bena her defasında "neden yaşıyorumki acaba ?" dedirten, Death come near me şarkısıyla insanda intihar etme isteği uyandın isveçli doom grubu. The Cry Of Silence adlı parçasındaki güzel brutaller ve güzel gitar ritimlerine sahip olan yeri yerinden oynatan grup.
bu gidişle doom metal in kralı tahtına oturacak gruptur. bu da mükemmel olmalarından dolayı değil istikrarlı bir şekilde mükemmel olmaları sayesinde. kötü bir albüm yaptıkları görülmemiştir ve galiba görülemeyecektir.
22 Nisan 2010 tarihinde konser vereceklerini duyunca kendimden geçtiğim grup. Bu kadar güzel söz yazılmaz, bu kadar güzel şarkı yapılmaz be arkadaş dedirtir.
Doom metal denince herkesten farklı olarak benim aklıma akustikle yapılmış harbi güzel melodiler gelir. Uaral, Empyrium, Vali gibi gruplar sayesinde acıklı şarabın özütünü damarlarınızda dolaşırken hissedebilirsiniz. Mesela Empyrium şarkıları dinlerken, kafa derinizin şakaklarınızdan çekildiğini, vücudunuza milyonlarca iğnenin batırıldığını sonra 200 katlı gökdelenden atıldığınızı falan hissedersiniz, ne düşünürdüm acaba dersiniz, ölecek olsam... Ama draconian bunlardan farklıdır. Piyanoları, kemanları, güzel sözleri, kadife sesli bayan vokale arkadan isyan edercesine saldıran gluttural vocal sayesinde aynı anda hem istemsiz nefret duyarsınız hayata bilmediğiniz sebeplerden hem de hüznün aslında ne kadar güzel olduğunu anlarsınız. Draconian öyle bir gruptur işte.
iş bu entry Seasons Apart dinlenirken ağlatılan elektro gitar ile birlikte hissedilen anlık duyguların dışa vurumudur.
doom metalin gurur kaynaklarından biridir. Grupta bir hatun ablamız var ki sesi muhteşemin karesi. Görüntüden kaybetmesi hiç önemli değil. Şarkılarını çalmak oldukça kolaydır. Bu kadar kolay olup nasıl bu kadar muhteşem melodiler imza atıyorlar gerçekten ilginç. Doom severlerin mutlaka dinlemesi gerekir.
en son ne zaman dinledim hatırlamıyorum bile, belki aylar geçmiştir. can sıkıntısından, birazda işlerin az olmasından kaynaklı bilgisayardaki müziğim klasörünü didiklerken onca parça arasından morphine cloud gözüme takıldı ve hiç tereddütsüz play dedim. ne kadar sağlam bir grup olduklarını, morphine cloud un ne kadar iyi bir parça olduğunu, bana iş yerinin bu sıkıcı ve de gayet ciddi havasını bir anda unutturup, yaz ortasında dışarısı bilmem kaç derece sıcakken ruhumu alıp kasvetli diyarlara çıkardığı yolculukla bir kez daha göstermiştir. ısrarla dinleyiniz, dinlettiriniz.
vokalini yine değiştirmiş olan grup. lisa johanssonun yerine, heike langhans (https://fbcdn-sphotos-b-a...424873364_619588489_n.jpg ) hatun gelmiştir. merakla kendisinin performansını ve grubun yeni albümünü beklemekteyiz.
lisa'nın ayrılış nedeninin ise ailevi sebeplerden dolayı olduğu belirtiliyor. *
Eski bilgisayarımı açmamla bütün parçaları ekranıma dökülmüş grup. Ben bunu nasıl unutmuşum, latinlerden sonra çok iyi geldi. Where Lovers Mourn'dan başlayayım, ilklerin tadı başka olur.
Sözlerini anlamasaniz bile insanın agzina edebiliyor gerçekten. Vokalistin yumuşak sesi ayri bir hava katıyor. Sözleri her şeyimi özetliyor zaten. Bugüne kadar geç kalmış olmamin üzüntüsü var.
(bkz: the salitude)
(bkz: the cry of silence)
(bkz: heaven laid in tears angels)...