dellendim yine. neden gitsin, kime gitsin. iki gün sonra ne idüğü belirsiz bir kurşuna hedef olmak icin mi? gitmez elbette.
(bu kısım silik durumdan kurtaracaktır, öyle sanıyorum.)
doğulu olup, tıp fakültesinden mezun yüzlerce doktorun gitmemesini merak ediyorum. kendilerine beşiklik etmiş topraklara vefa borcunu ödemek icin gönüllü gitmeleri gerekirken, gitmemelerini garip karşılıyorum acıkcası. hatta gönüllü olmalılar.
özel hastanelerde çalışıp parayı cukkalamak yerine gidip oralarda görev yapabilirler, koc gibi gidip çalışan çoğumuz gibi.
hipokrat yemini göz göre göre ölüme gidin demez , bunun bilincinde olan doktordur..doktor olmayanın da burda ötmesi , uzaktan gelen davul sesiyle açıklanır ancak..
iktisatçı ekonomiyi düzeltemezken , siyasetçi güvenliği sağlayamazken , vatandaş birbirine kin güderken iyi doktorlar ölüme gitmemeyi talep ederken tü kaka..
uyanın efendiler okuduğunuz şiirler şarkılar , en sevdiğiniz doktor doğuya gidip de ölünce kar etmez oturur hüngür hüngür ağlarsınız..
bi mühendis , bi iktisatçı bi marangoz bi veteriner bi doktor , hepsi eşittir lafa gelince hatta tıpçı yazın "ukala tıpçı olduğunu her yerde belirten hödük" yazar tıpçı hariçleri ee ama iş ölüm kalıma gelince , oo tıpçı o ölmeli dimi?
ölen doktor da olsa candır..ve doktorlar ölümsüz değildir..sadece 6 yıl anatomi okudu , fizyoloji okudu diye de bi insanın ölüme gitmesi bile bile ladese eyvallah dememesi gayet doğaldır..ve doktorlar dizisinde yaşananlar inanın bana gerçek doktor hayatı filan değildir..
ortada doktorunun güvenliğini sağlayamayan bir devlet söz konusuysa haklı bir çekincedir. zira doktor tıp fakültesini bitirirken, tus'tan götünü yırtıp iyi puan alırken, insan tedavi etmeyi hayal etmektedir, gecenin bir vakti yatağından silah zoruyla kaldırılıp, dağa çıkarılarak keko tedavi etmeyi değil.
senin askerinin savaştığı düşman tarafından dağa götürülüp, "senin askerini yarın daha iyi vurabilsin" diye tedavi etmek!!. doktorların kitabında böyle bir ilke olduğunu sanmıyorum.
doktor gitmesin,
e mühendis de gitmesin,
e öğretmen de gitmesin,
e asker de gitmesin,
e polis de gitmesin,
e hiçbir memur gitmesin efendim. onlarınki de can değil mi üstadım?
sonra şöyle sorarlar adama; "lan sen gitmezsen, o gitmezse kim gidecek? sonra bir de parasız eğitim, parasız sağlık diye bağırırsın. afrika'ya, orta doğu'ya ve bilimum tehlikeli bölgeye gönüllü olarak giden doktorlar mal tabii değil mi koçum?"
hipokrat yeminlerini uygun bi' yerlere asmalarını dilediklerimdir ayrıca bunlar. belki hatırlaması daha kolay olur.
