doğmamış çocuklardan evebeynlere mektup;
'seni leylekler getirdi' yemedi tabi, şimdi mektupla falan işi bağlamaya çalişıyorlar. biz bunu kabul etmiyoruz. gizli belgeler ortaya çıksın.kozmik odada evebeynlerin naptığını öğrenmek bizim de hakkımız. eğer bu isteklerimiz yerine getirilmezse
1-sancılar sıklaştırırız.
2- doğum geciktiririz.
3-ultrasonda babayı görürsünüz.
4-doğduktan hemen sonra ağlamayız.
akıllı olun lan.
--spoiler--
Hayatım boyunca hep kendi bildiğim doğrulara inandım ama bu doğrularımın evrim geçirmesine de izin verdim. Evrim, olumlu anlamda gelişiyorsa bu güzel bir şeydir. insanları belli kalıplara sokup bunlar böyledir, şunlar şöyledir dememeye çalıştım-çalışacağım. inandığım değerleri hep korumaya çalıştım-çalışacağım. Hiçbir zaman oldum demedim çünkü bu olmam için en büyük engeldi. Hep olmaya çalıştım-çalışacağım.
Yavrucum, belki sana ben senin yaşındayken gibi cümleler kuramama ihtimalime karşın bir şeyler yapmak isterdim ama şimdi kaç yaşındasın bil(e)mediğim için susuyorum. Bu mektubu taşınabilir harddiskime kaydediyorum ama sen taşınabilir kapsülünden okuyor olabilirsin.
Bu yazdıklarıma bakarak babam saçmasapan bir insanmış deme he sakın çünkü (olmaya) çalışıyorum.
--spoiler--
sırf annenin hamilelikte yaşadığı duygusal patlamayı bir ölçüde bastırabilmek için karnındaki çocuğa yazdığı bir yazıdır. çocuk zaten büyüyene kadar annenin onu okuma hevesi kaçar, hatta o yazı kaybolur gider evde.
sana öyle bir coğrafya üzerinden yazıyorum ki, depremlerin, ırkçılığın, terör ve lanetin yağmur misali üzerimize yağarken, ve şemsiye olarak demokratik toplum yapısını kuramayan devlet büyüklerinin başta olduğu ve hüküm sürdüğü bir vakit şu an.
siyaset aşure yemeğine döndü kızım. sol bildiğimiz partiler milliyetçi bir havaya büründüler. merkez sağ bildiklerimiz kayıplarda. milliyetçilerimiz evlere şenlik solcu oldu kızım. hangisine güveneceğimizi şaşırdık.
eskiden, ben bile yokken papazın çayırı denilen tarlada oynanırmış maçlar. mağlup takım galibi alkışlar, hep beraber hamama giderlermiş. şimdi sahalar millet meclisi gibi. yumruklar, ırkçı tezahüratlar, taşlar, joplar. eskiden zevk alırdım kızım maça giderken. zevkle izler, yendiğimiz zaman şarkılar marşlar söyler mutlu olurduk. şimdi korkuyorum kızım maça gitmeye. annen izin vermiyor zaten başıma bir hal gelir diyerek.
biz büyüdük. biz büyürken dünya'yı da kirlettik kızım. iç savaşlar, sömürge yarışına giren ülkelerin insan kıyımları ile devam ediyor şu an. bir bir komşularımızı işgal edip, silah kontrolü yapıyor amerika. sözde biz iyi geçiniyoruz ama kaynaklar sınırlı. bize ne zaman sıra gelir sorusu hep aklımızda kızım.
televizyon insanları uyutmaya devam ediyor. dizi adı altında ahlaksızlık öğretmeye, yeni neslin beynini sulandırmaya devam ediyor.
güven duyduğumuz kurum kişi ve kuruluş sayısı yok denecek kadar az kızım.
sana yazdığım bu mektupta seni ne kadar sevdiğimi falan söylemeyeceğim. lafı eveleyip gevelemeden direk hayatın gerçeklerini ve yapman gerekenleri sıralayacaım.
1) hayatın okula başlayana kadar güllük gülistanlık geçecek lakin okulla birlikte çetin bir yarış başlıyacak. her günün ayrı sınav, her günün ayrı yarış olacak. sende henüz ne istediğini bilmediğin için çevrenin ideallerini kendininmiş gibi benimseyip bu idealler uğruna kendini parçalayacaksın. bunun için şimdilik bir şey öneremiyorum kusura bakma tosunum sistem böyle.
