yurdum insanının en büyük acısıdır belki de. hiç abartı olmaksızın. en büyük acısı!
bekaret meselesine takmış olan bu yurdum halkı, dul bir kadını gördüğü an hemen erekte olur. onun tabiri ile kapı açıktır. giden gelen çok olabilir. ne çıkar, bu yolculardan birisi de kendisi olsa?
işte böyle aşağılık bir düşünce sistemine sahip insandır bunlar. hatta, evli olan bir çok erkeğin dul dostları vardır.
oysa ki dini yönden ya da sosyal yönden hem günah hem de kötü olan davranıştır dul bir kadını hırpalamak ve onun cinselliğini peşkeş çekmek.
en basit bir işini hallettirebilmek için dahi bu kadınların ruhlarını paralaması gerekmektedir.
hiçbir zaman anlaşılamayacak ve hiçbir zaman takdir edilemeyecek bir davranıştır. o kadınlara yazıktır. günahtır...
kadın cinsinin körüklediği durum.bahsedilen dul olan değil kocalarının dul kadını bile görmesine tahammül edemeyip çıngar çıkartan kadınlardır. adamın da aklına getirirler..
en büyük toplum ayiplarindan biridir. zira kimse bu kadar gözü dönmüs sapik, hirsiz, kapkaccinin oldugu bir ülkede dul bir kadin olarak yasamak istemez. dul kadinlarin cogu ya kocasinin zulmüne dayanamamistir ve son care ayrilmistir ya da kocasi vefat etmistir. ama abazanlar ölümü bile anlamaz ki.
dul kadının potansiyel sevgili adayı veya müsait kadın diye tabir edilen kadın olarak görülmesi diye düzeltilmesi uygun olan ifade..
dul kadın toplumda hangi pozisyon içerisinde olursa olsun dul kaldığı andan itibaren hayatında ve sosyal çevresinde ciddi değişiklikler olmaktadır. nasıl dul kaldığı o kadar da önemli sayılmasa da boşanan kadın daha zor durumdadır.
çevresinde tavrı değişen kişiler sadece erkekler değildir. kadın arkadaşları da olabildiğince yalnız görüşmeyi tercih ederler. çünkü güven eksikliği yaşayan kadınlar bu kadını kendileri açısından risk olarak görmektedirler.
erkeklere gelince bir çoğu o ana dek yenge diye hitab edip o gözle baktıkları kadınları farklı biçimde incelemeye başlarlar..
erkeklerin çoğunda, cinsel yaşantısı olmuş ve deneyimli bir kadının boş durmayacağı ve bu ihtiyaç ile önüne gelen erkeğin üzerine atlayacağı gibi garip bir inanç ve beklentisi vardır.
yaşanılan çevre ile sıkıntı ters orantılıdır. çevre büyüdükçe kadın üzerindeki bu toplumsal bakışın etkisi azalmakta, küçük çevrelerde ise neredeyse her hareketi olay olacak biçimde incelenmekte olduğu için sıkıntı artmaktadır.
dul kadın adeta kendini kusurlu ve eksik gibi görmeye başlar, hayatını bir iki dostu ve dört duvar arasında geçirmeye başlar. iş yerinde eskisine göre çok daha özenli davranmak zorundadır. çünkü artık etrafındaki o görünmez sahipli ifadesi uçmuş yerine ışıl ışıl bir müsaittir yaftası gelmiştir.
her tavrından, her tebessümünder, giyinişinden her şeyinden anlam çıkarılabilir. özetle zordur toplumumuzda dul kadın olmak..
sadece dul kadın değil bekar kadın da potansiyel olarak görülüyor. bu yüzden evlendiğinde bir kadının namusunun kurtulduğu düşüncesi -ister beğenin ister beğenmeyin- hala türk toplumunda mevcut.
Genellikle müslüman toplumlarda görülen ataerkil toplumun değişime kapalı yobaz değerlerinden kaynaklanan bir Türkiye gerçeğidir.Eşi ölen bayan eğer genç ise hepten hapı yutmuştur.Zira bu konuda dul bayan hakkında takip edilecek en önemli şey onun seks hayatı ve erkekler ile olan ilişkileri olacaktır.Ayrıca zina dedektifleri komşular ve ailenin diğer üyeleri işi gücü bırakıp dul bayan üstünde maddi ve manevi baskı kuracaklardır.
bunun en nüyük sebebi cinsel organ nizamiyesinde zarın olmamasıdır. bu yüzden zara çok önem veren türk erkeği rahattır. dul kadın üzerinde saniyede 32 fantezi kurarak tezini faaliyete sokar.
annesi dul olan sözlük yazarlarının gördükçe nefret katsayısını ona onbeşe katlayabilen başlık.denildiği gibi böyle bir anlayışın olmasıda içler acısı.
gerikafalılığın falan değil tam bir orospuçocukluğu göstergesidir.bu tür düşünceye sahip insanlara rahatlıkla aklınıza gelen galiz küfürleri edebilirsiniz.
aklıyla değil, cinsel organlarıyla düşünenlerin, daha doğrusu düşünemeyenlerin acınası halidir. kadının her sözünden, her hareketinden, her yazdığından anlam çıkartacak kadar gözü dönmüşlerin, kadın yoksunluğundan beyin hücrelerinin ölmesidir. zavallıdırlar.
insanların çektikleri sıkıntılar yetmezmiş gibi birde toplumdan yedikleri darbeler vardır ki bunlar insanın çektiği sıkıntılar yanında solda sıfır kalır. Ama günümüzde kadınlar artık ne koca dayağını ne koca eziyetini ne toplum baskısını önemsemeyip kendi ayaklarının üstünde durmaya başladıklarından ataerkil olan toplumuzda da artık kadın sadece bir obje olmaktan çıkıyor ve bir birey kimliğine bürünüyor .
türkiyedeki erkek kişilerinin kafa yapısıdır. nasıl ki yabancı hatunlara olan düşkünlük varsa dul hatunlara olan düşkünlüğün sebebi de aynıdır efendim. peki bu sebep nedir? sebep avrupalı hatunlarla zikiştikten sonra geride bir sorumluluk hissetmeme düşüncesinin dul hatunlara yansımasıdır, nasılsa ikisi de bakire değil, sik gitsin mantığı vardır, üzerine sorumluluk düşmez nasılsa. yalansa yalan diyin amk.
özellikle şirket gibi görece olarak kalabalık işyerlerinde görülendir.
kadın çalışan işe başladığında bazı bilgileri öğrenmek için bir başka kadını alet eden tipleri tanıyorum.
kadının bir şekilde boşandığını ve henüz çocuk sahibi olmadığını öğrendiğinde sudaki kan kokusunu almış büyük beyaz gibi kadına hallenenleri gördüm.
cidden insanlığımdan utandım zira benim de kardeşim ablam var o da bir firmada ekmek parası derdinde, otomatik şekil de ona da yapsalar ne hissederdim, demekten kendimi alamadım.
iğrenç insanlar bunlar ve söz dine imana camiye namaza gelince mangalda kül bırakmayan tipler üstelik.
