bu olayı tarihsel bir perspektifle anlatınca ne denmek istendiği daha açık ortaya çıkacaktır.
homo sapiens ırkı öyle zavallı bir yaratıktır ki daha evrimi ile ortaya çıkan alet- erdavat üretme zamanında yaptıkları ilk iş elbetteki kendilerine tanrı yani doğa üstü bir güç yaratmak olmuştur.
daha ilk çağ uygarlıkarına baktığınızda aslında böyle bir durumun gelişmesindeki en önemli neden; insanların doğa ile ilgili kurdukları hakkimiyet. mesela daha ilk zamanlarda doğa yasalarından bi haber olan insanlar yağmurun yağmasını tanrı' nın bir bereketi ( bu hala da öyle ) şimşeğin çakmasını tanrı'nın gazabı olarak görmüş ve sürekli tanrı' yı memnun etmeye çalışmışlardır. yeri geldiğinde adaklar adamış yeri geldiğinde ayinler yapmışlardır.
ilk çağ uygarlıklarına baktığımızda bu durumu en etkin ve köklü biçimde antik yunanlarda görmekteyiz. ama antik yunan'da küçük bir fark vardır. antik yunandakine dikkat ederseniz biraz da oradaki sembolik bir durumdadır. mesele prometheus tanrılardan gizli ateşi çaldığında ve bundan dolayı ceaza olarak sürekli bir dağa koskoca bir kayayı çıkarıp sonra o kaya aşağı yuvarlandığında bunu tekrar yukarı sonsuza kadar çıkarması ancak kesinlikle tanrı zeus ' tan gururundan dolayı özür ya da af dilememesi ile burada hem guruun hemde bilgi için yapılacak fedakarlıklar ve daha bir çok şey vurgulanmaktadır.
buradaki durum resmen sembolik bir durumdan başka bir şey değildir. mesela ateş derken oradaki çoğu kişi aslında bilginin yani tanrı'nın kendi özelliklerinin tanrıdan çalındığı söylenmek istenir. bakarsanız bu islamiyette de böyledir. islamiyette de tanrı insanlara tüm canlılardan ayrı bir özellik olan bilgiyi vermiştir.
yani burada demek istediğim ezelden beri tanrıların yaratıldığı ve bu tanrılara sığınıldığı. tabi bazıları biraz daha sembolik bir nitelik kaazandığı için özelliğini halada koruyabilmektedir.
şimdi işin ilginç yanı insalar neden taaa ezelden beri sürekli kendilerini bir doğa üstü güce sığınma ihtiyacı içinde bulmaktadırlar. bence burada asıl sorulması gereken soru bu.
eğer burada doğaya hakimiyetin olmaması dersek o eski zamana göre doğaya bir hayli hakim olmamıza rağmen durum hiçte değişmiş diyemeyiz. sadece şekil değişmiştir. nedir bu şekil ; zamanında zeus gibi ya da prometheus gibi sembolik bir tanrı iken sonra taştan topraktan yaratılmış tanrılara sığınmaya dönüştü. musa'dan sonra onunda yerini herşeyi gören bilen, duyan,bilen her tarafta olan ondan kesinlikle kaçamadığımız ama onu kesinliklede göremediğimiz bir tanrı.
' dinlerin evrimi ' ile baktığınızda belki tanrıların sayısında bir azalma var zamanla böyle bir kavaram kalmayacak diyebilirsiniz. ancak kesinlikle yanılıyorsunuz çünkü kişi ateizmi bile benimsese yine bu kez tanrıyı kendi vicdanı olarak görecektir. yapacağı herşeyde kendi vicdanını ( aslında ilkel olarak ) tanrısına hesap verecektir.
Belkide tanrı'ya bu kadar ihtiyaç duyma nedenimiz süper egodur. * çünkü süper egonun gelişmesiyle insanlarda tüm canlılardan farklı olan ön beyin yani problem çözen, hesaplama yapan, herşeyi ayarlayan ve süper ego ilede vicdanı içinde barındırıran bir sistem ortaya çıkarttı.
sonuç olarak insanlarda tanrı yada doğa üstü bir güce her zaman ihtiyaç duyacaktır. çünkü kişide gelişen id ( bilinçaltımızı yansıtan) ego ( planlama ve yürütmeden sorumlu yani dini terimle şeytan) süper ego( vicdan) oluşur. şimdi bizde gelişen bu süpr ego vicdan yapısını barındırdığı için bizimde yaptığımız hatalardan dolayı kendimizi yargılama sistemimiz var. bundan dolayıda kendimizi vicdanımızla yargılarız. ancak bunu biz süper ego ya da vicdan olarak değil tanrı bizi cezalandıracak korkusu ile ve tanrı'ya ne hesap vereceğiz korkusu ile yaşarız.
işte tüm bunlardan dolayı aslında homo sapiens ırkı kazandığı vicdan yani süper egoyu tanımlamak ya da vicdandan başka bir seçenek ile açıklamak için vicdan yerine tanrı ya hseap verme, vicdan azabı çekme yerine tanrı'nın kendisini cezalandırmasından korkma gibi kılıflara koyarak aslında bir elin beş parmağı misali değişen hiç bir şey olmamıştır.
ister tanrı ister uzaylı ister allah vs. ne olursa olsun ama insan kazandığı ( ya da mağlup olarak elde ettiği ) süper ego sayesinde vicdana ve vicadanını tanrıya yüklemeye mahkumdur. ve diğer hayvanlardan ayrıan bir farklı yönü de budur. okuyabilecek canavarlara helal olsun. okumak emek ister. okuma emeğide ancak kendini bilen ve başkalarını bilmek isteyen insanlarda olur.
edit: yazalı bir dakika olmadan nasıl olduda bu yazı okunup eksi alındı. *