(#16476036) özentilerin en önde bayrak sallayanı. bir 7 numara'ya, bir tatlı hayat'a, bir ikinci bahar'a, bir işler güçler'e, bir bir demet tiyatro'ya kurban ol sen.
17 şubat 2012 budapeştede konserlerini yakaladığım, uçarak gittiğim ve bana hayatım boyunca unutamayacağım geceyi yaşatan müthiş grup. budapeştede çalmayı özellikle çok sevdiklerini söylediler ve bunu da repertuara birçok ekstra parçayı ekleyerek nerdeyse 3 saat çalarak gösterdiler. bunda tüm spor salonunun nerdeyse şarkıların tamamını ezbere söylerek grubu coşturmalarının da etkisi vardı. birçok eski yeni parçayı çılgn bir uyum ve enerji içinde yeni davulcularıyla çaldılar, bazen de piyano-gitarla romantik balladlar söyleyerek her duyguya hitap ettiler. çok güzeldi. o uzun partisyonlar, aksaklar, sahne paylaşımları ve sahne arkasının inanılmaz profesyonelliği. hiçbir aksaklık olmadan şarkı geçişleri, sahne düzeni değişiklikleri. sadece bunları bile seyretmek insanı mest ediyor. petrucci body buildinge sarmış bayağı bir irileşmişti.yeni davulcuları yeni yine mike , mike portnoy'a saygı olarak ve de parçaları ilk hallerindeki davullarla sevmiş, benimsemiş dinleyiciyi üzmemek için tamamen Portnoy karakterinde ve ezberlemiş olarak çaldı ve gruba ısındığını gösterdi,seyirci de çok kere yaşanan "birinin yerine gruba girmiş müzisyen" dışlayıcılığını göstermeyip benimsediğini hissettirdi. grup bir basket takımı gibi birbirine sarılarak selamladı delirmiş seyirciyi. çok büyük müzisyenler çok. ne zaman hatırlasam hala ürperiyorum.
progressive metal müziğinde bir olgu vardır, bir hakikat. teknik, düşünce, yetenek, altyapı, bilgi, beceri. bunların hepsini toplayıp, içine caz müziğin ruhunu ekleyin işte size dream theater.
yer yer dinlediğiniz en karmaşık melodiler, sololarla sizi bıktırır, kimi zaman da; yaşattığı duygu seli ile kendine hayran bıraktırır. yeryüzünde daha iyisini yapabilen gruplarla asla karşılaştırılmaması gerekir. (bkz: yes), (bkz: king crimson).
onların farkı nerde derseniz, grup elemanlarının herbirinin virtüöz olmasından kaynaklıdır. yansıttıkları, düşündürdükleriyle iyi-kötü albümleriyle yıllardır yapmak için uğraştığım müziği her daim yapmaktadırlar.
solist dahil olmak üzere * tamamı virtüöz olan gruptur. bazı yarım akıllıların anlamsız nefretine rağmen james labrie bu grubun imzası gibidir ve artık bu noktadan sonra da onsuz hiçtirler.
ayrıca müthiş bir haber. her ne kadar metal dünyasında, özellikle gerçek müzisyenlerin dünyasında pek önemsenmese de dream theater kariyerinin ilk grammy adaylığını almıştır. en iyi stüdyo performansıyla on the backs of angels şarkısıyla aday olmuştur. kazanır mı bilinmez ama yine de kariyerlerinde iyi bir anı olarak kalacaktır.
Progressive denince akla ilk gelenlerden olup , sürekli dinlediğim ve Tool isimli grup taraftarlarıyla tartışmalarımızın başlıca konusu olmuştur . " Forsaken " ve " space dye vest " gibi şarkılarıyla ruhları kanatlandıran grupturlar.
