stephen king ' in salt gerilim romanı yazmayı bırakıp gerilim unsurları içeren hayat hikayeleri yazmaya başlaması sanırım otoyolda kendisine çarpan tır' dan sonra iki yıl yatmasından sonraya denk düşer. işte bu nekahet döneminden sonra king' in yazın dünyası her nasılsa daha çok çeşitlenmiş ve duygusal boyutları da olan ve ona yüzyılın gelmiş geçmiş en çok satan üçüncü yazarı ünvanını kazandıran dev eserleri bir bir ortaya çıkmaya başlamıştır. önce bir aşk hikayesi , sonra yazım sanatı ve şimdi de duma adası . devasa kalınlıktaki bütün romanları gibi bu da bir çırpıda ve lütfen bitmesin dilekleriyle okunuyor; yalnız bu kez edebi sosu, king ' in eşsiz mizah anlayışı ve elbette sadece ona özgü gerilim öğeleriyle gerçekten damaklarda kolay silinmeyen bir lezzet bırakıyor.
en son stephen king romanıdır. stephen kingin romanları okumayan bünye için oldukça sıkıcı olup bitirmeden sıkılmalarına sebep olabilecek romandır ama sadık okuyucuları yarıyı geçtikten sonra stephen kingin romanlarının bırakılmasının mümkün olmadığını bildiği için baştaki sıkıcı kısmı sabırla okumaktadır.
dehşetle içerisinde gay birinin yapaağı gibi betimlemeler bulunduğunu farkettiğim romandır. içinde bolca markanın isminin zikredildiği , beni acaba bu markalardan para alıyormudur teredditine sürükleyen romandır.
bu adam ölürse ne yapacağımı merak ediyorum. ikinci hayatımı stephen kitaplarında yaşıyorum, okurken kendimi hayattan izole ediyorum.