imkansıza yakın olan eylemdir. genelde sen edirne şehrinde isen misal doğru insan mutlaka kars şehrinde falandır. oraya işin düşecek gideceksin veya o gelecek ve onca insanın içerisinde karşılaşacaksınız birbirinizden hoşlanacaksınız tanışacaksınız ve birlikte zaman geçirip doğru insan olduğunu anlayacaksınız..
Samanlıkta iğne aramak gibi zordur. Aradıkça da bulunamayan, git gide kriterleri artan bir şeydir. Yaş 25e gelmeden evlenin. Yoksa olmuyor arkadaşlar. O yaşa kadar işi gücü eline alıp Biraz da vizyonsuz olarak flörtü uzatmadan (karşındakini fazla tanıma diye tanıyınca zaten sevmiyorsun) herhangi biriyle evlenip geçmek gerekir. 25 ten sonrasında sizin için belki 28 e kadar az da olsa umut var. Sonra evlenmeye dair umudu yavaş yavaş kesin. Çünkü işler sandığınız gibi olmuyor yani. Kimseyi beğenmemeye başlıyorsunuz. Düzgün kişiler zaten kapılmış birinci çocuğu eline verilmiş oluyor. Hayata geç kalıyorsunuz, duygular aşınıyor vs. iş işten geçiyor yani.
Tüm saçmalıklarıma uyum sağlıyor ve bundan zevk alıyor. istediği olmayınca surat da asmıyor hemen başka bir şey istiyor. hiç yakışıyor mu bize demiyor. Birbirimize yakışıyoruz çünkü.
Ömürlük gibi fakat seyirlik olmasından çok korkuyorum.
Çok fazla yanlış insan tanıdıktan sonra bir anlam ifade edebilecek hadise... Hiç yanlış yapmadan doğruya ulaşılması mümkün değildir. Yanlışlarımız bize doğrunun kıymetini gösterir! Hayatın her alanında bu böyledir.
Doğru meslek, doğru zaman, doğru arkadaş, doğru sevgili, doğru eş, vs... Önce hepsinin yanlış olanlarıyla karşılaşmışsak, doğruyu bulduğumuzda onun bizim için "esas doğru" olduğunu fark edebiliriz.
eski günlüklerimi buldum bu akşam. ve hayatımın en üzücü olayını yaşadıktan sonra, abimin bana yazdığı mektubu... Mektubu açıp okumaya cesaret edemedim. Üzüleceğimi biliyordum çünkü.
O sırada sevgilimle konuşuyordum ve ona da bahsettim bu durumdan. Abimin yazdıklarının beni ne kadar üzdüğünü ve aradan yıllar geçmesine rağmen, hala her cümlesinin aklımda olduğunu...
Sevgilim bana öyle şeyler söyledi ki, tutamadım kendimi; gözlerim doldu, cevap bile veremedim. Hayatımdaki varlığı için teşekkür bile edemeden kapatmak zorunda kaldım telefonu. Ağlıyordum...
Bu yazıyı hiçbir zaman okuyamayacak ve varlığından bile haberdar olmayacak ama kendim için yazmak istedim bu satırları.
Hani bir şarkıda diyor ya; "Gelir ve ortaya yerleşir aşk..." onu sevmek kolay olmadı benim için. Tüm acıları unutup onu sevebilmek. Yine diyor ya bir şarkıda; "Aşık olmak kısmetmiş yar, sana..."
böyle bir şeyin var olduğuna inanmıyorum. benim için doğru olan insanlar ya benden çok büyüklerdi, ya ölmüşlerdi ya da evlilerdi.
erkekler ilginç canlılar. kendilerine benzeyen, kendileriyle aynı fikirde ve kişilikte kadınlar yerine zıt olanlarla evlenip ömür boyu mutsuz oluyorlar. bu yüzden doğru erkeğin karşıma çıkacağını, çıksa bile bekar olacağını hiç sanmıyorum. dengime düşmeyeceğim galiba.