insanların doğa ile ilişkileri birbirlerine benzemez. ben örneğin çiçekten, böcekten, günbatımlarından pek etkilenmem. kelebekler de ilgimi çekmez, bülbüller de. ormanları severi, bir de denizi ve dağları. gökyüzüne bakarak hayal kurmadım ömrümde bir kez olsun; yağmur altında yürümeyi de sevmem oldum bittim. yağmur altında yürümeyi anlatan edebiyatı da sevmiyorum doğal olarak. plastik bir sinek öldürme raketiyle odanın içinde koştururken kendime güldüğüm ya da utandığım olmuştur, ama çocuksu bir duygudur bu. sonunda sineği hep öldürmüşümdür. canım sıkılarak.
yağmur altında yürümeyi sevmem dedim ya, yağmuru sevmiyorum anlamına gelmez bu. tam tersine yapmura da fırtınaya da, aya ve yıldızlara da büyük bir aşkla ve merakla bakmak gerektiğini düşünüyorum. doğa dediğimiz fenomenin çıplak gözle görülmesi mümkün olmayan, yalnızca analiz gözüyle anlaşılabilir bir ritmi ve kalıpları, düzeni vardır.