son yillarda bu kadar fazla olumlu elestiri alan tek korku filmidir.sam raimi n de spider man sacmaligini biraktigi ve ozune dondugu filmdir.bad taste ve braindead filmlerinin yonetmeni peter jackson dan da yine boyle bir donusum beklemekteyiz.
türkiye'de saçma bir şekilde vizyona girmemiş ve büyük ihtimalle girmeyecek filmdir. ne kadar gereksiz korku filmi varsa vizyona sokan ama bu filme gelince pas geçen dağıtımcı şirketlere, çekin gidin demek istiyorum. ne kadar diretsem de, sonunda divx'ini indirip izliycem sanırım.
ya imdb puanı yüksek olduğundan bide gece te izlediğimden beğendiğim başroldeki oyuncusu amy adamsı hatırlatan film...kendini çok ciddiye alıyor film ama yer yer abertıya kaçmış.o yaşlı kadını düşünüyorum.ben olsam o kadın kadar bile uğraşmazdım. o salyaları , o dişleri,o peçeteyi gördüğüm an yol verirdim.
----spoiler--
Bazı yerlerinde güldüğüm!, bazı yerlerinde takdir ettiğim (son sahnesinde) korku filmidir. Ama hiç korkmadığımı üzülerek söylemeliyim. Yani korkutucu bir korku filmi olamamış! isminin ve reklamının hakkını verememiş.
Söylediğim gibi bazı sahneler hakikaten gülünç ve klişeydi. Mesela Bu filmde de "inanmam da inanmam" diyen bir adam var. Sonradan sesi çıkmasa da kızın sevgilisi bu rolü üstlendiğinde çok sinir bozucu olmakta. El fenerinin çalışmaması, mezar taşının direkt olarak kızın kafasına devrilmesi, bir çok sahnede klişe kamera tekniklerini kullanarak ani hareketlerle seyirciyi korkutmaya çalışmaları, yaşlı teyzemizin 50 kere başroldeki chris ablamızın ağzına kusması, kızın ağzına girmeyen şeyin kalmaması! Hiç olmamış.
Filmde takdir ettiğim birkaç nokta var. Mesela birçok amerikan korku filminde kullanılan erotizm bu filmde pek kullanılmamış. En azından filmin sonundaki eteğin açılması sahnesini ve onun öncesindeki yağmurlu mezarlık sahnesinde ıslanan tişört ile gördüğümüz göğüsleri saymazsak kullanılmamış diyebiliriz. Yani başrol kadın oyuncusunun(Alison Lohman) göğüsleri bu film'de gözümüze sokulmuyor.
Film klişelerle dolu olmasına rağmen filmi izlerken çok da sıkılmadım ama son dönem korku filmlerindeki iğrendirme taktiği sebebiyle middem bulandı diyebilirim. Yani yaşlı teyzemiz bu kadar iğrenç olmak zorunda değildi. Ayrıca şu medyum kadın (Sylvia Ganush) rolünü pek oynayabilmiş diyemem. Keçi kurban edecekleri sahnede opera söylüyormuş gibi geldi bana! muhtemelen kamera arkasında kopmuşlardır! Bir de şu esmer medyum abimizi lost'daki sayid'e benzettim bayağı. Lamia büyüsünü duyunca da üvey babanın "lamia" diye bağırması aklıma geldi.
Ayrıca bir de Christine Brown'a değinmek istiyorum. Filmde herkes bu kızın iyi olduğunu düşünmekte ama ben bu konuda şüpheliyim. Yani kız pek de iyi biri değil. En azından kendini! ve mevki hırsını herşeyin önünde tutmakta. Mesela filmin başında mevkiyi kazanmak için yaşlı kadına ek süre vermiyor. Üstelik kadının yalvarmasına rağmen vermiyor. Bununla da bitmiyor. Hayvansever olduğunu söylemesine rağmen çok sevdiği kedisini bıçaklayıp keçiyi kurban etmelerine ses çıkarmıyor. Hadi keçiyi anladık da kendi kedisini niye defalarca bıçaklayarak katletti orasını anlayamadım(yoksa kız gerçekten deli mi?). hayvan sevgisine hayran kaldım doğrusu. Filmin sonlarına doğru iyi bir kız olmakta ama. Müdür yardımcılığındaki rakibi olan şerefsiz adama bile lanetli düğmeyi vermemesinden bunu çıkardım.
