Serdar Kılıç abimizin yeni programı. en kısa zamanda ekranlarda olması dileğiyle.
böyle toprağa bağlı bir adamı görmek televizyonlarımızda bir umut kaynağıdır. sadece yeşil değil kültür de tarih de topraktan. kendisi de zaten "unutulan doğada yaşayan ata kültürümüzü muhteşem coğrafyamızda anlatacağım" diyor.
umarım kemankeşliğe bolca yer ayırır bu programında da.
serdar kılıç' ın twitter hesabından 17 ocakta attığı "Yeni programin adi Dogadaki insan oldu. Unuttugumuz, dogada yasayan ata kulturumuzu yine muhtesem cografyamizda anlatacagim. Svg. S." ve "Arkadaslar, herbirinize tek tek yazmak istiyorum ama yazamiyorum lutfen mazur gorun. Program saati ve TV kanalini duyururuz yakinda insallah" tweetleri ile duyurduğu ancak bir daha haber alınamayan müstakbel program.
öncelikle böyle bir program yapıldığı için ne kadar minnettar olduğumu anlatamam. bizi dedelerimizden öğrendiğimiz, bizleri eski günlerde miset oynadığımız günlere geri götüren harika prgram. özellikle 8. bölümde bildiğin kısa filim tadında geçmiş olup. kameramanı kimse burdan kendisini tebriklerimi sunarım. arkadaş o ne güzel çekimdir. tamam kaliteli makineler var;ama yönetmeni ve kurgusunuda hiç saymamak gerekir. özetle izlenmesi gereken hatta zorla izletilmesi gereken harika program....
serdar kılıç bu programında doğayla insanın kesişdiği hayatları gösterirken bizlere daha çok yaklaşıyor, aslına bakarsanız o eski doğada tek başına programını da özlemedi değilim.
anormal bişeydir. insan doğaya uymaz. bu sistemle uyumlu değildir. yıkıp döker. insanı doğadan çıkarırsak herşey düzelir. cumhuriyet balosundaki at gibiyiz yani.
doğal hayatı sevdirmek için yapilmis program ama serdar abi isin suyunu cikariyor, mantar toplamayi kimse terapi amaçlı görmez köyde, ne yaptin abi sen de abartip reyting uğruna yeme bizi.
doğada ne varsa insanda da var hatta doğada fazlası var-ı görür. yolunu yatağını değiştiren nehirler benzeri insanlar olduğunu, ve onların belki kendilerinin bile farketmediği büyük denizlere okyanuslara akma isteğini hisseder. şifa veren ve zehirleyen bitki türlerinin insan türlerine benzerliğini, doğadaki kendiliğinden işleyişle kendi hayatında gördüğü hırs, ego, kıskançlık, kültür, gelenek görenek diye dayatılan ve yaşarken çok da anormal gelmeyen şeyler üzerinde ne kadar saçmalamış, ne setler çekmiş olduğunu farkeder. hayatında güneşin kaç kez doğduğunu ve battığını, kaç yağmurunun neyi temizlediğini, hangi polenin hangi vasıtayla zigot mitoz embriyo aşamasına gelişindeki işleyişi,* kaç yanlış karşılaşmanın gök gürültüsünü, kaç kez yenilenmek için yaprak döktüğünü, kaç nadasın, tarla yakmanın taze filizini önceden öngörebildiğini düşünür. unutur sonra mayasının muhabbet olduğunu. ama doğadaki insan; düşünür.
televizyonda rastladığım en güzel şeylerden biri. Rüya gibi. Emeği geçen herkesin eline sağlık. Sade, gösterişsiz, sıcak. Az önce seyrettim. programın sonunda bi de saz çaldı abimiz. Arkasinda çıtır çıtır yanan odun sesi. Askerde közde cay demledigim Çukurca aklıma geldi. Doğa,dağlar. Başka türlüsü mevcutken yasayamadigim hayatlar.
Is Bu entry Güvenlikli! gri betondan odalar icinde yazılmıştır. Her şeye kolayca ulasan, hiçbir seyi olmayan biri tarafından.