tabi öncelikle doğru erkek olması gerekir. bununla ilgili şöyle bişe anlatılır;
--spoiler--
bir memlekette 90 yaşlarında çok mesut bi çift yaşarmış. çok da dinçlermiş. herkes bu dinçliğin sebebini sorarmış. onlar "bu gençliğin sırrı nedir" diye sordukça ihtiyar gülüp geçermiş. en son artık sorular sıklaşıp çoğalınca bı sırrı herkese kolay bi yoldan açıklamaya karar vermiş. evlerinde bi yemek vermişler.
yemekler yenilmiş, sohbetlet edilmiş falan. tabi herkes merak ediyor sırrı. ama yemekte hiç konusu bile geçmemiş. herkes ne zaman açıklanacak diye beklerken adam karısına karpuz getirmesini rica etmiş. kadın hemen giridp getirmiş. adam şöyle bi yoklamış, " yok bunu beğenmedim kilerden başka getirir misin" demiş. kadın hemen gidip getirmiş. adam yine yoklamış onu da beğenmemiş, bu böyle 4 sefer tekrar etmiş.
neyse son getirişinde beğenmiş, kesilmiş yenmeye başlamışken ;
adam: "şimdi anladınız mı sırrımı?" demiş.
tabi kimse anlamamış. "işte demiş gençler, benim gençliğimin sırrı bunda. kilerde sadece 1 tane karpuz vardı. ben beğenmeyip başka getir dediğimde eşim "deli misin be adam saçmalama" tarzında konuşmayıp beni sizlerin önünde mahcup duruma düşürmedi.
işte biz böyle birbirimizi asla başkalarının yanında küçük düşürmeyiz, aile içinde olanları dışarı yansıtmayız. birbirimizle olan sıkınıtılarımızı yine birbirimize anlatırız. demiş.
--spoiler--
--spoiler--
ara ara belki de bulursun,
gündüz gece yalvar yakar olursun,
sen de sıra; ne denir ki sana?
geçmişler olsun, geçmişler olsun...
--spoiler--
şu sıralar bütün erkekler doğru kadını, bütün kadınlar da doğru erkeği arıyor ama doğrusunu bulabilen insan nadir.
bu durumda hepimiz yanlış insanlarız, kendimizden vazgeçelim artık, 'ben en iyisine layığım' , ' o en iyisine layık' mantığı ile kimse mutlu bir birliktelik yaşayamaz çünkü kimse en iyisi değil.