Pervin Buldan'ın "29 Mart seçimlerinde "Kürdistan" sınırlarını belirledik. Yani Van'ı aldık. Siirt'i aldık, 86 yıllık geleneği bozarak Iğdır'ı aldık. Bu coğrafya Kürdistan coğrafyasıdır. isteseniz de, istemeseniz de, kabul etseniz de etmeseniz de "biz varız" diyoruz. Bu halkın yanında yer almaya devam edeceğiz." sözleriyle tavan yapmış ve artık en ılımlı insanların bile acaba DTP'nin içinde "en tahrik edici kim" şeklinde bir yarışma mı var şeklinde soru işaretlerine vesile olmuş olaydır. Pervin Buldan ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti'nin bir milletvekili gibi değil de başka bir ülkenin vekili gibi davranıyor. Bu durumda orada yaşayanlar içinde sadece kürt kökenlilerin değil, kürt kökenli olmayanların hatta kürt kökenli olup ta PKK yanlısı olmayan insanlarımızın da vekili olduğundan bihaber olduğu izlenimini veriyor. Kendisi ve onun gibi düşünenler hükümetin etnik ayrımcılık yaptığından dem vururlarken acaba kendilerinin nasıl davrandığının ayrımında mı? Kaldı ki kendini başka bir ulusun unsuru gibi görüyorsa bu vatanın dışında tutulmayı da hak ediyor demektir. Bu şekilde konuştukları sürece kaç kişi DTP'yi bağrına basabilir ki? Sadece yerel seçimlerde sözü geçen illeri almakla bir harita çizip oraları Kürdistan diye nitelemek yurdun geri kalanını tahrik etmekten başka ne işe yarıyor ? Bu ülkenin dışında bir unsur olduğunu iddia ediyorsa bu demektir ki bu ülkenin kanunlarından faydalanmayı da kabul etmiyorlar. Oysa ki DTP kendilerine tanınan demokratik haklardan olabildiğince faydalanmakla birlikte kendi aynı hakları bir başkasına göstermeye niyetli de değil. Bir ulusun parçası olmayı kendilerine yediremedikleri sürece ne yazık ki bu ülke üzerinde çözülebilecek olan tüm sorunlar çözümsüz kalmaya devam edecek.
Bu gidiş devam ederse inşa edilmeye çalışılan iyi niyetli adımlar da yok olacak. Ayrıca sanılmasın ki Kürt kökenli her vatandaşımız PKK yanlısı ve Kürdistan aşkıyla yanup tutuşmaktadır. Doğu illerimizde bu duruşun aksi tarafında ellerinden geldiğince durmaya çalışan iyi niyetli vatandaşlarımıza olan olmaktadır. Oralardaki bu insanlarımız PKK ve DTP'ye mesafeli durdukça tepki almakta ve dışlanmakta, batıya gidince de önyargılarla mücadele etmek zorunda kalmakta ve yine dışlanmaktadır. Bunun en büyük sorumlularından biri kesinlikle dtp'nin bu tavrıdır.
Dünya üzerinde bu şekilde davranarak tepki görmemiş bir hareket varsa örnek gösterilsin. DTP'ye şimdiye kadar tanınmamış haklar tanındığı halde kendilerini merkezden ve Türk halkından daha fazla uzaklaştırmıştır. atılan her adımı eleştirerek ve düşmanca bir tavır sergileyerek baltalamışlardır. Oysa ki oradaki insanların bir ulusları, bir vatanları zaten vardır. ihtiyaç duydukları yeni bir vatan değil huzur ortamıdır. insanlar evlerine ekmek götüremedikten sonra kanlı sıvanmış ideolojilerin bir anlamı olmamaktadır. Bu şekilde iki tarada yazık olacaktır. Arzu edilen şey görünen o ki Türk kökenliler ile Kürt kökenlilerin birbirlerini boğazlayacakları bir içsavaş ortamıdır. Bu şekilde her iki grubun da aralarındaki uçurum hem derinleşmekte hem de genişlemektedir. Sadece yazık olacak, çok yazık olacak.
Bir kaç kendini bilmezin hırsı yüzünden pek çok insanın, türk olsun, kürt olsun fark etmez canı yanacaktır.
kukla olduklarının en bariz göstergesidir. bir dilenci düşünün size tehditler yağdırarak yardım talep ediyor. sonra da dönüp bana neden yardımcı olmuyorsunuz yakınmaları sergiliyor. dilenciysen haddini bileceksin. içimizden geliyorsa biz de demokrasi adına sana bazı haklar vereceğiz.
sen o çatı altına saldırganlıkla girmedin ki saldırganlık silahına sarılasın. kim kime hizmet ettiğini düşünmek zorunda yoksa uzun yıllarımızı alan kazanımlarımızı(bireysel demokratik hakları) bir çırpıda kaybederiz.