hint kültüründe kara bahtına ve maküs talihine boyun eğmek zorunda olan kadın.yeni yaşantısında şafaktan karanlığa kadar ev işlerini yapacak,hindu yaşamında büyük ehemniyete sahip aile bayramlarına tuttuğu yas uğursuzluk sayıldığı için hiç katılamayacaktır.kafasını traş edecek,münzevi bir yaşam yaşayacak,yerde yatıp kalkacaktır.günde sadece bir öğün yemek yiyebilecektir -ki asla bal,şarap ve tuza el süremez.renkli kıyafetler giyemez,süsler takamaz ve asla parfüm kullanamaz.
etiket. maalesef bizim ki gibi toplumların bir çeşit yaftası. dul kadın oturduğu sokakta mesela, diğer tüm evli kadınların kabusudur. sanki, şeyi elinde dolaşıyormuş gibi bu kadından, kendi kocalarını sakınmaktadırlar. dul olduğun zaman, potansiyel ''başına vurmuş'' kadın olursun çünkü bizim toplumumuzda. potansiyel yatılacak kadınsındır sen artık. ikinci el kadınsındır ve o sebeple, anneler biricik bekar oğullarına sizi yakıştırmazlar.
toplumda bazı örümcek kafalıların kolayca yaftaladığı eşinden boşanmış kişilerdir. dul olmak bir olumsuz durum değildir. aksine evlenip hayatı zindan olmuş kişiler için "özgürlük" ile eş anlamlıdır.
dul eşi ölmüş bayan yada erkek için kullanılması uygun görülen bir sözcükken boşanan insanlara daha çok kullanılmakta olan nedense erkeklerin bir kısmının ağzının suyunu akıtan kalıplaşmış yanlış ön addır.
toplumumuzda konuşlanan: aksayan noktalardan bir diğeridir. zihnimizdeki şablonlar ışığında bu payeyi atfettiğimiz kadınların hareketlerini gözlem altına alır, robotize ederiz.
bize göre; erkek ayrıldığında veya eşi vefat ettiğinde; bekar: kadın'ın eşi vefat ettiğinde veya ayrıldığındaki medeni statüsü dul olur. oysaki her iki vaziyette aynı.
aslında toplumda; daha elde tutulması gereken bir atıf olabilirdi dul sözcüğü; ancak içeirisi hoş doldurulmadı! "dul kadın, erkek olmadan yapamaz!", c"inselliği tattığından, sürekli birileri ile yakınlık kurma telaşındadır.", "evine yeğeni dahi gelse; cinsel deneyim yaşamak için erkek getirmiş olur, kızları yolludur."
bunların hepsi cehalet timsallerinin argümanları ve trajik halde; kadınımızın düştüğü ahvaldir.
Dul olduğunu bir ayıp gibi saklamak zorunda olan kadındır. Aaa dulmuş lan bakire değil, her türlü kayarım zihniyetine sahip insanların arasında yürümek, oturmak, çalışmak ve çocuk yetiştirmek zorundadır, mahalle kadınlarının ortak dedikodu malzemesidir, sürekli sevişmiş de gelmiş gibi davranılır.