çocukluğunu bir kısım doğuda geçirmiş biri olarak diyorum ki terör sadece bir bahanedir.
gitme gitme...sonrada bu adamlar neden dağa çıkıyor de. hala anlamıyorsun be arkadaşım.
acaba neden gitmek istemiyorlar diye biraz daha kafaların çalıştırılması gereken durum.ömürlerini insanlara adayacak kadar "paylaşımcı" olan bu insanlar acaba neden bu konuda "sıkıntılılar" diye yargılanılmadan ciddi bir şekilde düşünülmesi gereken durum!
neden doktor oldun sen diye sormak istedigim kisilik. Bu memlekete bu memelektein insanlarina nerde olursa olsun hizmet etmek icin mi yoksa para kirmak icin mi?
kendini begenmis bi halt oldum sanmıs doktorlardır.fakulteyi bitirir bitirmez ankara ya gidip, ordaki bi dersaneyle tusa hazırlanıp, batıda bi universiteye kapagı atmak en onemlisidir.geleceklerini nip tuck veya doktorlar dizisinde gorurler.bencilligin sahikasındadırlar.
ilk baş şartları düzelt ondan sonra seve seve gideyim düşüncesindeki yazarlar ile banane ulan s.ke s.ke gideceksin düşüncesindeki yazarları karşı karşıya getiren başlıktır.
Gitmek istemeyen doktoru suçlamak yerine ;doğu görevi;diye bir kavramı yaratanları suçlamak lazım. dünya üstünde ülkeler gelişmişlikleri yüzünden ayrılırlar;ama aynı ülke içinde bölgelerin, şehirlerin ayrılması;mantıksızlıktır. elemanı,teçhizatı,vs olmayan yere sırf;hizmet;yolluyorum diye;zorunlu;olarak kendi vatandaşını yollamak daha sonrada tamam kardeşim senini çilen bitti hadi bakalım ödülün batıdır demek vatana karşı millete karşı büyük ayıptır.sen devlet olarak elinden gelenin gerçekten en iyisini yapsaydın eğer ülkenin belli yerlerine ;zorunlu;olarak vatandaşını yollamak zorunda kalmazdın. yani şu durumda ;gitmek istemeyen doktoru; suçlamak yerine şartları iyileştirmeyip;doktoru zorunlu olarak;yollayan devleti, sistemi eleştirip suçlamak lazım!!! şimdi muhtemelen akıllara şöyle bir soru gelecek peki ordaki vatandaşımızın günahı ne?hiç. evet koca bir hiç. günahı yoktur evet ona da yazıktır hemde belki herkesten daha çok yazıktır ama doktorun, öğretmenin,hemşirenin günahı nedir? suçlu kimdir? vatana hizmetten kaçan kimdir? doktordur,öğretmendir muhtemlen(!)
kendi hayatını kazanmak için belirlediği meslek uğruna hayatını kaybetmek istemeyen, uygun koşullarda hayatını kazanıp, hayatlar kazandırmak isteyen doktorlardır.
Diyarkabır ve çevresinde halen çalışmakta olan yaklaşık 20-30 doktor ile görüşme şansım oldu. Gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki buralara gelip buraları çok sevenler de var, buralardan küfrederek kaçanlar da. Bu tamamen bir kişisel tercih meselesidir. Devletin buralara yatırım yapmadığı zaman zaman doğru bir önerme olsa da buradaki halkın o doktorların kıymetini bilmediği de yine zaman zaman düşünülmektedir.
Bu çift taraflı sorun içerisinde doktor olmuş bir gencin ezilmesi ise gerçekten üzücüdür. Nasıl bir mühendis ya da hukukçu oralarda çalışmak zorunda değilse doktor da çalışmak zorunda değildir. Devlet bu zorunluluğu koymakla kolaya kaçar. imkanlar daha iyi olsa zaten doktorlar da gelirler.
işin esas garip tarafı bu insanlık dışı tavrı yalnızca doktor müsveddelerinin göstermesidir. onca öğretmen oralara itirazsızca, paşa paşa gitmektedir . bu memleketin onlarca mühendisi rusya'nın, türki cumhuriyetlerin en berbat köşelerine gidip çalışmaktadır hiiiç ama hiç yüksünmeden.
bu adamlar insan bile olmayan adi, namussuz yaratıklardır. evet aynen öyle..
