denizde yüzerken kıyıdan 400 metre kadar açılmamın akabinde kayıklarla yanıma gelen insanlar ve "abi manyak mısın ne işin var burda, bu kadar açıldın. Gel 2 dakka soluklan." denilmesi ve kıyıya çıktığımızda tüm sahilin bana uzaylı görmüş gibi bakmaları.
beden eğitimi öğretmeninin, arkası dönükken "bu karı gençliğinde taş gibiymiş" dediğinizi duyması ve "artık genç değil miyim hayvan? defol git dersten!" diye azarlayıp sınıfa göndermesi... kesinlikle şu ömrümde bir tane akli dengesi yerinde beden eğitimi öğretmeni görmedim. hepsini koysan battle royale'de oynar.
yaklaşık 5 dakika önce okuldan dönüyorken yaşadığım olaydır. *
evimin bulunduğu sokağa girdim tam eve yaklaştım ki sigaramın bittiği aklıma geldi ve markete doğru geri dönüş yaptım. market çok uzak geldiği için yan sokaktaki bakkal dayıdan alayım dedim. yan sokağa girdikten sonra köşede iki çocuğun kavga ettiğini gördüm. çocuklar 5-6 yaşlarında, ikisi de birbirine o yaşta annelerine karşı ne hoş sevgi beslediklerini iletiyorlar. akabinde ikinci kattan bir kadın pencereye çıktı ve seslendi.
hayatımda ilk kez yurtdışına çıkmış italya nın livorno kentinde geziyordum.bir araba yanaştı ve arabadan kafasını çıkartan şoförle aramızda şöyle bir dialog yaşandı.
şoför:birader şu adresi biliyormusun?
ben:i don't know
herhangi bir coğrafyada sokakta ilk kez görülen bir şahısla aynı gün defalarca rastlaşmak, nerdeyse adamın-kadının yüzünü ezberlemek üzereyken bulunulan coğrafyadan ayrılmak ve bu şahısla ömür boyu bir daha karşılaşmamak. madem hayatımda yerin yok idi neden şansını bu kadar zorladın?
yıl 2007 roma da colosseum çevresinde dolaşan bir grup türk fotoğraf çektirmek için etraftan geçen bir kıza biraz da piçlik olsun diye şu soruyu sorar ve yanıtını alır
ortaokulda sınıfı kurulla geçen, not ortalaması 1'in altında olan, zeka seviyesinden şüphe edilen sınıf arkadaşınızı merak edip adını 10 sene sonra google'da arattığınızda odtü havacılık ve uzay mühendisliği 2009 mezunları ve nasa bursu* kazanan öğrenciler listesinde çıkması.
dondurucu soğuktan mütevellit gözlerin kısıldığı, loş ve karlı bir kış günü, kendisine bikaç beden büyük kıyafetler içinde öyle masum duran bir ufaklık ve bir otobüs durağı...
o kadar günahsızdı ki çocuk, bilmiyordu, bilemiyordu elindekilerin ne olduğunu, yada elinde olamayanların. soğuktan titriyordu ama buna aldırış etmiyordu, küçücük bedeni dayanamıyordu böyle amansız bir kış günü bütün gün dışarda o mavi paketlerden satmaya. sahi, neydi onlar ? o buruşturup atılan mendillerden. satıyordu onları. otobüs durağında sabırsız bekleyenlere mendil satıyordu bu çocuk, küçücük elleri yeteri kadar mendil tutamıyordu bile. fazla küçüktü bu yaşta çalışmak için. muhtemelen alkolik bir babası vardı, anneside yoktu. yada abileri tarafından zorlanıyordu bu işe. ama kendi yapmadığı kesindi, zira aldığı paranın ne işe yaradığı hakkında en ufak bi fikri bile yoktu, o kadar masumdu ki üstüne para bile verebilirdi o mendillerin. mendilleri satmaya çabalıyor, kimse almıyor, sıkılıyor ve olduğu yerde zıplıyor, ileri geri gidiyordu çocuk.
oyun sanıyordu belki de olanları, çok kolaydı bu onun için. insanlar bunu farkedince tatlılığına dayanamayanlar mendil almaya başladı. çocuk gülümsüyordu, bir yandan da elleri titriyor ama yine aldırış etmiyor. herkes içinden aynı şeyi düşünüyordu, kimdi bu çocuk ? annesi babası yok muydu ? bu soğukta mendil satmak, akıl karı değildi...
