Meclis bahçesinde sigara içerken MHP'li Nalcı ile sohbet eden DTP'li Kaplan, bozkurt işareti yapmakta zorlandı. Nalcı ise zafer işareti yaptı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, Meclis'te DTP'lilerle tokalaşması, 23 Nisan törenlerinde Hasip Kaplan'la samimi poz vermesinin ardından sigara yasağı iki partiyi daha da yakınlaştırdı. DTP'li Kaplan, bozkurt işareti yapmakta zorlandı, MHP'liler ise ellerini zafer işaretine alıştırdı. DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Meclis bahçesinde sigara molası verdi. Aynı dakikalarda, MHP'li 6 milletvekili de aynı bankların etrafında yerini aldı. Uzun yıllardır birbirini sert bir dille eleştiren iki partinin vekilleri arasında şu sohbet geçti:
MHP Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı: (Sigarasını yaktıktan sonra) Hasip Bey, 18 yıldır Tekirdağ'da yaşıyorum ve oradan milletvekili oldum. Sizin Hanım da Trakyalı. Yani hemşeriyiz. Senin için MHP'de açık kapı bırakıyoruz. Bize gel.
Hasip Kaplan: (Gülerek) Bu hiç de kolay değil, Çünkü bizim elimiz 2 yapmaya alışmış. 3 yapmayı beceremeyiz!
Nalcı: Olsun olsun biz sana öğretiriz.
Kaplan: Sayın Bahçeli ile Meclis'te sıcak diyaloğumuz oldu. Bu fotoğrafları herkes gördü. Hatta imralı da görmüş. O nedenle hiç kaygım yok.
Nalcı: Biz seni ocağa da götürürüz. Çay ocağına değil tabii ki ülkü ocağına.
dtp'lilerin bozkurt işareti, mhp'lilerin de zafer işareti yapacak seviyeye geldikleri bir yakınlaşmadır. uzun süredir devam eden bir yakınlıktı ama bu seviyeye geleceği söylense gülüp geçilirdi. gülmek demişken, espri yetenekleri de bambaşka lan; "...çay ocağına değil tabii ki ülkü ocağına." zeka dedikleri bu olsa gerek...
her ne kadar tasvip etmesem de, yurdum insanını ve özellikle solcuların bu konudaki yorumlarını anlamadığım durumdur. kardeşim, adamlar can ciğer kuzu sarması olmuşlar işte. mhp bunlara tepki gösterir olay yaparsınız, faşist-kafatasçı bilmemne dersiniz; uzlaşmacı tavır sergilediğinde de "ne oluyor lan böyle, cık cık cık" triplerine girersiniz. mhp ne yapsa yaranamıyor, tuhaf.
can ciğer kuzu sarması olmaktan, uzlaşmacı tavırdan farklı bir yakınlaşmadır.
öncelikle dtp açısından bakalım olaya... sen "imralı'nın da haberi varmış, sorun yok" diyeceksin, imralıya ip uzatanların işaretini yapacaksın. sen diyeceksin ki "kürt halkını temsil ediyoruz.", sonra gidip "ne mozaği ulan" zihniyetinin, seni yok sayan zihniyetin işaretini yapacaksın. sen -ne kadar yüzeysel olsa da- "halkların kardeşliği"nden bahsedeceksin; sırf kürt diye, senin temsil ettiğini öne sürdüğün halktan diye adam dövenlerin mekanı ocakları savunan biri sana "ocağa gel" diyecek.
mhp açısından bakacak olursak, seçim zamanı imralıya ip salla, prim yap; seçilince imralı'nın astı olduğunu belirtenlerin işaretini yap. sen "vatan bölünmez" diyeceksin, hatta bazıların turanı, saf ırk olduğunu savunacak; sen gidip özerklik isteyen, kürt milliyetçiliği yapan adamın işaretini taklit edeceksin.
bir saniye ama... şaşırmamak, yadsımamak gerek; seçim zamanı değil ki *!*
rol aldıkları tiyatro oyununda iki düşmanı canlandıran iki oyuncunun perde arasında kuliste karşılıklı çay ve sigara içerek sohbet etmeleri hadisesi ile birebir örtüşen, aynı mantık temeli üzerine oturtulmuş siyasi eylem.
Ve hala bunun böyle olduğunu anlamayan hödükler var. Anlayacakları da şüpheli.
Meclis Salonu bir tiyatro sahnesidir. Vekiller de kendilerine verilmiş rolleri icra eden amatör tiyatro oyuncularıdır. Bu oyunu seyredemeyenler sinema versiyonunu seyrederler. Sonra her türk gibi kötü adama küfür ederler, kızarlar, iyi adamı yönlendirmek, kurtarmak isterler, akıl verirler. Halbuki o kötü adam çekim aralarında iyi adam ile karşılıklı tost yemektedir.
bana yar olmayan devr-i devranın izzet-i ikramını sikeyim,
yansın ibneler alayı, su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim.
(bkz: neyzen tevfik)