Ayrıca filmin son sahnesi aynı zamanda filmin en güzel sahnesiydi. Gerçekten çok güzel yapmışlar. Kısacası film korku olarak vasat düzeyde. Korkmak için izleyecekseniz izlemeseniz de olur.
--spoiler----
son yıllarda çıkmış eli yüzü düzgün korku filmlerinden. film sam raimi'nin 80 li yıllarda yaptığı evil dead 1 ve 2 nin bir karışımını andırıyor, yani yer yer korkutucu ögeler, yer yer de komedi ögeleri barındıyor. özellikle efektler konusunda çok başarılı, bu da filmin seyredilebilirliğini arttırmış. korku filmi meraklılarına tavsiye edilir.
Mide bulandırma konusunda bayağı aşmış bir film olmakla birlikte son zamanlarda çekilen iyi filmlerden diyebilirim. Konusu güzel bir film ama daha ustaca işlenebilirdi. Hakikaten bazı sahneleri çok komikçe ve acemice çekilsede arada bi sıçramak için izleyebilirsiniz.
güzel bir ses sistemine sahip sinemada izlendiğinde, kişiyi bolca sıçratacağına bahse girebileceğim film. konusunu da, kurgusunu da, sonunu da beğendim.
korkutucu anlardan çok güldürmeye odaklanmış bir sam raimi filmi. şimdi, filmde böyle hoş bi sarışın hatun var. melek gibi kız. bunun bi avukat sevgilisi var. kız ise bankada çalışıyor ve yükselme derdinde. kaynanası olacak kadın kızı oğluna yakıştırmıyor çünkü. buraya kadar her şey gayet boktan. sonracığıma, kız birgün bankaya gelen yaşlı bir kadına evinden çıkması gerektiğini ve (neydi lan?) öyle bi şeyler söylüyor işte. hatırlayamadım o kısmı. aç izle çok merak ediyorsan! her şeyi benden bekleme. kadına kötü davranıyor bu kız işte. sonrada olağan şekilde, bu yaşlı çingene kadın kıza kara büyü yapıyor. sonrası zaten spoilerlı kısım arkadaşlar.
bi kere sarışın kız aptal bence. o yaşlı ucubeyi gördüğüm an bankayı bile terk edip giderdim lan. banka, kariyer çok da şeyimde! o nasıl bi tip lan öyle? evimi barkımı yerimi yurdumu bile bırakırım o yaşlı tiksinç kadın yüzünden. öyle bi lanet bi tip. dişlerini filan çıkarıyor böyle, elleri bi tuhaf. gözleri felfecir okuyor. salak kız da kadının kendisine kıl olmasını sağlıyor resmen. sonra al başına bela. karı böyle bi hatim indirdi ayak üstü "aha boku yidin kızım" dedim o an. sonra yüzüne üfledi böyle pis nefesini "aha bittin" dedim. bi de yaşlı ucube böyle bağrınıyor "you shamed me!! you shamed me!" deyu. ne bağırıyosun efendice büyü mü yapıyorsun napıyorsan yap git.
sonra kızın, evde başına tuhaf tuhaf işler gelmeye başladı. yani git köprüden at kendini. öyle rezil kepaze bi durum. sevgilisi avukat çocuk da inanmıyor buna. "gel bebişim bi psikiyatriste gidelim" filan diyor. o da ayrı bi mal zaten. sanki kız yalan söyleyecek! sonra kızın uykusunda burnuna sinekler giriyor. çocuğun ailesiyle tanıştığı gün sofrada tükürüp sineği ağzından çıkartıyor filan. yani bi kızın başına gelebilecek en iğrenç durumları yaşıyor. sevgilisi de yine iyi çocuk. buna inanıyor ve yardımcı olmaya çalışıyor.
