özellikle dolmuşlarda ''inecek var!'' diye bağırıldığında sesin çatallaşmasının sonucu ortaya çıkan depresif duygu. o anda camı kırıp dışarı atlama meğilinin yaşandığı an. hayatın orada noktalanması gerektiğine inanılır.
+ hamilesiniz galiba, isterseniz oturun? dediğimde,
- Cevap olarak; hayır,değilim! demesi ve satıştan vazgeçmelerinden ortaya çıkan andır. Renk koyulaşmasına ve terlemeye sebep olur.
o dönemler sinemada çalışmaktayım.bir tane personel tuvaleti var pissuvar missuvar yok bak koca afm.neyse efendim fazla söze ne hacet.emre diye entelektüel uyuz bi arkadaşım var.onunla muhabettin dibine vururuz her zaman.bi gün onu arıyordum çalışma saatinde,bizim diğer saplamalar tuvalete gittiğini söylediler.baktım tuvaletin lambası yanmakta
ve kapısıda kilitli,aha işte emre iş üzerinde
içeriden sesler yükseliyor
şılop,şılop,şap,şap
-(tık,tık,tık)lannn sıçıyomusun üstüme sıçratma,hahahahha
+(sinirli bir ses tonu)faruk,ben barış(müdür bey)az sonra çıkıcam,konuşuruz tamam mı?*
-(sessiz bir şekilde)sıçtıkkk!.
hava buz, saat 14.00 suları ve benim 17.00a kadar avcılara dönmek üzere beyazıt'a gitmem lazım gelmekte neden?
çünkü ben sınıfın ineğiyim ya *not istediğiniz kız benim, hoca istedi diye gidip o kıytırık ekonomi sözlüğünü almalıyım hem de 2 lira indirim için yarım saat çene çalarak.
sözlüğümü almış, mutluca kendimi avcılar kampüsündeki çalışma salonuna atmıştım ki erkek arkadaşım geldi.
(ön sırada oturuyorum ama bıyığım yok) çantamda, dayanamayıp da ekonomi sözlüğünün yanında aldığım 'osmanlıca adım adım' kitabımı buldu, tam da üzerine yanımıza gelen arkadaşa doğru tutup
- derya, kendime C'üz aldım, elif ba
şeklinde yorumuyla ağzımdan oksijen verdim evet oksijen. karbondioksite dönüşmeden çıktı.
gerisi için
(bkz: dumur).
efendim geçenlerde kart almak için gidilen bankada iki saat sıra gelmesi beklendikten sonra kartın müşteri temsilcisinden alınacağını öğrenerek sinirden gözlerin dolması ilk olaydır ancak daha vahim olan tekrar sıra aldıktan sonra sıranın üç sn içinde size gelmesi ve kartınızı 5dk bekledikten sonra elinize almanız da değildir kart şifresi için banka içinde bulunan telefondan alogrnti aranacak ve iki dk içinde şifreye ulaşılacaktır ancak önde bir engel vardır. yaşlı bir amca telefona yapışmış durumdadır ve bankada tek telefon vardır. 10dk bekledikten sonra biraz yaklaşarak yaşlı amca uyuyamıkaldı acaba diye kontrol edilir ve bu esnada amcanın telefondaki temsilci ile koyu bir sohbete giridiği anlaşılır. sohbet konusu amcanın üniversiteden emekli bir ingilizce öğretmeni olduğu maaşını daha önce garantiden aldığı ve garantiyi çok sevdiği için bu bankadan vazgeçmek istemediği üzerine döner gider. amca uyarılır. ama hiç aldırış etmeden devam eden konuşmada amca telefondaki sabırlı temsilciden kendisine özel ders ayarlamasını bile ister. telefon numarasını ev adresini ve nasıl deneyimli bir öğretmen olduğunu uzun uzun anlatır. ikinci kez uyarılır. ayaktaki gafletle giyilmiş topuklu ayakkabılar daha fazla acı vermeye başlar zira oturacak yer olmadığından yaklaşık üç saattir ayakta beklenmektedir. amcanın garantiyi çok seviyorum cümlesi kulaklarda tekrar çınlar ve dayanılmaz hal alan ayak bacak ve bel ağrısı kulaklarda uğuldamaya sebep olur. bir hışımla amcanın elinden kapılan ahize sertçe yerine takılır ve çemkirme faslı başlar. sen seviyosun diye nefret etmemiz mi lazım amca bir saattir sohbet ediyosun iki dakka şifre alıp kapatıcam bitemedi sohbetin. yeter yaa ben de bekliyorum iş hallediyosun diye sen iş halletmiyosun iş pişiriyosun resmen. yeter ama bi bizim eve gel demediğin kaldı kadına. amca kızar sinirden kızarır. hiç aldırış etmeden telefon kaldırılır şifre alınır. o esnada amca banka görevlilerine şikayette bulunur. güvenlik yanınıza gelir. ayakkabılar çıkarılır ve topuğu gösterilerek ben üç saat bunarın üzerinde kart almak ve şifre öğrenmek için bekledim. sinirimi siz tahmin edin tehdidi güvenlik görevlisini ürküttü mü bilinmez zira bu tehditten sonra çıplak ayaklar buz gibi zemine iner ve bir rahatlamadan sonra amcaya dönülerek az ilerde masaj salonu afişi var bu kadar vahim durumdaysan oraya uğra telefondan eve kimseyi atamazsın diye çemkirerek bankadan uzaklaşılır. eve giden uzun yolda tüm saçmalıklar gözden geçirilip kahkahalarla taksiye binilir.
Biraz önce aşağıda teyzenin teki japonlara "kedileri kazanda kaynatıp yediği" gerekçesi ile saldırdı. Baya sinirliydi. Garibim çekikler saf saf kadına baktı. işin ilginci japon diye saldırdığı turistler kazaktı * Memlekette deli kaynıyor arkadaş...
Tanım: Memleketimdem deli manzaralarını içeren durumdur.
iki arkadaşımla bir parkta oturuyorduk. biri yeni aldığı köpeğiyle gelmişti. diğeride köpeği seviyordu.
+ olum severken şu hayvanın kulağını bükme.
- niye lan?
+ lan bükülü falan kalır, kulağının şekli değişir.
- şimdi kendi kulağımı büksem şekli mi bozulur mal?
+ köpekle bir misin lan? köpekler kendi analarını zikiyor sen de mi zikiyon?
diyerek bir hafta gülmeme neden olmuştu.
normalde sınıfta taş kesilen konuşma hocamızın facebookta gülerkenki fotolarını görmem. vallahi çok garip demek ki bu kadın da gülebiliyormuş dedirtti.
kdd yoğun geçen bir fizik dersinden sonra eve gelir, bir saat kestirmek için yatağa yatar, 17 saat sonra uyanır, onu uyandıran ise uykusunun bitmesi değil, susamış olmasıdır.