Yer gök dua ile duruyor. 1 saniyesine bile hükmedemediğimiz şu dünyada emanet sadece bir canımız var sadece rabbe yönelip içten bir şekilde istetin. Sabredin şükredin ve dua edin. Şüphesiz Balıkesirli dua eder.
dua bir nevi telkin gibi birşey. bir nevi meditasyon gibi düşün. eee duan kabul olmasa bile et inanmasan bile et. ne kaybedecen para mı veriyorsun. zaten dua et kesin kabul olacak diye bir şey mi var.
mesela 2, 3 tl her neyse verip ta yüzde kaç sana çıkma ihtimali olan milli piyango biletini alıyorsun. sende biliyorsun sana amorti bile vurmayacak. ama ya çıkarsa evet ya çıkarsa diye alıyorsun. ömrün boyunca hiç kazanmamışsın hala alıyorsun ya da şans oyunu oynuyorsun. ya çıkarsa diye.
kumarda kazanacam diye başlayıp evi köyü kaybetmişsin adam donunu istiyor yine oynuyorsun donuda kaybediyorsun bunlar mantıklı. hiç para vermediğin dua mantık dışı.
ama suç hoca diye geçinenlerde. adam öyle bir anlatıyor ki yok şu kadar sayı şunu oku namazlarını kıl bak işin nasıl yoluna girecen zenginleyecen iyi eş bulacan. yaradanın böyle bir sözü taahütümü var. ben istediğime veririm istemediğime vermem diyor. sonra duam kabul olmadı.
bu insanlara duaların işe yaramadığını söyleseniz '' ama bu dünya bir sınav'' derler.
allah nedense her şeyi cavur dediklerinize veriyor desen '' olsun öbür dünyada her şey tam tersi olacak '' derler.
yani ne söylerseniz söyleyin, bu inanmış kafalara anlatamazsınız.
tutuncaya kadar dua etmek lazım. malum bozuk saat bile günde 2 defa doğruyu gösteriyor.
tuttuktan sonra da Allah'ım sesimi duydun diye dua edersiniz sonra da. öyle de acizsiniz işte.
işe yararsa bak işte allah'a dua ettin ve oldu, ona sıkı sıkı bağlan derler. olmazsa o en hayırlısını bilir, hayırlısı bu değilmiş derler. her şeye verecek somut olmayan ve ispatlanamayacak cevapları vardır.
tanrının çalışma prensibine uyulmadığı için karşılaşılan durum. scarface anlatsın: ''Çocukken her aksam yatmadan önce Tanrı'ya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim. Bir gün Tanrı'nın çalısma tarzının bu olmadıgını anladım. Ertesi gün gittim kendime yeni bir bisiklet çaldım ve her aksam yatmadan önce Tanrı'ya günahlarımı affetmesi için dua ettim.''
Gücümüzün yetmediği, anlama kapasitemizi aşan, yeterli bilgiye sahip olmadığımız konular hakkında ilahı yaratıcının koşulları değiştirebileceğine inanıp bu doğrultuda rasyonel sonuçlar beklemenin işe yaramaması gerçeğidir. Dikkat edersiniz ki bilinen, gücün yettiği, kolayca anlaşılabilir durumlarda duaya ihtiyaç duyulmaz, dua edilse dahi yine de zaten beklenen gerçekleşir. Dua fizik kurallarına işlemez. Bir motivasyon aracı olarak görülebilir.
Dua var sadece kulla ilgilidir. Dua var hem o kulla hem toplumla ilgilidir. Dua var sadece toplumla ilgilidir. Hz. Peygamberin dahi kabul edilen ve tehir edilen duaları varken şimdi biz kalkıp nasıl olurda kısa vadede verirsen ederim, vermezsen etmem der gibi bir halin içine gireriz? Şimdi biz ne bilelim kul hangisini ediyor? Ne bilelim Hangisi ilahi plana (kadere) uygun? Nereden bilelim kavli (sözlü) duanın fiili (çalışma) dua ile desteklenip desteklenmediğini? Nasıl bilelim isteklerin hayırlı mı şerli mi olduğunu? Nasıl anlayalım, belki yanlış işlerin var, emir ve yasaklara riayetin yok, bu haramlar neticesinde nasibini kendi elinin işlediği yanlış amellerinle bağlamadığını? Belkide bu sayede (birebir kabul yerine) musibetlerden muhafaza edildiğini nasıl bilelim? Kim bilir belkide salih amelin yok, mahşerde mahcup olma diye dualarının sanki amel (ibadet) işlemişcesine öbür tarafa saklanıp karşına gelmeyeceğini nasıl anlayalım?