şu an yatağıma uzanmış bu harika albümü dinliyorum. sonunda baştan sona prograsif bir albüm diyebiliyorum. biz metal grubuyuz yeaa! diye kasmamışlar kendilerini. sonunda sfam ayarında bir albüm geldi. images and words ve awake köklerini içinde barındıran bir albüm bu öncelikle.
albüm henüz yasal olarak çıkmadığı için tam kritik yapıp elinde olmayanlar için heyecanı tavan yaptırmak istemiyorum ama bana inanının son 4 albümü kesinlikle yerle bir edecek albüm. albümün doruk noktası beklenildiği üzere breaking all illusions değil, outcry şarkısıdır. hele o vokaller, o enstrümantel bölüm. neyse daha fazla uzatmayalım. 2 hafta sonra ayrıntılı bir kritik yapacağım.
hayatımda dinlediğim en iyi grup daha iyisi gelecek mi inanın bilmiyorum ama ötesine şu anda ulaşan yok. bu başka bi konu lakin yaklaşık son 10 aydır grubun yavaş yavaş nasıl gerilediği gözler önünde. en önce mike portnoy'un gruptan ayrılışı.. adam bu grubun en canlı kanlı ve en sempatik adamıydı. belkide dream theater'ı marka yapanların başında geldi. bişeyler oldu ama yollar ayrıldı. şahsım adına gruptan bi nebze soğumama sebep oldu. daha sonra baterist seçmeleri gibi saçmalık yarattılar tamamen balon bi video olan spirit carries on'u sundular. sözde mike mangini bu şekilde seçilmişmiş. ulan zaten mangini diğerlerinin çok ötesinde bi baterist bir diğeri adamların kankası neredeyse. neyin seçmesi neyin videosu. e bu da dream theater'dan uzaklaştıran bir diğer sebep oldu. tamamen reklam kokan hareketti. yetmedi aynı videoda jordan ruddes'in egosunun had safhada olduğunu görüp tekrardan kahroldum bi moralim bozuldu ki anlatamam. bütün bunlar bitti sıra geldi albüme. henüz hepsine ulaşamasakta lost not forgottenon the backs of angels ve far from heaven kesinlikle beklentimin çok aşağısında. en kötü black clouds & silver linings gibi bi albüm beklerdim dinlediklerimiz bunun habercisi değil maalesef. ayrıca mike portnoy'un eksikliğinin bateri yönünden değilde back vokal olarak çıkacağını söylemiştim şu ana kadar oda var gözüküyo..
bi an önce gerçek kalitesiyle bekliyoruz kendilerini bu yürek bu albümü sevmedi.
eğer yabancı dream theater forum sitelerinde verilen haberler doğru ise mike portnoy tarafından dava edilmiş gruptur.
sebep ise "dream theater" isim hakkının babasının * dolayısıyla kendisinin ait olduğunu öne sürmüştür. istediği ise dream theater grubunun isminin değiştirilmesi.
türkçesi hayal tiyatrosu anlamına gelen gruptur. birçok konserlerini tiyatro sahnesinde vererek ilgimi çekmişlerdir. panic attack şarkısı kesinlikle(altını çizerek söylüyorum basit bir kesinlikle değil bu) dinlenilmelidir.
favori metal grubum. vokaldeki herif* hakkında söylenenlere katılmıyorum. ama adama bayılmıyorum da tabi. yine de adam sesini iyi kullanıyor. kimisi sevmez orası ayrı. ama bok atılacak bir sesi yok.
akdeniz akşamları kalitesinde bir parçaları dahi yok diyen zihniyeti anlamakta zorluk çekiyorum. zira bu grubun her türlü bünyeye hitap eden şarkıları var. mutlaka birini seversin.
edit: systematic chaos albümünü çoğu kişi beğenmiyor. ama benim en çok beğendiğim ikinci albüm. neden bilmiyorum ama bayılıyorum o albüme. hele ki forsaken'a.
evet dream theater dünya turuna başladı ve roma'daki konserin setlisti. ben tatmin oldum 1 şarkı dışında.
1. under a glass moon (opening)
2. these walls
3. forsaken
4. endless sacrifice
*drum solo*
5. ytse jam
6. peruvian skies
7. the great debate
8. on the backs of angels
9. caught in a web
10. through my words
11. fatal tragedy
12. the count of tuscany
----------------------------------
13. learning to live (encore)
the count of tuscany beni memnun etmedi. çünkü çok çalındı geçen tur. onun dışında dikkat ederseniz her albümden bir şarkı var üzerine kurmuşlar setlisti ve bazıları da zor şarkılar. özellikle ilk konseri olan mike mangini için farklı bir tecrübe olmuş, the great debate ve ytse jam zorlu şarkılardır davul için.
1. on the backs of angels
2. build me up, break me down
3. lost not forgotten
4. this is the life
5. the shamans trance
6. outcry
7. far from heaven
8. breaking all illusions
9. beneath the surface