biz has gurbetçi gençleri,
anadolu delikanlıları gibi harbi erkeğiz. yabancı gızlar, hristiyan gacılar peşimizi bırakmıyor. bizim bi duruşumuz var. ağırız. götümüz başımız ayrı oynamaz. arabesk dinleriz. çayımızı demli yudumlarız.
ha bir de almanya’ya erasmus vs. için gelen, kulakları küpeli, metal dinleyen varoş çapulcular var. bunlar kendilerini tiplerinden belli ediyor zaten. üzerlerine ağır bi kompleks işlemiş, özenti mi özenti, bildiğiniz keko.
yabancı garıları bunlara bakmıyor. öyle çorap kokusu içinde kendi aralarında takılıp, tipiş tipiş geri dönüyorlar memleketlerine. artık orda da anlatmaya başlarlar heidi’leri şöyle götürdüm, böyle yatırdım diye. yersen tabii.
Adam olun lan biraz. Anadolu diyarı Türk erkeğini örnek alın, Türk olun Türk, kodumun özentileri.
"doğma büyüme gurbetçinin görgüsüzü nasıl olunur?" sorusunun yanıtını veren bir karşılaştırma. görüldüğü üzere görgüsüzlüğe giden yollardan biri, cebi üç kuruş fazladan para görünce "elit"leştiğini sanmaktır. "çapulcu" diye hitap edilen erasmus öğrencisine türk olduğu için mi yoksa parası olmadığı için mi "çapulcu" deniliyor bilinmez lakin biz iyi biliriz, o gurbetçilerin oraya işçi ihtiyacını karşılamaya gidenlerin torunları olduğunu. cebinize euro koyunca milliyetiniz mi değişiyor mayanız mı?
edit: hiç erasmus programına katılmadım ama tanıdığım çok gurbetçi türk var.