buraya bir anlaşma yaparak geldik. fizik yasalarına uyacağımıza, güçlerimizin bir bölümünü bir süreliğine askıya almaya söz verdik. ama bir yanımız gerçek evimizdeki, gerçek vatanımızdaki halini hatırlıyor ve o gücü kullanmak istiyor. mistisizme, kehanet yöntemlerine, telepati, dua gibi şeylere duyduğumuz ilginin nedeni bu. işe yarayacağını hissediyoruz. daha doğrusu eminiz. öyle de olmalıyız. aksini iddia edenlere sadece gülüyorum. dua enerji, niyet adı her neyse yüzde yüz gerçek.
- allah diye bir şeyin olmaması.
- allah var olma fakat herkese cevap verecek kadar güce sahip olmaması
- dünyadaki yaşamın uzaylıların bir deneyi olması
Duanın kabul olmama sebepleri;
-Kişinin hayrına olmaması
"insan şerri de hayrı istediği gibi ister. insan pek acelecidir."
-Dua da samimi olunmaması, istenilen şeyin haram şeylerden olması, gerçekleşmesi için zamanının olması. Allah ile irtibatın zayıf olması, günahlarda ısrarcı olmak.
işi özü şudur... (müslümanlık değil)
tanrı insanların özgür iradesine karışmama konusunda hassastır. bir kaderimiz yoktur çünkü ve özgür iradeli yaratıldık sonucu ne olursa olsun.
dua ettiğinizde... tanrıya gönüllü bir şekilde "hayatınıza müdahele hakkı" tanırsınız. bir cevap hakkı.
duanızı duyup "karşılık vermemesi" bile aslında bir "cevap"tır... bir karşılıktır.
kutsal kitapın tanrısını "Rab" kabul etmemiş olsanız dahi, herkesin yaratıcısı olduğundan... dua edin.
Bilinmezliğe, güce ihtiyaç duyuyoruz çoğu kez, beklentilerimiz, hayallerimiz, dileklerimiz hatta korku ve kaygılarımız için sarılıveriyoruz o bilinmez ama umut yükleyen güce.
Ruha iyi geldiği kesin.
Hakiki manası istediklerini kendisine hiç vermeyecek bile olsa herşeyin yaratıcısından beklemek; kulluğu sadece hissetmek değil fiiliyata da dökmektir.
Evet bu, ihtiyacımız olanı ondan istemektir ama Esas olan Allahın istediğini vermesi değil bilinçli olarak ondan, yani herşeyin sahibi ve dilediği gibi tasarruf eden sahibimizden dilemektir.
Ama genelde zamanı geldiğinde Allah'tan beklenen tüm dilekler kabul olunur.
izel'in 99'da çıkardığı bir küçük aşk albümünün en güzel şarkısı. Tekno gibi ama değil, pop ama çok mistik. 90'lar popun en underrated şarkılarından biri. Üff... Neler yapmışlar ya.
Ben dualar ettiğimde dualar genelde kabul olmaktadır. Mesela ben eskiden otobüste inşallah eniştemin arabasını görürüm demiştim ve görmüştüm. Sınavlarda başarılı olabiliyordum. Otobüs hemen gelebiliyordu. Ama bazen duayı biraz samimiyetsiz söylersem gelmeye biliyordu da. Bir keresinde zina yapmak kötü bir şey ama Allah'ım dayanamıyorum gibisinden dua etmiştim ve adam görmüştüm, üstüne yatmıştım.
Meselâ, birisi kendine bir erkek evlât ister. Cenâb-ı Hak, Hazret-i Meryem gibi bir kız evlâdını veriyor. "Duası kabul olunmadı" denilmez. "Daha evlâ bir surette kabul edildi" denilir.
Hem bazen kendi dünyasının saadeti için dua eder. Duası âhiret için kabul olunur. "Duası reddedildi" denilmez. Belki, "Daha enfâ bir surette kabul edildi" denilir, ve hâkezâ...
“Madem Cenâb-ı Hak Hakîmdir. Biz ondan isteriz, o da bize cevap verir. Fakat hikmetine göre bizimle muamele eder.
Hasta, tabibin hikmetini itham etmemeli. Hasta bal ister; tabib-i hâzık, sıtması için sulfato verir. 'Tabip beni dinlemedi.' denilmez. Belki âh ü fizârını dinledi, işitti, cevap da verdi, maksudun iyisini yerine getirdi.”
Duanın en güzel, en lâtîf, en leziz, en hazır meyvesi, neticesi şudur ki: Dua eden adam bilir ki, birisi var ki onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder.
Onun kudret eli herşeye yetişir. Bu büyük dünya hanında o yalnız değil; bir kerîm zat var, ona bakar, ünsiyet verir.
ibadetin özüdür. Yaratıcıdan isteklerde bulunmadır bazen kendine dair bazen sevdiklerin için bazen de hiç tanımadığın kardeşlerin için bir el açma, iç dökme, Rabb ile dertleşme seansıdır. Rahatlamadır, çoğu zaman gözyaşlarıyla birlikte bir arınma, temizlenme operasyonudur. Acziyetin itirafı, teslimiyetin göstergesidir. Kimi zaman sığınmak kimi zaman dilemektir. Güvenmektir velhasıl, o verir muhakkak diyebilmektir bazen istenilenin birebir aynısını çoğu zaman ise çok daha hayırlısını vereceğini bilip sabretmektir.