Bir insan ne kadar doyumsuzsa sonunu o derece hızlı hazırlar.
Yalnızca o kadar derin bir heyecan ve doymamışlık içerisindedir ki kendi kendini hızla yok ettiğini fark etmez.
"... her şey yalandi çünkü. Her gülümseyiş sıkıntılı bir esneme, her sevinç bir lanet, her zevk bir tiksinti gizliyordu; en güzel öpüşler bile insanın dudaklarında, daha yüksek bir şehvetin gerçekleştirilemeyen isteğinden başka şey bırakmıyordu."
doyumsuzluk olsa gerek.. bi şehirde yaşarken diğer şehirde kalan aklımız. aynı şeylerdir yaşanacaklar aşağı yukarı. akşamı ya evinde geçirmek istersin ya bir parkta cafede. oturup muhabbet edeceksin ,sözler yine üç aşağı beş yukarı aynı.. yazı yaşarken kışı özleyip sonbaharı iple çekeceksin, tam o sırada ilk bahara dönmek isteyeceksin.. insan doyumsuz.. bir sevgilin olacak eskisini özleyeceksin, onu koynuna aldığında özlediğim bu değilmiş diyeceksin.. savrulmaya devam edeceksin bu tozlu yollarda. yağmur yağacak üstüne, banyo yapsaydım daha iyiydi diye kızacaksın, ağlayacaksın ah nerde bu yağmur gizlesin beni diyeceksin... her gün beynini uyuşturan alkol doyurmamaya başlayacak alışan bünyeni. doyumsuzlukla bir kadeh daha artıracaksın günden güne.. üç aşağı beş yukarı, doyumsuzluk hepimizde görülür..