bunca genç oralara asker olarak gitmekten gocunmazken kendi hayatını kazanması için belirlediği meslek uğruna bir insan nasıl olurda ben oraya gitmem der.
insan seçtiği mesleği uğruna her yere gidebilmeli, heryerde mücadelesini verebilme rezervine sahip olabilmedir.
can güvenliği olmayan bir yere yollanacağı için gitmek istememekte haklı olan kişi.
canını sokakta bulmadı kimse
gideceği yerde doğru dürüst ekipman, bina, yetişmiş ara eleman olmaması da cabası
kimse aman efendim vatan borcudur diyerek tatlı su vatanseverliği yapmasın
isteyen kasar kendini 10 sene okur sonra gidip doktorluğunu yapar emekli oluncaya kadar doğuda.
hiçbir imkan sağlanmamış, tıbbi malzemeleri olmayan, terörün ya da aşiretlerin hüküm sürdüğü, her an can tehlikesinin yaşandığı, kısaca kaderine terkedilmiş bir yerde insan doğasının gereği sonucu olarak haklı bir şekilde hizmet yapmak istemeyen doktorlardır. doktorluğu neden seçmiştir bu her fırsatta karalanmaya çalışılan, önyargılarla yaklaşılan, bok at izi kalsın mantığıyla türlü türlü hakaretlere uğrayan doktorlar; basit şekliyle insanlara yardım etmek, geleceklerini sağlıklı yaşamalarını sağlamak, yaşam kalitelerini arttırmak için değil mi? hangi düşünebilen mahlukat para manyağı olmak için doktorluk gibi uzun yıllar eğitim görüp bir bok kazanılamayan çok masraflı bir mesleği seçer ki lan mantıklı olun biraz.
peki bu hekimlerin eğitim gördükleri büyük şehirlerde iyileştirmek için canlarını dişlerine taktıkları insanların da büyük bir çogunlugu doğudan bir şekilde bu şehirlere gelen amca teyzeler değil midir? ayrım yapmadan hatta kimi zaman bu amca teyzeleri kendine daha da yakın, sıcak hissedip ekstra özveriyle ilgilenen doktorları hiç mi görmez gözünüz. görmez tabii ki çünkü herkesi kendi gibi görmek ister bu bünye. doktorları da öyle görmek isterler çünkü, sonunda bok atıp ezikliklerini bi nebze giderebilmek amaçlı. büyük şehirlerdeki hasta popülasyonunun çoğu zengin, parfüm kokan mis hatun ya da cilali abiler midir dersiniz? lan türkiye'deki %5 i geçmeyecek bir oranı genele mal edip bok atmaya çalışmak hangi mantığın ürünüdür? bir kısmı şu mantıgın ürünüdür; gerçekten de zamanında götünü yırtsa da yapamadığı kazanamadığı tıp fakültesini kazanan, kendi gerçekleştiremediği hayallerini gerçekleştiren doktorlara içten içe kin duyma, kıskançlık içgüdüsünün ürünüdür.bir kısmı da kıskançlık ya da kin gibi kirli duygular beslememesine rağmen sadece birkaç olay yaşayıp da tespit yapma meraklısı, oturduğu yerde ülke kurtaran tiplerin mantığının ürünüdür. bunlar bırakın hayati tehlikesi olan bir yerde mecburi hizmet yapmayı, mahallesinde bir kavga olsa pencerenin arkasından bakıp çekirdek çıtlatmayı bilir ancak.
uzun lafın kısası; türkiye'nin her karış toprağı gidilmesi hizmet yapılması gereken topraklardır fakat gerekli, yeterli imkanlar sağlandığı sürece. emin olun bu bok atan kraldan çok kralcılardan oluşan tiplerden çok daha fazla seve seve yapacaklardır hizmetlerini. sonuçta kendi adıma konuşayım ben seve seve yaparım arkadaş. sağlıklı ve bilinçli günler dileğiyle...