vahşet ve dram ne kadar da birbirine yakın şeyler. vahşetin uygulandığı kişi için "vahşet" çok dramatik. kişiye uygulanan "drama" etkisi ise seyreden için vahşet.
benim nazarımda çamaşır makinasına deterjanı koyduktan sonra yumuşatıcıyı eklerken, bölmeyi ıskalayıp deterjanı yumuşatıcıyla ıslatmaktır. hem hüzün, hem bir "acaba nasıl yıkanırlar?" tedirginliği. of of.
hayatın acı ve komik yanlarının birlikte olduğunu düşünen bazı fransız romantik sanatçılar icad edilen tiyatro türü.
diğerleri:
(bkz: trajedi)
(bkz: komedi)
bilgisayardan ödevi hazırlarsın tam kaydedeceksin elektrikler kesilir ve bilgisayarın şarjı yoktur kapanır. Ayak küçük parmağını kendş hatan ile masanın kenarına çarparsın. dişlerine iyi bakmazsın ve diş hekimine gitmek zorundasındır. ortada bişey yokken terkedilirsin ve karşılığında ' severim sanmıştım olmadı bişey hissediyorum sanmıştım yanılmışım' gerçeği ile karşılaşırsın tabi nasıl bi gerçekse bu. bunlar hep dram işte.