çocuk sıranın başından başlayıp sonuna doğru herkese mendilleri gösteriyor, "bir mendil alır mısınız?" deyip gülümsüyordu. ihtiyaç olmasa bile o havanın soğukluğunu bile delip geçen sıcacık gülümsemesine karşı koyamıyordu insanlar. son bir mendil kalmıştı, çocuk bana yaklaştı pek tabi ve mendil isteyip istemediğimi sordu, ben almadım. otobüs de gelmişti zaten, çocuğun o gülümsemesi son mendil elinde durakta binenleri izlerken silinmişti, neden alınmamıştı o mendil, çok mu zordu onu mutlu etmek ? hayır, sadece bozuk param yoktu, olana da kıyamadım *.
anneanne üşür ve üstüne giymek için birşeyler ister.dolaptan polar verilir.
t : tristan23 a: anneanne
t : al sende kalsın eve götür büyük bu bana.
a : yok oglum giyersin işte ilerde.
t :bu kadar irileşmem ben al işte büyük.
aradan 30 dk geçer kapı çalar anneanne gelir.poların cebinden birşey çıkartmaktadır.bendeniz ohh olum yaşadın para çıktı içinden tamda zamanında gibi masumca duygular geçer o anda akıldan.
t : ne o paramı çıktı ?
a : yok oglum para degil. oglum bu sana lazım olur bana degil..
t : ananı...
poların cebinden okey zirve , prezervatif çıkmıştır 1 adet. yıllar önce kaybolan son kullanma tarihi bile geçmiş bir durumda hemde.
çalı çırpı bakmak için gidilen migros gezmesi bitmiş ve soğuk birer bira içmek için falezler istikametine giden otobüse binilmiştir.
malüm otobüs her zaman ki gibi hınca hınç dolu. biz şöför abimizin oralarda ayakta takılıyoruz. tam şöför arkasında oturan 19-20'li yaşlardaki bir kız ve yanında oturan bir amcamız var. 3.durakta bakımlı 25-26 yaşlarındaki bir bayan otobüse biner ve bizim yanımızda beklemeye başlar. aradan 1 dakika bile geçmeden şöför aynalardan arkadaki kıza bakarak konuşmaya başlar;
+sen, evet sen. kalk bakalım bayan otursun.
-böyle bir şey de ilk defa görüyorum(der ve kalkar)
kız oflana puflana kalkar, bayan oturur. aradan gene 20 saniye geçmeden diğer yan tarafta oturan 30'lu yaşlardaki adama dönüp konuşur;
+sen de ordan kalk bayan da oraya otursun(az önce kaldırdığı bayan)
adam da kalkar. şaşkın gözlerle olaylar incelenmekte ve garipsenmektedir. içten içe düşünmeye başlarız.
ne oluyor lan ? kim bu şöför ? kibariyenin annesinin bahsettiği "şöfööör şöfööör" müdür bu ? biraz sonra vites koluyla kırmızı ışıkta kitlenen trafiği açarak göğe mi yükselecek bu adam ? öyle değilse niye sözünü dinliyorlar bu adamın ? kim lan bu adam herkes'e emir veriyor ? birazdan nasıl diyaloglar izleyeceğiz biz ?
+ sen en arkadaki
- buyur abi
+ çıkar lan üstünü. öyle elbise mi olur.
- peki abi.
+ hey sıfatsız i.neler. zıplayın lan 2 kere öyle oturun.
- tabi abi.
+ kel olan, sen şişman ile yer değiştir.
+ sen onun kucağına otur.
+ siz birbirinizi yalayın.
+ yok mu lan bu durakta inecek ?
kişi toefl kursu hakkında bilgi almak için aramıştır.
- iyi günler ben toefl kursu hakkında bilgi alacaktım
+ tabii daha önce girmiş miydiniz?
- evet, girdim ve 43 aldım. sizin dersler hangi gün?
+ haftaiçi ve haftasonu programlarımız var.
- haftaiçi olanlar hangi günler?
+ pazartesi, çarşamba ve cuma
- haftasonu olanlar da aynı gün mü?
+ ee.. evet... yok yani değil... cumartesi pazar... genellikle
- zaten başka ihtimal yok dimi
+ yok gibi (ofiste gülme sesleri)
- peki ben önümüzdeki günlerde uğrarım- pardon unutmadan, haftasonu kursları saat kaçla kaç arasında?
+ 1'den 5'e kadar
- öğleden sonra mı?*
+ evet, öğleden sonra (ofiste 2. kahkaha patlaması ve artık benim de kendimi tutamayıp gülmeye başlamam)
- peki iyi günler
+ ... size de (ofisçe yarılmak)
otobüste amcanın teki kozalağı cebinden çıkarıp, telefonla biriyle konuşuyormuş gibi yapıp, tekrar cebine koymuştu. neye uğradığımı şaşırdım. sonra ne bakıyosun ne var demesiyle sonraki aşamalarda da kötü bakışlara uğramamla beraber otobüsten inmem şart olmuştur.
anne kişisi,kardeş kişisi ve cadıı kişisi baba kişisi olmadan istanbul dışına çıkmışlardır.anne kişisinin telefonunda kontör kalmadığından cadııkişisinden yollar sürekli babaya mesajı. bir gün anneyle kavga edilmiştir,öyle böyle değil. gün boyunca suratlara bile bakılmamıştır.gecenin sonunda yatağa yatılır. yan tarafta yatan annecadıı kişisine doğrularak:
+aşkım seni çok seviyorum. tatlı rüyalar.
