pre-sokratik dönem (bu tabirden hiç hoşlanmıyorum) filozoflarından parmenides'in ontolojik, kozmolojik ve metafizik tarzda didaktik şiirlerinin derlendiği kitabıdır, aynı zamanda kendisi de bu ismi vermiştir. kitabın orijinal ismi "peri phuseos" yani aslında "hakkında doğanın"dır. kitap birçok isimle çevirilmiştir: "doğa üstüne" "doğa üzerine" "doğa üstüne şiir" "doğa üzerine şiir" vs... lakin "peri" kelimesi burada "hakkında-ilişkin" anlamına daha yakındır. bu yüzden en doğrusu "doğanın hakkında" ve buna en yakını başlıktakidir.
parmenides'in bu şiirlerden yaklaşık 150 dize kalmıştır bize. kitapta parmenides'i helios'un (güneşin) kızlarının dike'ye (adalet tanrıçası) götürüşü, bu yolculuk ve yolculuğun sonunda dike'nin parmenides'e insanların yanılgılarını ve hakikati anlatışı örgüyü oluşturur.
elimdeki kitabın türkçe çevirisi (serbest çeviri) pinhan yayıncılık tarafından basılmıştır. bu çeviride metin hem antik yunanca hem de türkçesi bulunmaktadır. ben elimdeki bu kitabın tasarımını ve düzenini beğendim.
lakin kitabı mühim kılan şey olay örgüsü ya da tasarımı değildir. parmenides'in bu eseri, noein (duyma/düşünme) einai (var-olmak) hiçlik, hakikat-doksa ve en önemlisi birlik-çokluk gibi konuları işlemesi yönünden büyük önem taşır.
kendisinden sonra heidegger'e kadar parmenides'ten söz edilir ve heidegger tarafından fazlaca üzerinde durulur. heidegger, parmenides-herakleitos üzerine yaygın alayışının yanlış olduğunu ve aralarında zıtlık olmadığını, bu hegel ve kant'ın da fark ettiğini ve "düşünme ve varlık aynı şeydir" fragmanının yanlış tercüme edilip yanlış anlaşıldığını söyler. (şahsen çeviriyi kendim yapmaya çalışınca hak verdim)
elimdeki kitap (i) giriş, (ii) hakikatler ve (iii) doksa/yanılgılar olmak üzere üç bölüme ayrılmıştır -ki zaten dünyanın hemen her yerinde böyle sunulur.
bu kitabın en önemli cümlesi olan "το γαρ αυτο νοειν εστιν τε και ειναι" yani "aynıdır düşünmek ve var-olmak" cümlesi, belki de felsefe tarihinin en çok üzerinde durulan, yorumlanan ve en önemli cümlelerinden birisidir.
zira felsefe tarihinde varlık hususunda tek başına bir varlık anlayışını temsil eder bu cümle. şöyle ki
"varlık-oluş" "varlık-görünümsü" gibi anlayışların yanında "varlık-düşünme" hususunun vecizesidir.
öyledir ki bu cümle nasıl yorumlanırsa parmenides'ten sonraki felsefe yorumunuz da ona göre şekillenir. kant, hegel, fichte, nietzsche, heidegger gibi filozoflar bu konuda parmenides ile hesaplaşır ve adeta diyalog içerisine girerler.
yakın bir zamanda bu cümlenin tarihsel süreçte nasıl yorumlandığı ve nasıl ele alındığı üzerine geniş çapta bir yazı yazacağım.