her ne hikmetse rahmetli Rıza Nur öldükten sonra Rıza Nur'a yakın kişilerin elinde değil de yobazların elinde ortaya çıkmıştır. Zaten yobazlar, şerefsiz Türk düşmanı köpekler de kendi yazarlar kendi dinlerler hesabı canlılardır. bir çoğunun kitap okumaya zekaları yetmediği için arada bir üç-beş alıntıyla ortaya çıkartırlar bunu. Rahmetli Rıza Nur dobra bir adamdır. Mustafa kemal ile sürtüştüğü noktalar olmuştur lakin en nihayetinde ikisi de su katılmamış Türkçülerdir. Bu şekilde seviyesiz bir kitap bir Türkçünün yani ahlak timsali insanın elinden değil çıksa çıksa bedevi ahlakına sahip köpeklerin elinden çıkar.
mustafa kemal'in laiklik'den falan haberinin olmadığını hepsini kendisinden öğrendiğini söylediği hatırattır. ayrıca yine rıza nur'un söylediğine göre mustafa kemal paşa cepheden kaçarken attan düşüp kaburgasını kırmıştır bu hatırata göre...
Yalan dolanla dolu. Latife hanımın torunu da aynı şeyi söyledi.
Özellikle Atatürk ile ilgili iddiaların asılsız ve uydurma olduğunu sırf öfkesinden iftira dolu hatırat yazdığını belirtti.
bir kısım yobaz vatan haini pek sever bu yalancıyı...
rıza nur'un hayat ve hatıratım adlı kitabının 113. sayfasında kendisi açık bir şekilde "şüphesiz ki ben nevrastenik idim" diyerek şizofren olduğunu belirtmiştir.
rıza nur'un şizofren olmasının sebebi geçmişte bir fiili livata olayına maruz kalmasıdır.
yani rıza nur tecavüze uğramıştır.
rıza nur'a tecavüz eden kişi de, yatılı olarak okuduğu tıbbiye mektebinin kalorifercisidir.
rıza nur ile birlikte tiflis-moskova arasında uzun bir tren yolculuğu yapan yusuf kemal tengirşek'te bu "şizofrenik durumdan"(nevrasteni) bahseder.
yine yusuf kemal bey, iş bu tren yolculuğu esnasında rıza nur'u genç bir rus delikanlı ile birkaç defa uygunsuz vaziyette gördüğünden de bahseder.
örneğin, hanımı tarafından aldatılan rıza nur, bu aldatılma olayında suçu medeni kanuna atmıştır. hayat ve hatıralarım'da rıza nur; "medeni kanun olmasa, atatürk kadınlara hak tanımasa benim karı beni aldatamazdı" demeye getirmiştir.
iş bu söz konusu hatırat, kadir mısıroğlu-ingiliz işbirliği ile ortaya çıkarılmış sapkın ve şizofrenik bir üründen başka bir şey değildir.
ilginç bir kitaptır. 1960 ta(yani içinde adı geçen herkesin cevap hakkını kuvvetle muhtemel o tarihte ölü olacakları için kullanamayacakları bir tarihte) ve ne hikmetse (sanki babamızın oğluymuş gibi) yayımlanması için ingilizlere verilen bir hatırattır.
Ayrıca yine ilginç bir şekilde memlekette ve ingiltere de başk adam yokmuş gibi kadir m. Tarafından bulunmuş ve yayımlanmıştır…
en ilginci de bu yazılanları günümüzde halen referans olarak alan bulunmasıdır.