mısırlı esmalar,mursiler,memleketini ingiliz altını karşılığı israillilere satan filistinliler varken kim ağlar urumçi'ye? ben ağlarım, ben gözyaşı dökerim. çünkü son damla kanıma kadar türk'üm ve dahi insanım. urumçi yanmış,zulüm altında inim inim inlermiş kimin umurunda? benim umurumda. çünkü bu topraklara gelirken ardımda bıraktığım kardeşlerim onlar benim. tanrıdağındaki bozkurtta benim torosların zirvesinde dolaşan bozkurtta... yeniseyden,ötükenden bir kurt seslenirse ben de buradan seslenirim "ben de sizdenim...bende sizdenim"
Protestoyla vesaireyle çözülecek iş değildir.
Türkiye cumhuriyeti "devleti" bu konuyu dünyaya taşıyacak ki ancak bu şekilde çin bir daha böyle şeylere cesaret edemeyecek.
Kimse alınmasın gücenmesin ama şu davut oğlu davut çıkarda kahramanlık yaparsa inanmayın sakın. Siz değilmiydiniz Doğu Türkistan özgürlük harekatı lideri rabia ana'yı türkiyeye almayan. Unuttuk mu sandınız ? Biz sizin rabianızı biziliriz. Anamızı ağlattı sizin rabianız. Sizde bizin rabia ana'mızı. Sizinde ağlattığınız analar gibi ağlamanız yakındır tayyip giller ahmetgiller. Unutmadık sizide.
insan insana bunları nasıl yapabilir?? derisini yüzüp işkence etmek, birine bile isteye acı çektirmek ve bundan rahatsızlık duymamak nasıl mümkün olabilir anlamıyorum. ve hala tepki gösterilmemesi çok şaşırtıcı. ulan kurban kesilse koyunun derdine düşersiniz hayvan hakları der başka bi şey bilmezsiniz. insanlığın gözü önünde bu kadar kan dökülüyor hani nerde o koyunlara üzülenler nerde insan hakları???
Escinsel olmamasina ragmen tutup lgbt yi desteklemek icin yuruyuse katilanlarin humanist diye gecinip, sessiz kaldiklari zulumdur. Kimsenin umurunda degil orda burda insanlar oluyor, haydi lgbt ye destek olalim yehuuu.
şu hayatta beni derinden sarsan belkide tek şey, bir yerlere gücümün yetmemesidir, oralarda o çocuklara işkence ediliyor ve ben onu yapan orospu evlatlarına hiç bir şey yapamıyorum, bir iki kıytırık aktivist siteye sanal imza atmak dışında, ah ulan çin, ah ulan çin.
Çin işgalindeki Doğu Türkistan’ın Uygur Türkleri, Gazze kadar Müslüman, Mısır kadar kardeş, Rojava kadar özgürlüğe aç, Srebrenitsa kadar Urumçi, Dersim kadar mağdur, en az Suriye kadar mazlum ve on yıllardır Arakan’dan daha yalnızlar.
Yüz ölçümü iran kadar olan ve Petrol, altın, gümüş, platin, kömür, doğal gaz, volfram ve uranyum gibi stratejik ham maddeler ve sayısız yeraltı ve yer üstü kaynaklarına sahip Doğu Türkistan; Dünya nüfusunun %20’sine tekabül eden tüm Çin’in petrol rezervlerinin %25’ini, doğal gaz rezervlerinin ise %28’ini sağlarken, Doğu Türkistan halkının %80’i açlık sınırındadır ve kişi başına düşen milli gelir ortalaması 100 dolar.
Sistematik bir asimilasyonla “kültürel soykırım” ve “etnik temizliğe” tabi tutulan Doğu Türkistan’da 18 yaşından küçüklerin, devlet memurlarının, Komünist Parti üyelerinin, işçilerin, emeklilerin, kadınların, öğrencilerin camilere girmeleri yasaklandı, alfabesi, 30 yılda 4 kez değiştirildi. Urumçi’de yaşları 7-12 arasında yüzlerce çocuk, “yasadışı dinî eğitim aldıkları” gerekçesiyle tüm dünyanın sessiz desteğiyle hapsedilebildi. Uğradıkları baskı ve zulümü internette duyurmaya çalışanlar, düzenli olarak tutuklanıp kurşuna diziliyor.
1964 ve 1996 arasında Çin, resmi rakamlarla 45 Nükleer test uygulayarak, Doğu Türkistan’ın pek çok bölgesini radyasyona boğmuş, yüzyıllarca sürecek bir ekolojik ve genetik vahşete mahkum etmiştir.
1949’da işgal edildiğinde, Doğu Türkistan’ın nüfusu %90 Uygur Türk iken bugün bu oran%45’e düşmüştür. Tıpkı israil’in Filistin’de yaptığı gibi, Çin Devleti sponsorluğunda yürütülen kitlesel yerleşim ve Çin’li nüfus politikaları sonucu, 1953’te %6 olan Çin’li nüfus oranı bugün %40 olmuştur. (Bu rakama Çin’li askeri personel, mevsimlik işçiler ve hareket halindeki nüfus dahil değildir).
