Mustafa!
biz aynı insanız mustafa!
ben senin di$i halinim, sen benim erkek!
izmir'de eksilttiğimiz ruhlarımız, ba$ka bir $ehirde orospu!
sürekli ölümden söz ediyorsun mustafa
oysa, ya$ama öyle bir sarılmı$sın ki..
tesadüfen kullandığın bir sözcük sanki 'ölüm'!
benim gibiler fırsatlarla zaman kaybetmezler!
fırsat, sığlıktır, zayıflıktır!
benim gibiler, göründüklerinden daha mor,
daha hüzünlüdür mustafa!
okyanusa avuçlarında su ta$ırlar.
su ta$ırım.
su, akıp gitse de parmaklarımın arasından, yolumdan dönmem.
yürürüm..
anla$ılmaz bir suçla büyüdük.
benzerlerimiz yoktu.
ya da çok uzaktaydılar.
onlara ula$amadık.
onlara dokunamadık.
onları koklayamadık.
onlarla sevi$emedik.
onlarla sabahlayamadık.
bu yüzden eksik kaldık.
bu yüzden yarım kaldık.
biz ne yapıyoruz mustafa, ne i$imiz var burada?!
bu gezegende, bu a$ağılık düzende, bu karaktersiz topraklarda
niçin hala sürünüyoruz,
niye hala çabalıyoruz ki mustafa?! seni seviyorum. bazen bu yetiyor.
senin dalgın gözlerine bakmak, suskunluğunun nedenini dü$ünmek,
etinin sıcaklığına karı$mak,
bazen yetiyor