mike portnoy'un terki diyar ettiği grup. bende an itibariyle sözlükten öğreniyorum. john petrucci ve mike portnoy tabiri caizse mihenk taşıydı bu yaşayan efsane olan grubun. nasıl gidersin mike, oldu mu şimdi bu? *
bana progressive'i sevdiren bu grup ayrılan eşsiz virtüözünün yerini nasıl dolduracak merak içersindeyim... kalanların hepsi alanının en iyisi, adamların hepsi virtüöz fakat benim endişem bir bütün olmaları. bakalım dt için bundan sonrası nasıl olacak.
edit: ooo aynı zamanda yazarmış. o nick benim olacak vurucam kırbacı*.
goregrind, deathcore, black metal gibi her tarzdan dinleyen tarz manyağı bi adam olan beni forsaken şarkısıyla bir damla göz yaşı dökmeye zorlayan topluluk...
evet kendime geldim bu ayrılışla ilgili olarak. oldukça üzüldüm, mike portnoy grupta en az sevdiğim üyeydi rudess ile birlikte fakat şu bir gerçek ki grubun müzikal anlamda beyniydi, düşüncem şu olmuştu ilk duyduğum da. mike portnoy giderse grubun bir şekilde sonu gelir diye, bir an daniel gildenlöw gibi düşündüm onu. sanırım gildenlöw gitse pos dağılır. her neyse, fakat daha sonra hem james labrie hem de petrucci kendi sitelerinde, dt efsanesi son hızıyla devam edecektir diye kesin bir ifadeyle belirttiler.
i̇lk sorun şu; mike portnoy'un gruptaki yeri çok çok önemliydi. albüm prodüktörlüğü, şarkı sözleri, aranjeler, vokal melodileri, albüm tanıtımı neredeyse tamamı portnoy tarafından yapılıyordu, yükün çoğu ondaydı. her ne kadar labrie frontman olsa da portnoy bu işlerin gizli kahramanıydı. yapılan açıklamalarda petrucci ve labrie ifade etti ki, artık bizi daha ağır sorumluluklar bekliyor ve bunları dream theater efsanesini devam ettirmek için seve seve yapacaklarını belirttiler.
diğer sorun ise şu ki; kişisel anlamda yine portnoy'un bu gidişini anlamlandıramıyorum. çok değil daha 1 hafta önceki mesajında, o benim elimde büyüyen bebek dediği grubu bırakması bana samimiyetsiz geldi. elbette kendine göre sebepleri vardı. yapılan açıklamaya göre gruba 1-2 yıl ara vermek istediğini belirtmiş fakat özellikle petrucci olmak üzere bu karara grup üyeleri hayır demiş ve bunun üzerine portnoy ayrılmış. belirtilen ana neden bu. şöyle bir şey var ki, portnoy bu arayı verirken hani ben de dinleneyim, kafa toplayayım bazında değil, diğer gruplarla çalışma olasılığı olduğunda. yeni müzik türlerini denemek istiyormuş. bu anlamda ise benim düşündüğüm dt artık portnoy'u tatmin etmiyordu ve gitmesini burada haklı görüyorum. dream theater ise çoğu zaman belirli bir takvime göre ilerleyen bir grup oldu, diğer üyelerinde devam etmelerini anlayabiliyorum.
ve bana göre en büyük sorun ise, mike portnoy tarafından yazılan oldukça kişisel şarkıların büyük ihtimal bir daha çalınmayacak olması. kevin moore-space dye vest vakası yani. the best of times, a change of seasons, honor thy father, 12 step suit öyle görünüyor ki artık çalınmayacak. i̇şte insanı en çok üzen olay bu oluyor. mp tarafından yazılan çoğu şarkı yine çalınır ama bu kişisel yoğunluğu şarkıların çalınması zor.
bir de açık kapı bırakma olayı var. mike portnoy dün yaptığı röportajda, kesinlikle kişisel bir sorun olmadığını, sadece büyük bir sorumluluktan yorulduğunu belirtti ama ne olursa olsun grupla asla bağının kopmayacağını belirtti. bu da demek oluyor ki, portnoy gruba bir şekilde dönebilir ya da bu olmadı belki de bir çok özel konserde onlara eşlik edebilir. açıkçası the best of times ve 12 step suite'in deli gibi çalınmasını istediğim için bu olasılığın gerçekleşmesini çok istiyorum.
olayın artı tarafları da var, son 2 albümden beri mike portnoy'un sert müzik yapma hırsından dolayı ve her işi tekelinde bulundurmasından dolayı dream theater değil de artık portnoy theater gibi olmuştu. tüm insanları en sinir eden şey ise james labrie'nin vokallerinin kısıtlanması idi belki de. tenör adamı hetfield gibi kullanıyorlardı. oysa labrie kendi projelerinde kendi sesini kullanıyordu. şarkı sözlerindeki sığlık, kendini tekrarlama hepsi ayrı bir sorundu. en büyük sorun ise artık progressive'den çok thrash metale doğru kayan bir müzik vardı. bu tüm dinleyicileri gruptan uzaklaştırıyordu. ayrıca dinleyiciler deyimiyle grup "mainstream" olmasıydı ki bu çok kötü bir şeydi.