Allah kulunun zannı üzeredir. işe yaramadığını iddia ediyorsun sadece. Boş iddia. Öyle suçlayıcı bir zanna sahipsen o halde duana baştan kıymet vermedin ve onu boşa çıkarttın. çünkü zan da bir istektir. işe yaramadığı düşüncesi de bir duadır. Öyle düşündün mü öyle olur. Halbuki alemde hiçbir enerji boşa çıkmaz. Bir gideri vardır. Şayet verilene yada verilmeyene razı olsaydın zamanı gelince bir şekilde kabulünü bizzat müşahade eder fiilen karşılığını muhakkak görürdün. Acele ettin. Sabretmedin. Gayret ile duayı desteklemedin. istedin ama yaradanı es geçtin. Emrince iş işlemedin. Sen bilemezsin nereye varacağını duanın. Ama bir bilen var. O işleri bildiği gibi yapar. Senin vazifen dua etmek. Hüküm vermek değil. Dua bir iş emri değil, Tazarru (halini arz, kibarca yalvarma yakarma isteme talep) ve niyazdır. Rabb da senin emirerin değil. Mevla, Kula layık olanı bilir ve ona göre hükmünü icra eder. Duadan yüz çevirirsen sadece sen kaybedersin. Neyi? Ne lazımsa herşeyi.
Sen bütün sene git yat, ders çalışma, sınav zamanı gelince "allahım zihin açıklığı ver" de, hee olur, bekle..
kimi insanların tek umudu duası. ama en güçlü umudu olarak duası. içten yapılan bir şey için kabul görmüyor dedirtmez gönül. hatta ben bazen duadan öyle uzak kalıyorum ki kalınca işlerim rast gitmiyor ve şöyle demeye çalışıyorum, allahım bana dua etmeyi nasip eyle sadece dua edebilmeyi. kabul olur olmaz. ama duaya nasiplenmek bile güzelmiş.
bilemeyeceğimiz, bu nedenle doğru veya yanlış olarak bir hükme varamayacağımız önermedir.
çünkü insanlar dua ettikleri zaman o duanın sonuçlarının kendisine hayır ve esenlik verip vermeyeceğini Allah bildiği için, o duayı kabul etmeyip, bizim için belki daha iyi bir şey nasip edebilir. veya daha beter bir şey nasip edebilir. o kötü bildiğimiz sonuç da aslında hayırlı bir şeye dönüşebilir.
insan genellikle hep kendisi için bir şeyler ister. başkası için bir şey isteyin dualarınızda.
lan yeri gelmişken bir şey anlatayım size. benim bir kızım var, şu anda 8 yaşında o zamanlar da 5 yaşında filandı. din bilgisi olarak allah'ı biliyor, bir yaratıcı olduğunu öğrettim ama o kadar. o gün de bunu anaokulundan aldım arabayla eve doğru gidiyoruz. o zaman oturduğumuz yer de acayip yoğun, park edecek yer bulmak mucize, hatta genellikle arabayı bir kaç sokak aşağı bırakıp eve yürüyorum hep, çocuk da benle o yolu yürüyor filan. o gün de yorgunum, "kızım dua et evin orda park yeri olsun" dedim. "nasıl dua ediliyo?" dedi, "allahım evimizin orda park yeri olsun lütfen amin diyeceksin" dedim. Allah'ın çocukları sevdiğini ve onların dualarını kabul ettiğini söyledim. lan sonra dedim ki, lan ne biçim bir risk aldım? şimdi çocuk dua edecek allahım, evimizin orada park yeri olsun diye, e tabi park yeri olmayacak, çocuk ondan sonra "hani Allah çocukları severdi, duaları kabul ederdi" diye hayalkırıklığı yaşayacak... kızım "allahım lütfen evimizin orada arabamızı parkedecek yer buluruz amin" dedi. eve yaklaştıkça tabi ben de park yeri bulamadığımız zaman kızıma ne bahane uyduracağımı düşünüyorum kara kara...
lan yemin ederim, bir geldik eve, hemen evin önü boş! hemen çektim arabayı. kızımla seviniyoruz filan. kızım "allah duamı kabul etti baba" diye seviniyor.
e tabi bunun ertesi günü de var. ondan sonraki günü de var. nereye kadar sürecek bu?
ertesi gün de kızım dua etti, ben yine stres... lan o ne? yine evin önü boş!
