genelde alanın da, verenin de memnun olmadığı hediyelerdir.
zira alan kişi uygun bir hediye bulmak için uzun süre düşünür; arkadaş çevresinin de fikirleri doğrultusunda ve bütçesi ölçüsünde bir hediye alır.
karşı taraf ise genelde 1-2 gece önceden "x kesin bunu alır, zaten ne kadar çok istediğimi de belli ettim" diye hayallere kapılır. paketi açtığında istediği hediye ile karşılaşamamasına rağmen çok sevinmiş rolü yapacaktır. kurgu hep bu şekilde işler.
genel olarak en çok dumur eden ise kitaptır. gömlek, parfüm, kravat gibi ürünlerde en bilinen ve en çok tercih edilenleridir.
iyi bir gözleme dayandığında anlamlıdır.belki laf arasında ağızdan kaçan bir beğeni, belki hep istenen bir şey, belki sadece hediye verenin el emeği, belki hiç umulmadık anda yapılan bir sürpriz.ama en güzeli karşıdakini özel hissettirebilmek!
kedi alayım dedim. en sevdiği, bayıldığı hayvan. sorsan bi tane beslemişliği yok. ama kedi görse şuurunu kaybediyo. o kediye, ben ona deli olmuşuz bi kere, çare yok.
yıllarca sokak kedilerine pist çeken, özellikle de mart ayında yükselen çılgın 'miyavv'lara yükses sesle müdehale eden, olmadı taşla uyaran bir gelenekten geliyor olsam da, her şeyi bi kenara koyup girdim bir aşkla içeri. beğendim bi tane. 250 avro bu dedi. yav aldığım maaş o kadar değil ki benim dedim.
"iran kedisi abi bu" dedi.
"farsça mı biliyo bu mına kodumun" diye soramadım. param yoktu.
bak! sözlük, doğum günün hediyesi fiziksel olarak bir hediyenin verilmesi demek değildir* . hediye edilen şey, özünde 'düşünülmüşlüktür'.
mesela hediyenin pahalı olması, onu iyi hediye yapmayacağı gibi; hiçte haz etmediğin birinden hediye almak; 'lan bu niye beni düşünüyor ki, ona mı kalmış doğum günümü kutlamak' gibi bir sonuca götüre bilir insanı.
lakin sevinir insanoğlu hediye almaya. özel hisettirir*.
tüm bunlara rağmen abartmamak gerekir. nasıl ki illa doğum günü hediyesi vermesi gereken bir insan, hediye vermez ve üzülürsek. hiç beklemediğimiz birinden yapılan 'çılgınca, süprizli' bir hediyede yanlış tepkilere yol açabilir. ben yaptım ordan biliyorum. senin için özel olabilir ama karşı taraf öyle düşünmek zorunda değil, unutmayın! hani derle ya evde demeyin! belki de öyle bişey. hala tam olarak cevaplaya bilmiş değilim.
her neyse...
kısacası dengeli olun. unutmanız gereken doğum günlerini illaki hatırlayın. genel olarakta aşırıya gitmeyin.
deyinmeden edemeyeceğim ben hiç güzel bir doğum günü hediyesi almadım, kör talihim. *
itiraf gibi yazı oldu lan!...
insanların doğdukları gün vesilesiyle almaktan mutlu oldukları armağan. parfümden, kol saatine, bibloya, peluş bebeğe, kitap, cd, kıyafete kadar değişen, oldukça geniş bir yelpazesi olan doğum günü hediyesi, doğum günü olan kişinin zevk ve beğenisi göz önünde bulundurulursa, armağan edilen hediye, kişiyi daha bir mutlu eder. bir sevgiliye alınan doğum günü hediyesi ile bir arkadaşa, bir dosta alınan hediyeler farklılıklar göstermektedir. örneğin sevgiliye edilecek en orjinal hediyelerden biri; nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya olan akdeniz foklarının, belirli bir ücret karşılığında, bir sene boyunca arkadaş, dost, kardeş ya da annelik yapmak; fokun fotografına sahip olmak, ona isim koymak, mektup yazmak, kısaca onunla yakınlık kurarak, fokun sorumluluğunu paylaşmak ve böylece neslinin korunmasına da katkıda bulunmuş olmak...
sosyal iletişim ağları da olmasa hatırlamayacağımız günler için almaya hep geç kaldığımız, maddi değeri düşük de olsa manevi değeri hesaplanamayan (en azından eskiden öyleydi), hoş anıları süsleyen maddedir.