BM’de güvenlik konseyi üyesi 5 ülkeden biri ve veto gücü olan Çin Devletinin 10 Aralık Dünya insan Hakları Gününde resmen ilan ettiği yeni bir yasaya göre, 1 Ocak 2015‘ten itibaren resmi kurumlar, okul ve iş yerlerinde namaz kılan Müslümanlar para ve hapis cezasına çarptırılıyor. internet ve cep telefonundan dini mesajlar paylaşanlara para cezası da 2014’te yasalaştı.
Bu yıl Ramazan’ın ilk günlerinde, 24 Haziran 2015’de Doğu Türkistan’ın Kaşgar şehrinde Oruç yasağına direnen 18 Uygur Türkünün Çin polisi tarafından katledildiği bildirildi.
Geçen yıl Ramazan ayında, bayramın birinci günü tesettürlü kadınlara yapılan saldırı sonucu çıkan karışıklığı bahane eden Çin ordusu Yarkent’te yaptığı operasyonda 3 bin kişiyi katletti. Durumu dünyaya duyurmaya çalışan ve sesi Türkiye’de bile duyulmayan sürgün aktivistler, olaylardan sonra isyanla suçlanan 27 kişiyi de idam cezasından kurtaramadı. Halihazırda idama mahkum edilmiş, kaçıp Tayland’a sığınmış yüzlerde aydın ve aktivist Uygur Türkü için resmi düzeyde girişimlerde bulunan bir tek devlet yok (islam Ülkeleri dahil).
“Tüm bu yasaklara, katliamlara ve idam cezalarına ne bir dünya ülkesinden, ne bir islam ülkesinden tepki gelmediği ve BM ya da islam iş Birliği Teşkilatından bir kınama yapılmadığı için Çin bu uygulamalarını açıktan ilan etmeye ve hızla yasalaştırmaya gidiyor” diyor sürgün Uygur Kurultayı sözcüsü.
Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı katliamlarda ölenlerin sayısı, Bosna, Filistin, Çeçenistan, Irak, Afganistan ve Suriye’de öldürülenlerin toplamından daha yüksektir.
islam Dünyasının reel-politikle meşgul liderlerinin dostlar alışverişte görsün kabilinden kameralara bir kaç fotoğraf çektirmekten öteye geçmeyen ilgilerinin artmasını beklemeyelim, kapılarına dayanıp ne yaptıklarını soralım bu liderlik karikatürlerine.
Uygur Müslümanlarıyla dayanışma imkanlarını değerlendirelim. En azından seslerini duyuralım.
Unutmayalım.
gündem avlayan kan emicilerin geçici desteğini uygurlara yöneltmesine neden olan zulüm.
feyste kendimi parçalıyordum doğu türkistan'dan birkaç kişi daha haberdar olsun diye. hiçbir şekilde umursamayan insanaltılar, gündeme ayak uydurmak adına güya destek verircesine paylaşımlarda bulunmaya başladılar.
ortalık biraz yatışınca kedi vidyoları ve yemek fotoları paylaşmaya kaldıkları yerden devam edecekler.
biz de onlar açken yemek yemeye, onlar katledilirken yaşamaya utanmaya devam edeceğiz.
işte; doğu türkistan'ın, kutlu davanın, vampirlere prim yapma malzemesi olması da ayrı üzüyor beni...
her yıl ve ramedânu'de hortlayan zulümdür. yıllardır halk ses verir, devletler bazında hiçbir şey yapılmaz, yine öyle olacak, gelecek yıl bu vakitlerde yine bu konuyu dikkat çeken başlıklardan birine çok entry gelecek, yine herkes 'allah onları kahretsin' diyecek ama yine çinliler kahredecek. allah vesile arıyor ve bu vesile her ramazan'da sırf insanlar fitre-zekat verecek diye bu konuyu hortlatmakta değil, adımlar atmaktadır.
japonya'da bile yürüyüşler protesto gösterileri düzenlenirken türkiye sessiz. kendi kardeşlerimiz olduğu için mi bu? ypg için, pkk için, gezideki ağaçlar için, suriyeden gelen savaş mağdurları için, idam mahkumu mursi için, charlie hebdo denen sözde karikatürist şerefsizler için, homoseksüel ve biseksüeller için yürüyüş yapan onca insan şimdi nerede?
kendi kanıma sahip çıkmam, onlar için tepki göstermem faşistlikse sonuna kadar faşistim. bir haftadır sözlüğün gündeminde olan konu lezbiyen ya da gaylar iken şu başlığa bile girilen entry sayısına bak. yazık bize. çok yazık hemde.
tepkinizi gösterin hadi. sokağa dökülün. ne oldu neredesiniz sağcılar solcular ya da her kim iseniz. hepimiz insan değil miyiz?
