türban meselesi ortaya cıktığı ilk günler emine ayna konusmasının birinde sunu söylemişti:
"bu özgürlük yalnızca türbanla sınırlı kalamaz"
kısaca;
bugün ona, yarın bana.
çünkü onlar da biliyor türban tartışmasının sürekli gündemde tutulmasının terör, işsizlik vs. konuların unutulmasına neden olduğunu. amaçları en baştan beri ülkenin önce görüş olarak sonra da fiili olarak ayrılmasını sağlamak. türban geldikten sonra her ne kadar birşey olmaz dense de görüş ayrılığı yüzünden olan çatışmalar ayyuka çıkacak, e bu da ekmeklerine yağ sürecek. dağda asker ne için savaşıyor, biz sürekli ne konusuyoruz...*
feodal ilişkiler üzerine kurulu, aşiret liderlerini aşağı indirmeyen, kadınların haklarını savunmaya yeterli emek harcamayan, parti içi demokrasiyi sindirememiş olmalarının yanına eklendiğinde dtp için "iyi halt ettiniz!" dedirtecek gelişmedir.
ağızlarıyla kuş tutsalar,-ne yazık ki- türkiye'ye yaranamayacak olan parti milletvekillerin tercihleridir.
hayır deseler bu sefer akp yanlıları sövecekt -özgürlük, özgürlük diyordunuz; din ve vicdan özgürlüğü deyince neden kaçıyorsunuz diye-, evet dediler hemen ard arda komplo teorileri üretildi.
siyasi partiden bahsediyoruz, herhalde program ve tüzüğü olacaktır; dtp de kendi program ve tüzüğüne göre bu yönde bir karar almış demek ki. bahsedilen demokratik hak ve özgürlükler olduğunda ardında hep bir şeyler aramanın kimseye faydası olmayacaktır.
ne yapsalar olay olan ve bir türlü kimseye yaranamayan partinin tercihidir.
gündemin kimin nerden nereye çekmeye çalıştığı ise açıkca ortadır. haziran'da yürürlüğe gireceğini söyleyen yasanın şimdiden -ki ne tesadüf, tam da türban mevzusu sırasında- bazı maddelerinin resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe sokan bir iktidar mı değiştirmiyor acaba gündemi?
olayın yarınında yada bugununde mutlaka kan kokusunu almıştır.
kopekbalıkları gibi kana üşüşenlerde mantık aramak nedir?
tamamen içgüdüsel evet dir bu.