şimdi ise, artık 4 kişiler. 4ü de harika müzisyenler. belirtilenlere göre artık 4 kişinin katkısı olacak bir albüm gelecek 2011'de. bu oldukça heyecan verici, john myung'ın şarkı sözleri, james labrie'nin vokal pasajları. john petrucci'nin progressive müzik köklerine daha çok bağlı olduğunu düşünürsek ben uzun zamandır bu kadar heyecanlıyım gelecek dt albümü için. yeni bir yol, yeni bir harita.
gelecek olan davulcuyu ise malesef kötü ve yorucu günler bekliyor. hep mike portnoy ile kıyaslanacak, ayrıca portnoy'un şarkılarını çalmak, davullarını karakterize etmek inanılmaz zordur. çok iyi bir isim olmalı ve dt'yi omuzlarında taşımalı. bu anlamda benim 3 isteğim var,
1-mike mangini
2-terry bozzio
3-virgil donati
eğer hasta olmasaydı kesinlikle martin lopez derdim.
mike portnoysüz neler yapacağı merak edilen progressive grubudur. son albümle düşüşe geçen çizgi yükselirmi bilinmez. her ne kadar "mp" süz de olsa, azıcık umutla bakılması gereken grup.
2003 yılında hsbc bankası ve bir sinagoga yapılan saldırı sonucu istanbul'da yapacakları konserlerini iptal etmiş gruptur. bu iptalin bahanesi ise o tarihlerde gerçekleştirecekleri konserde performanslarının üst düzey olmasını beklememeleriymiş. tabi biz o konser için biletlerini çok öncesinden almış dream theater fanları olarak bu açıklamaya yürekten inanıp konseri iptal etmelerini hsbc bank ve sinagoga yapılan saldırısına hiç bağlamadık. safız biraz çünkü.
kıyaslandıkları grupları ve müzisyenleri dinlediğinizde ulen bu işi bir tek bu adamlar yapmıyormuş diye aklınızdan geçirdiğiniz, o diğer grupların sürekli kendilerini tekrar ettiğini, bir yerde tıkanıp kaldıklarını farketiğiniz, onlardan sıkılınca uzunca bir süre geçtikten sonra tekrardan dream theater dinlediğinizde "yok lan bu adamlar kesinlikle insan değiller." düşüncesini zihinlere puntalayan, kendisinden önceki başarılı müzisyenleri saygıyla yaşatan, yeni yetişen başarılı müzisyenlerin önünü açan, destek olan, her bir üyesinin virtüözlük mertebesinde olduğu progressive metal grubudur. karışık ve aksak besteleri adamı müzik yapmaktan soğutur. özgüven duygusunu kaybettirir. öyle bir kenara atıverirsiniz müzik aletinizi.
cennetten gelme grup. home adlı parçanın solosu insanı kendinden geçirir, bünye ne zaman bir daha normale gelir, bilinmez. dünya tarihinin en mükemmel grubudur.
"james labrie gitsin,x vokalisti gelsin" şeklindeki tanımlamalarla,"çok bozdular abi yea" şeklindeki her metal grubuna yapılan sübjektif yorumlarla bir şekilde eleştirilen ama yapıcı eleştirilerin pek görülemediği bir topluluktur dream theater.bilinmesi gereken şey şudur ki;bu grubun temel 3 elemanı vardır:portnoy,petrucci,myung.eleştirilerin bu 3'lüye yönlendirilmesi gerekir,ki pek yapılmayan şey de budur zannımca.ayrıca,bu adamlar da insan yahu!40'ının çok üzerinde olan labrie hala iyi bir gününde scarred söyleyebiliyorsa,yapılması gereken saygı duymaktır.kaldı ki müziklerinde yeni ufuklar da açıyorlar kendilerine.çok uzak örneklere gerek yok;bir images and words ile awake bu kadar farklı soundlara sahip olmasaydı belki de dream theater her hisse derman şahane bir grup olarak zihinlerde yer etmeyecekti. (bkz: 4 temmuz 2010 dream theater istanbul konseri) bu adamlar hala canlı ve üretiyor.iron maiden gibi benzer kalıpları kullanarak müzik de yapmıyorlar,eskinin ekmeğini yemek gibi bi dertleri de yok.bu sebeple pek de popüler olmayan bir gruptur aslında,hakkettiği yer çok farklıyken...