geçen cuma küçükçiftlik parkta müthiş bir performans sergileyen mütevazi ve samimi grup. konserden sonra gavin hayes'ın dinleyenlerin yanına gelip tek tek selamlaşması da şık bir hareket oldu. albüm kapakları ve tişörtlerini de grubun basçısı drew tasarlıyor bu arada.
albümlerinde şarkılar arası hiç boşluk olmamasıyla vakt-i zamanında beni çok şaşırtan başarılı müzik gurubu.
ilk aklıma gelen şarkıları yatahaze, catch without arms ve symbol song. yeri ayrıdır, özeldirler.
Hakettigi basarinin cok azini alabilmis grup. Bu grubun adi soylenince bilmeyen olmamaliydi. Bu kadar farklilik ve yaraticilik bile boyle sonucsuz kalabiliyor bazen, cok uzucu.
dino campanella gibi özel* bir davulcuyu barındıran umut yolculuğu grubu.
gerçi ilk yıllarında progressive tarz şarkılara ağırlık vermekteydiler. orta dönemlerinde iste alternative/art olayına döndüler. şimdilerde ise son albüm baz alınarak pop* a döndü diyorlar, ki hiç alakası yoktur. eğer bu albüm pop ise varsın popçuyum demek isterim millete.
kısaca tarzları belli dönemlerde değişmektedir her grup gibi. zaten doğal olan budur. ama biz sadık dinleyiciler dredg i eskiden olduğu gibi can kulağıyla, gönül duygularımızla dinlemeye devam edeceğiz ve ediyoruzda.
refresh the venue'daki konserde çıkan ses problemleri yüzünden konserleri maffolan grup.
yine de çalabildikleri kadar çaldılar, güzel konserdi her şeye rağmen. umarım bir daha gelirler.
ayrıca çok farklı bir tarzları var, böyle bir grup daha görmedim.
özellikle catch without arms, jamais vu ve bug eyes muhteşem. kaç yıldır dinliyorum bıkmadım gruptan.
sadece el cielo için bile methiyeler düzülebilecek grup. Bana göre el cielo anlattıklarıyla, hissettirdikleriyle, müziğiyle, her şeyiyle tam bir başyapıttır.
çok güzel müzik yapan gruptur lan ölürüm, biterim. konserini kaçırınca ağlamak istedim resmen. insanın durduk yere amına koyan şarkıları vardır. çoğu kişi tarafından da bilinmez aslında. ama bize kalsın bu grup herkes bilmesin.
2000 yılında insanlar çerez markası sanıp sadece ben ve yakın çevrem bilirken çok sevdiğim , tanınıp başarılı oldukça sevgimin gitgide azaldığı , beni kişisel egoizm ve narsizmimle yüzleşmek zorunda bırakan , Leitmotif ve El Ciero albümlerini uzaylıların desteği ile yaptıklarını düşündüğüm muhteşem müzik grubudur.
bu gece izlediklerim gerçek değildi. bilmiyorum kaç saat sürdü o -kelime bulamadığım- konser ama.. hayatımda izlediğim en iyi şeydi. Sang real'ı çalmış olsaydınız muhtemelen ben bir ölüydüm. sesim kısık, o yüzden yazıyorum sözlük..
türkiyeye geleceklerini daha bugün öğrendğim ve "elleeem eelleeeem leyleyley ohohoho teytey çikiçikiçiki" gibi manasız harfler bütünüyle yarım saatlik bir tepki verdiğim grup.
yeni hedefim bana erken doğum günü hediyesi almak isteyen birini bulmak*
son olarak: darısı deftones'un başına
Turkiye'de gerceklesek olan konseri 1 ekim tarihine alinmis gruptur. Ayrica bu yil cikarttiklari fiyasko albumden konser aninda az yararlanmalari dilekleriyle gidilecektir bu abilerin etkinligine. bilet fiyatlari ise henuz aciklanmamistir.
30 eylül'deki konserleri kesinleşmemiş olmakla birlikte (sitelerinde henüz yazmıyor), eğer doğruysa, ne pahasına olursa olsun gideceğim grup. allaaaaahhhh!
eskiden severdim bu adamları. leitmotif'i ilk dinlediğimde "işte sanat budur azizim" dediğimi hatırlıyorum (bir elimde kırmızı şarap kadehi, bir elimde de pipo vardı evet, çok entelim ben). lakin albüm çıkarttıkça leitmotif'in o havasından uzaklaşmaya başladılar. kişisel müzik zevkim ve anlayışıma göre leitmotif 100 üzerinden 90 alsa, el cielo 89 alır. catch without arms 75 alır, the pariah the parrot the delusion'a 65 veririm.
son albümleri chuckles and mr. squeezy'i birkaç defadan fazla dinle(ye)medim, şimdiki halini sen düşün.