kızcağız, büyüden kurtulmak için medyumlara mı gitmiyor, kediciğini mi öldürmüyor! ama yok. bana mısın demiyor lamia. illa kızı istiyor. büyüden kurtulmak için yaşlı kadını bulmaya çalışıyor ama evine bi gidiyor yaşlı ucube ölmüş. kız o an nanayı yediğinin iyice farkına varıyor. yaşlı kadın bunun saçını kopartıyor bi de nasıl oluyorsa? o kısmı anlayamadım. kızcağız yaşlı ucubenin mezarını filan açıyor. kurtuldu zannediyor filan derken filmin son sahnesinde tren gelmeye yakın bu raylara düşüyor ve yer yarılıyor ve kız yerin dibine göçüyor. hani hep deriz ya "ay yer yarılsa da içine girsaydımm yaa" diye. demeyin lan öyle. çok rezil bi durummuş. güzelim hatun yer yarılıp içine girince o an hayatın ne acımasız olduğunu anladım. sevgilisi bile kurtaramadı kızı. gitti yani anlayacağınız, güzelim kısçe.
öyle, hüzünlü bi sondu. "hassiktir bea! kurtulamadı kız büyüden! bok karı lamia senin ben .." nidaları eşliğinde bi film keyfimin daha içine edildi. mutsuz sonları sevmem.
o büyüyü yapan gerizekalı, hayvan, yaşlı ucube bu işte. allah seni bildiği gibi yapsın bok kadın seni. allah tipini kaydırmış bunun zaten. şu tipe bak çay demle.
son dönemlerde çekilmiş en iyi korku filmlerinden biri. eğerki korku filminden amaç, filmi seyredereken korkmaksa, kesinlikle çok tatmin edici. yani tamam, çok orjinal bir senaryo değil, muhteşem oyunculuklar yok, görsel efektleride çok etkileyici değil ama, korkutucu bi film.
altıma sıçtığım filmdir. korkutuyor abura koyim. özelikle, cin ve bu çeşit mistik olayları yaşamış bi adam olarak, allah diyorum ve sabri beye bağlanıyorum.
geyiği bir kenara bırakırsak, korku filmi uzmanı olmayan bir sinemasever olarak harika bulduğum, etkileyici bir filmdi. sam raimi çok iyi iş çıkarmış. izleyin pişman olmazsınız.
Gece gece bir film izleyim dedim drag me to bilmem ne. Dragı falan görünce yarış filmi falandır diye düşündüm. Aldım kabak çekirdeğimi yanıma,yatarak laptopuda aldım göbeğime başladım izlemeye. Tabak falan da yok kardeşim. Yorgana biriktiriyorum kabukları. Filmin ortalarına doğru yediğim kabak çekirdekleri piramite benzemeye başlamıştı.. Lan şunları çöpe dökeyim dedim sonra siktir et dedim kim uğraşacak. O sahne olmaz olsaydı. Laptop ve çekirdek kabukları benimle beraber zıpladı. Tabi Etraf battı. Klavyeye 3-5 kabuk kaçmış hala çıkaramıyorum. Allaha şükür çalışıyor emektar laptopum.
--spoiler--
-en baştaki araba sahnesi resmen süperdi. arkadaş o nasıl yaşlı teyze öyle? resmen komando lan kadın?
-elini her attığında bir tutam saç götürtmesi de ayrı bir mesele. ki bunların 2 sinde canlı bile değildi.
-konuşan keçi çok hoş olmuş.
--spoiler--
Korku filmlerini pek sevmem. Aslında sevmem diyemem de durduk yere gerilmeyi, korkmayı pek sevmiyorum, kendimi rahatsız hissediyorum. Her korku filmini izleyemem fakat drag me to hell son yıllarda beğenerek izlediğim bir iki korku filminden biri oldu. Hala izlemeyen arkadaş varsa tavsiye ederim.
korku filmleri kategorisinde yer alan bir komedi filmi. zira izlemeyen yazarlarımıza izlememelerini tavsiye ediyorum, çünkü zaman kaybından başka bir şey değil.
