kalbimin, yani o yağmur
ve acıdan ocağın
madenini, laciverdi ve mahmur
bir ağrıyla delmede
şirin
ve en asılmaz, en derin
bir şiirin yurt edindiği
billur bir köşke girmede
Leyla
ve mecnuncun, yani o çölden
ve ağıttan otağın
önünde, bir adak gibi
ölüme diz çöktürmede
Leyla
ve yakut, şafak ve irin
ile emzirdiği bir gözün
boynunu vurmada
şirin
ay kanar, sevda akar, bir dağ
bir dağ kendini delerse
sesini yangına verse
o dağdır acıların külhanı
ve usul uçan şahin
kanadında bir çerağ
ve kalbim bir sehrayın
gibi kendinde yananı
alıp hasrete giderse
ay kanar, sevda akar, bir dağ
bir dağ kendini delerse
akşam ki pekmezle yanıp
korkunç bir ipek humması
ateşi kükreten, vahim
ve kolsuz ve tecride hırkası
gibi kendini kuşanıp
ölüm, bir yaz kadar hain
alıp başını giderse
ay kanar, sevda akar, bir dağ
bir dağ kendini delerse
doğunun sevdaları-3
sen ilkyazı önce kendinde oluştur
ve sonra büyüt hiç solmayanı
bir dağ ki kendinden umulmayanı
senin yüzünden devşirip birden
ve en hoyrat, en sevecen
gözlerin ağır bir suçtur
ve benim kalbimi yeniden yazabilmek için
el aldığım çok olmuştur
eski futuvvet namelerden
sen o ki dokunuşların
ve acının derin bahçıvanı
sevda belki bir susuştur
ve kim bilir, nasıl ve nemden
gelen bir türküyle duyulmayanı
bir soluk güldür, ki duyurmuştur
eski futuvvet namelerden
sen ilkyazı önce kendinde oluştur
ve sonra yürü yol olmayanı
doğunun sevdaları-4
bir göl güle düşerse
göl değil de gül bulanır
gurbet sende pamuklarsa
gece ay oradan doğar
şiir acıya çullanır
ilkyaz düşeli beridir
giden ben değilim, yoldur
dili söyleyen sevdaysa
mektubum kalbime yollanır
nehir kuşa batsa birden
aksa tersine aksa
batsa kül, batsa turna
ve batsa...ve benim bir yanım ki ferhadsa
bir yanım dağdır
hasret, külünü vurduğum yerdir
ateş, kül ile dağlanır