kitapta çocuğuna hayatında tanık olduğu kendisini çok etkileyen 3 öykü anlatır anne onu nasıl beklediğinden ve hayırsız babasının yuzsuzluğundende bahseder.hepsi biraz huzunludur ama kitabın sonunda bebeğin anneye cevabı oldukça huznlendirir insanı ağlaya ağlaya okunulası bir kitaptır ayrıca embriyolojide çok duygusal anlatılmaktadır kitapta.
oriana fallaci' nin muhteşem kitabı...
her dişi kişinin mutlaka okuması gerektiğine inandığım, müthiş kitap. sonlarına doğru gelişen olaylardan ötürü ağlama krizine girebilir ve kendinize gelemeyebilirsiniz... ama güzeldir zaten bu yüzden çarpıcıdır. (bkz: bir solukta okunası kitaplar)
hamile bayanların, geçirdikleri zorlu gebelik dönemlerinde, doğacak bebeklerine ithaf ederek tuttukları günlükler olabilir. satır araları, psikolojisi değişim geçiren anne tarafından gözyaşları ile özenle doldurulacaktır.
merhaba...
merhabanın yanına 3 nokta koydum, çünkü sana nasıl hitab edeceğimi bilemiyorum. zira erkek yada kız olabilir, hatta hiç olmayabilirsinde. senin dünya'ya gelip gelmemen tamamen benim elimde. elim dedimse anla işte zikimde.
sana bu mektubu annen olma ihtimali kadar, bundan sonra hiç görmeme ihtimalimde olan kadının yatak odasından yazıyorum. o şu an banyo yapıyor. biraz hijyenik bir adamımdır, yıkamadan hiç bir şey yemem. neyse sevgili yavrum, annen olma ihtimali olan kadın banyodan çıkıyor. mektubuma seni dünya'ya getirme çalışmalarımdan sonra devam ederim.
tekrardan merhabalar... sevgili yavrum, senin dünya'ya gelmen benim zikim de demiştim ya düzeltiyorum: senin dünya'ya gelmen artık tamamen benim g.tümde, annen olma olasılığı var dediğim canlıda bu saatten sonra olsa olsa baban olabilir.
hayatımın anlamına,
sen dünyaya geldiğinde ben bu yazının üzerinden günler haftalar aylar hatta yıllar atlatmış olacağım. belki de bu yazıyı hatırlamayacağım bile. sana sarılmayı tatlı yüzünü okşamayı şimdiden hayal ediyorum. süt kokan yanaklarını kollarını defalarca öpüşümü görüyorum.
velakin hep bebek kalmayacaksın. bir gün sen de benim anneme babama yaptığım gibi isyanları oynayacaksın. kulaklarını kapatacaksın söylediklerimi duymamak için.
hah işte. diyeceğim bu.
canım yavrum...
şunu bil ki sen benim yaşımda olmadın ama ben senin yaşayacağın her şeyi çoktan yaşadım. ne hissettiğini ne düşündüğünü biliyor olacağım. konuş benimle, anlat istediklerini. ne yaparsan yap arkanda olacağımı bilmeni isterim şimdiden. koruma içgüdüsüyle üstüne geldiğimde beni anla. şimdi benim ailemi anladığım gibi.
seni çok seveceğim ve maalesef her aile gibi ben de seni korumak için bazen canını çok sıkacağım.
tıpkı ailemin benim gençliğimde yaşadıklarımı daha önceden yaşamış olduğu gibi..
ben de senin sözlerindeki her sitemi, bana söyleyemediklerini biliyor olacağım.
ve birgün sen de benim yaşıma geldiğinde "ailemden gizliydi" dediğin her şeyi aslında benim bildiğimi anlayacaksın..
seni seveceğim...
hasretle beklediğim bebeğim,
seni çok özlüyorum. bu dünyaya gelmeli misin bilmiyorum. benim gibi acı çekmeni istemiyorum. annenin kaderi kıza derler ya umarım yaşamazsın benim yaşadıklarımı bebeğim.
sana sarılıp o dünya da eşi benzeri olmayan kokunla uyumak için şu ana kadar yaşadığım tüm seneleri verebilirim. annelik nasıl birşey bilmiyorum. ama ''anne.'' deyişin hayatımda duyduğum en anlamlı söz olacak biliyorum.
seninle bende yeniden doğacağım. beni sevmemenden çok korkuyorum. belki çok erken daha ama seni yanımda istiyorum. ömrüm sana feda olsun seni çok seveceğim.
canım yavrum eminim ki baban ikimizi de çok sevecek benim gibi babasız büyümeyeceksin. sana istediğin hayatı veremeyebiliriz ama sana tüm kalbimizi vereceğimize söz veriyorum.
benim küçük gün ışığım senin geleceğini bilmek bile geleceğin güne kadar karanlıkta olmaya değer...
Oriana Fallaci'nin yazdığı, gayrimeşru bir çocuğu dünyaya getirip getirmemek arasında bocalayan bir kadının, ana rahmindeki çocuğuyla dialoğunu anlatan kitap.
--spoiler--
Senden korkuyorum. Seni hiç yokluktan zorla çekip alan, gövdeme ekleyen rastlantıdan. Seni çok beklediysem de karşılamaya asla hazır olmadım. Ama kendi kendime hep o kötü soruyu sordum: Ya doğmak hoşuna gitmezse? Ya günün birinde haykırıp suçlarsan beni: Sana kim dedi beni dünyaya getir diye ? Neden dünyaya getirdin beni, neden?
Devrim'im,
hiç tatmadığım sevgim, biriciğim. seni ilk kucağıma aldığım zaman ne hissederim bilemiyorum. fakat daha varlığın bile ortada yokken (şimdiden) seni çok seviyorum, bana geleceğin o günü hasretle bekliyorum. senin ismin bile belli. anlayacağın, bir sen yoksun ortalıkta. isim konusu açılmışken, umarım kızmazsın bana, sana vereceğim isimden dolayı. ama ben kızacağını hiç sanmıyorum, her neysee. şimdi ilk gününü düşündümdee, o yumuk yumuk ve haliyle buruşuk ellerin, henüz açılamayan bir çift göz, fındık gibi bir burun, bedenin gibi küçücük olan ağzın. incecik sesin ile ilk ağlayışın... biliyor musun sırf senin için istiyorum şu zamanın bir an önce geçmesini, sana kavuşmak için. senin uğruna herkesten zaten geçerim dee, kendimden de geçerim ya ufaklık... seni çok seviyorum, çok seveceğim. hasretim, biriciğimm. sen bana sağ salim gelesin de, ben de o günleri göreyim. çok iyi bir örnek olacağım sana ve en önemlisi günümüzdeki ebeveynlere inat, seni sarıp sarmalayacağım bilesin.
...
...
Vaziyet bambaşka vaziyet oldu
Yaşamak işkence, eziyet oldu
Dalkavukluk üstün meziyet oldu.
Sanatkârlar sansar, dâhiler şebek
Sözümü dinlersen hiç doğma bebek!