-(cadıı kişisi şaşkın barısmak istiyor herhalde diyip) sağol anne. sana da tatlı rüyalar.
+hayıır.sana demedim. babana öyle mesaj at.
-hı?!
açlıktan gözümüz dönmüş bi şekilde 4 kişi restorantın birine girdik ve hemen siparişleri verdik,aradan epey zaman geçti ama siparişler gelmedi,bunun üzerine ben
--pardon bakar mısınız
buyrun
--bizim masanın siparişleri nerde kaldı,unuttunuz galiba
hayır unutmadık,bi saniye hemen bakıyorum
--evet nolmuş bizim siparişlere
beyfendi sipariş vereli daha 24 dk olmuş
--yani!!!
sipariş getirme süremiz 30 dakikadır,6 dk içinde gelecek,afiyet olsun*
çok kötü bir şekilde ayrıldığım, hala unutmadığım eski sevgilim mesaj atmıştı.
"slm, nbr" diye.
ve ben mesajı 2 saat sonra gördüm.
tam cevap yazıyorum smsmin bittiğini farkettim.
koşarak kontör aldım.
eve geldim, cevap attım. şarjım bitiyordu. şarja taktım şans buya şarj aleti bozulmuş.
gittim şarj aleti aldım.
eve geliyorum gene heyecandan olsa gerek yere düştü telefon.
açılmıyor.
annemle kavga etmiştim tam o gün telefonunuda isteyemedim.
gittim alt komşuya onun telefonuna taktım hattımı.
(ne mi oldu cevap bile atmadı ibne. bi kaç gün sonra aynı benimde falan dedi..)
dershanede** edebiyat öğretmeni sözlü yapacağını, sorduğu soruyu bilemeyenlerin çikolata alacağını söyler. hangi çikolata alınsın diye sorar. cadıı : milka alsın hocam bilemeyenler.
hoca suratını ekşiterek: caiz olan şeyler isteyelim. cadıı : oha..
bir başka gün aynı dershanede bir sınıfa inilir. dershanenin yazılı olduğu flamanın üstünde kızın teki tebeşirle:
"kahrolsun feto! yaşasın devrim!" yazmıştır.
Geçmiş zaman işte. Bahsi geçecek kişinin lakabı dod. (neden deme ben koymadım. öyle işte).
3 eski lise arkadaşı meslek sahibi olmuş ve aralarında msn'de konuşmaktadırlar. Aralarından birisi aby diğeri de 2 arkadaşıdır. içlerinden biri de dod tabi. dod ve aby üniversiteye kadar hep aynı sınıfta okumuştur yani abydod'un seceresini bilir.aby irili ufaklı icraatlere imza atarken dod hep sessiz kalmış, hiç kız işleri ile uğramamıştır hayatında. ama bu konuşmanın geçeceği zaman aby ve diğer arkadaşı kız arkadaşlarından ayrılmışlardır. dod ise 26 yaşına geldiğinde ilk defa bir kızla konuşma cesaretinde bulunmuş ve hayatında ilk ve son defa bir kız arkadaş edinmiştir...
dod: ne iş gençler? nasıl gidiyor işler? aby: oğlum biz ayrıldık lan. sap kaldık ikimiz de... diğer ark: he valla. ikimiz de sapız şu anda... sen şanslısın ha!
eski playboyların son temsilcisi dod çok merhametlidir. arkadaşlarını teselli eder;
Bomba gelir...
tesettürlü hatun kişisi bi mağazaya girer üstbaş almaya. satıcı / tezgahtar kişi erkektir.
tesettürlü ablamız üst denemek için soyunma / giyinme kabinine girer.
sonra da bu benim üstüme olmadı bana başka bi bedenini bulur musunuz diye çıkar kabinden, ancak üstü beğenmediğinden olacak ki üstünde hiçbir şey yoktur.
öyle kafada türban gövdede sütyen çıkıverdi.
pazarcı olan arkadaşımın tezgahına ara ara yardım etmek amacı ile gittiğim bir gün alışveriş yapan yaşlıca bir teyzenin ardında bıraktığı şey benim ve arkadaşımın uzun süre *kopmamızı sağlamıştı. evet koltuk değneklerini unutup gitmişti yaşlı teyze ikisini de unutmuştu üstelik ve 20 dakika sonra geri gelip almıştı. ne demeli bilmem ki?
