çoğu zaman doyasıya gülmekten daha tatmin edici olduğu tecrübelerle sabit eylem.
öylesine bir ağlamak ki;
gözlerinde yaş tükenesiye..
hıçkırıklara boğulasıya..
yastığı sıksan su çıkasıya..
halden dermandan düşesiye..
o denli bir acizlikle herşeye gücü yetene sığınmak, her saniyesinde o gücün seni sardığını iliklerine kadar hissetmek
ve o anlatılmaz huzur,
o bitmeyen ümit;
"beni duyuyor, şu çaresiz halimi an be an görüyor, beni benden iyi anlıyor, şu derdim için bana en hayırlı olanı verecektir.."
-heveslerini nerelere sakladın da çıkageldin böyle aniden küçük kız? sen böyle büyük laflar edemezsin, bilemezsin ki aşkı, ufacıksın. şimdi oyuncaklarına dön, bebeklerine sarıl saçlarını taradığın...
-ben aşkı bilemem öyle mi? bunun için çok küçüğüm? aşık olma yaş sınırını kim belirliyor? aşkın tanımını kim yapıyor da benim hissettiklerim o tanımın dışında kalıyor? kim ölçüyor bunu, söyle bana! ...
ve doyasıya ağlama eylemi gerçekleşir, susulur sonra. yük hafiflemiştir.
romantizmin yumuşaklık ile karıştırıldığı günümüzde, çekinilen eylem.
örneğin sezen' i dinleyip aşkın değerini kavrarken...
örneğin esaretin bedeli' ni izleyip özgürlüğün değerini anlarken...
örneğin bir köşede, soğuktan donmamak için ince mantosuna sarınmış mendilci çocuğa bakarken...
insan olmanın gerektirdiği ama ' millet ne der sonra? ' korkusundan yapılamayandır.
akraba topluluğuyla izlenen babam ve oğlum filminde şekli bozmamak için başka yerlere bakılır, asla ağlanmaz. millet gidince film yeniden açılır salya sümük ağlanır. hatta bazı sahnelerde neden ağlandığı bile bilinmez.
O durur, gülümser, yüzünü asar, sevinir, üzülür, yıpratır, parlar, söner, aldatır ama sen aldanmazsın... Deli gibi kıskanırsın ama yüreğin titrer, çaresizlik içinde bakarsın karanlık tavana. Sigara yakmak istersin annen yan odada olduğu için imkan yoktur. Terlersin, üşürsün. Uykun yoktur; hemen uyumak istersin ama beceremezsin bir türlü. Bir zamanlar ''Sevinince sen de sevinir, üzülünce sen de üzülürsün'' olayı geçerli oluyorken artık o ovalarda yeller eser. Tenini 3 saniye koklayabilmek için o an vermeyeceğin hiçbirşey yoktur. ''isterseniz bir kere koklayıp dokunduktan sonra vurun beni'' diyebilecek cesarete sahipsindir. Hücrelerinde dolaşır sıcaklığı, deli gibi özlersin. Avuç içlerin terler, midende yılanlar gezinir. Tam o anda bir şarkı çalar işte. Tam o anda.. sadece doyasıya ağlarsın.