2) büyüdüğünde bir çok arkadaşın olacak. bunların içinde siyasete meraklı olanlar muhakkak ki olacaktır. onları kaale alıp cevap verme, mazallah düşünce suçlusu diyerekten içeri atarlar. gülme it önceden bunu yapmışlar.
3) her türk genci gibi sıkı bir spor sever ve bir futbol takımı taraftarı ol. bu takımı seçmekte özgürsün.(fenerbahçe olmazsa sıçarım ağzına!) lakin senden ricam ne olur stada maç izlemeye gitme. oraya gelenleri arasında maçtan önce hapını, alkolünü, uyuşturucusunu alıp gelenler var. yanlışlıkla adama bakarsın falan ne bakıyorsun diye öldürürler. yazık genç yaşta ölme.
4) ergenlik döneminde gözün açıldığında etrafında dolanan ucuz kara kuru, tahtamsı kızlara paranı yedirme sakın. onlar sana belki bir adriana lima gibi görünüyor olacak ama onlar senin paranı yiyici 2. sınıf çirkin ördek yavrularıdır. sen kendinden yaşça biraz daha büyüklerle takıl. onların yanında piş. gerekirse bu dönemlerini manitasız geçir. zaten üniversitede kızlar teklif ediyor.
5) sakın makine mühendisi olma zira olursan 4. maddenin sonundaki söylediğim cümle iptal olur. çünkü makinede teklif edecek kız yok. gramaj hesabı yapanlar mı dersin, işin istatisliğine girip umudunu kaybetmeyenler mi dersin. bak uyardım kendin kaybedersin.
6) zorunlu olmadıkça devlet kurumlarına gitme. çünkü adamın ömründen ömür yer. 5 dakikalık işin için saatlerce sıra bekler, bu sıra bekle esnasında kendi bölgeni korumak için gerekirse kavgalar verirsin. sıra sana geldiğinde yanlış yerde beklediğini söyle ihtimalleri yüksektir. zira kendi aralarında masaları dönüşümlü kullanarak çalıştıklarından şüpheleniyorum ya da kamera şakası falan yapıyorlar.
7) yemek buldun mu ye, dayak buldun mu kaç! ve nerde beleş oraya yerleş! felsefelerini iyice çözümle, sonra özümle, sonra yadımla. gerekirse meditasyon falan yap. ne yaparsan yap bu felsefelerin özlerini kavra ve hayatın her alanında uygula.
8) hayat boş, eğlen coş! felsefesine çok fazla takılma çünkü o felsefe senin rakiplerinin seni egale etmek için kullandıkları, farketmeyeceğin bir şekilde yenilgiyi kabullendiren bir taktiktir. kısaca eğlen ama dozunu kaçırma sonra baban gibi şarapçı olur çıkarsın allah korusun.
tosunum şimdilik söyleyeceklerim bu kadar ama ben aklıma geldikçe tekrar yazacağım. görüşmek üzere tosunum.
annelik duygusunu tatmayan bi bayan tarafindan yazildigi takdirde sadece uzaktan atilip tutulan mektup olacaga benzer. Sahsen annem işe başlayacagi zaman aglayip zirlayip hatta tepinip engel oldugumu dun gibi hatirlarim ama simdi ben bir mektup yazacak olsam ilk olarak ' bak kizim, dogduktan sonra benim işime karismayacaksin. Ben bildigim yolda ilerleyecegim ve karisma hakkini sana vermiyorum' diyerek baslarim. ama dogduktan sonra duygular ne olur bilinmez. o yuzden duyguyu tadip sonra yazmaya birakmakta fayda var. Bir de niye 'kizim derim' dedim bilemedim, icime dogdu herhalde. Bak bu da bir mektup oldu. Dogarsan dogunca okursun artik.
erkeklerin hisleriyle kadininkilerin hic benzemediginin en guzel kanitlarindan biri...
kadin hamile oldugunu anlayinca cocugu benimser anne moduna girer direkman... bu sanatci da olsa boyledir. cunku sanatcilar da insandir. insana bahsedilen en kiymetli hediyedir cocuk.
dogmamis cocuguna yazdigin mektubu evladin okumayi ogrenince eline vereceksin bu sana! diye...
bir cocuga birakilacak cok guzel bir hediye olacaktir.