, yücelik insanı yok eder.
-bir insanın yaşayabileceği en korkunç aydınlanma anı, babasının da insan olduğunu, etiyle kemiğiyle insan olduğunu keşfetmesidir.
-sonuna dek izlenen yol insanı hiçbir yere götürmez. bir dağın gerçekten dağ olup olmadığını anlamak istiyorsanız; ona yalnızca birazcık tırmanın. eğer dağın tepesine ulaşırsanız, dağı göremezsiniz.
-bir başlangıç dengelerin doğru oluşuna en büyük özenin gösterileceği zamandır.