üçüncü gün patladık ama. geldik yer yok. kızım "baba ya bugün park yeri için dua etmeyi unuttum bak o yüzden yer yok." dedi. sonra "kızım, bazen biz bir dua ettiğimiz zaman onun sonucu bizim için iyi olmayabilir, biz bilemeyeceğimiz için, allah bildiği için, o duamızı kabul etmeyebilir." diye açıkladım, öğrettim. ikna oldu. böylece bu stresten de kurtulmuş oldum.
ama size şöyle söyleyebilirim ki, kalbi temiz bir çocuğun duası daha makbul. çocukların duasını alın, onlardan dua isteyin, sonuçlarına şaşıracaksınız.
bu hayatta 3 kural vardır yeğen birincisi hayal et ikincisi kurduğun hayali dile getir üçüncüsü eyleme geç kesinlikle yapamayacağın hiç bir şey yoktur, dene gör.
buna ister dua de ister başka bir şey hayat bu üç kural üzerinden şekil alır her zaman.
doğru tespittir. umutsuzlukla gark olan inançlı insanların geliştirdiği beklentidir. bu beklenti zararlı mıdır? zararları yanında faydaları da olabilir. en azından bir umut kırıntısı insanın kendini daha iyi hissetmesini sağlayabilir. tüm inançlara göre tanrı; her şeye gücü yeten , her şeyi yapmaya ve her olaya müdahale etmeye iradesi olan varlıktır. insan da müdahale edemediği olaylar veya istediği yönde gelişmesini temenni ettiği mefhumlar için duaya baş vurur. Kendini iyi hissedeceksen ve dua etmek iyi hissettiriyorsa edilebilir. Somut olarak gerçekleşmesi şart değil. Kabul edilmesi gereken tüm şartları yerine getirip ve hatta makbulluk derecesini artırmak için bir dizi eylem de yaptıktan sonra kabul olmadığını görmek derin bir hayal kırıklığı yaratır. halbuki kullanım kılavuzunda yazan tüm şartları yerine getirmişsindir,mazlumsundur, makulsündür haklısındır ama bunların hiçbirinin önemi olmadığını zamanla görürsün.Garantili dualardan da edilmiştir. Sonra etrafına bakıp bir dünya ezilenin, çocuğun ,yaşlının ,annenin duasınn da kabul olmadığı görülünce bırakılan ve yavaş yavaş ilk durak deizme kayılmasına neden olan sorunsaldır. çocukların çığlıklarına kulak vermeyen bir Tanrı'nın senin saçma sapan ihtiyaçlarına yetişmesini beklememek gerekir. organize tüm dinleri kaybettikten sonra dua etmiyorum artık. Beklenti olmayınca daha huzurlu.
duanın işe yaramadığına dair bir çalışma (bkz: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/16569567). sikimsonik isteklerinin yerine gelmesi zaten olasılıklar dahilindedir. ha dua ederek, kendini daha iyi hissediyorsan, plasebo etkisi ile bağışıklığını güçlendiriyorsan , iç huzuru buluyorsan buyur et, fakat büyük beklentiler içine girmeniz büyük hayal kırıklıklarına neden olabilir.evet,mazlum çocukların nasıl dua etmesi gerekiyordu ? hem mazlumdular hem çocuktular.
--spoiler--
- allah'ım bana 500 tl gönder der birisi. bunu duyan arkadaki de al lan şu 500 ü allah'ı meşgul etme. der ve dua eder.
- allah'ın bana 5500 gönder. 500 ü bu salak için. ben senin yerine verdim.
--spoiler--
Katıldığımdır. Hakkımızda ferman ne ise onu yaşayıp öleceğiz. Hakkımızda hayırlısı buymuş, belki daha iyisi olacaktır gibi söylemler fakir avuntularıdır. Fakirin fakir kalması neden hep onun için hayırlısı oluyor. Zengin neden daha çok zengin oluyor.
