tekrar okumaya kalmadan gözlerim siyah bir perdeyle kapandı adeta. ne olup bittiğini anlamaya çalışırken vücut ısımın giderek düştüğünü fark ettim. çığlık atmak istiyordum. ses tellerimi yırtarcasına çıkan sesim; henüz kulaklarıma ulaşmadan, ters esen bir rüzgarla yere çakılan sonbahar yaprakları gibi parçalara ayrılarak dağılıyordu odanın içinde.
üşüyordum... çünkü eksiktim. ruhumdan büyük bir parçayı alıp götürmüştü sanki. anılarım, mutluluklarım, çocukluğum...
hepsi, girdaba yakalanmış küçük balıkçı tekneleri gibi kayıp gidiyordu düşüncelerimin arasından çaresizce. bir daha gülememek fikri beynimin bütün kıvrımlarında yankılanıyordu. dilimin ucunda karanlığın tadı...
kendime geldiğimde bunun sadece bir dudu peri esprisi olduğunu anladım. vücut sıcaklığım normale dönmüş, gözlerim görmeye başlamıştı. hala titreyen bedenim deprem sonrası artçıları yaşarken; karnım olağan dışı tepkiler veriyordu.
evet...
kabız olmuştum...
bilinç altımızda çok etkiler bırakmış dizi karakteri. bir tutam kurbağa bacağıyla bişeyleri daha karıştırıp dumanlı büyü yapardı. betüşü fani kocasından ayırmaya çalışırdı. zenci kızına ırkçılık yapardı.
bu arkadaşın internet paketi bitmişti emekli aylığınla geçinen babası rasim efendi dün emekli aylığını aldı kızına 30 lira harçlık verdi o da paket aldı.