down türkiye gönüllülerinden sadece biriyim ve sendromlu çocuğu olan çok fazla aile tanıyorum.
zor bir hayat sürdürüyorlar. hayat onlar için iki misli daha zor. gerçekten zor.
ve zorlaştıran çocuklarının içinde bulunduğu durumdan çok kendini "normal" olarak tanımlayan herkes!
beni tanıyanlar iyi bilir tam bir ada aşığıyım ve fırsat buldukça adalara kaçarım.
bir gün yine bindim vapura, adaya gidiyorum. karşımda da bir kadın oturuyor.
kadıköy'den bir baba kız bindi, kadının yanına oturdular.
kız sendromlu. ama bir görseniz dünya tatlısı. hani "alıp içime kata kata severim" tabiri var ya,
onu uygulamalı göstertecek cinsten. cana can katar gibi, bıcır bıcır...
kadın önce kıza baktı tiksinti duyarcasına, sonra kalktı olduğu yerden başka bir yere oturdu.
orospunun o hareketinden sonra kız sustu. babası da.
adamın gözündeki hüznü asla unutamam. kızın şaşkınlığını da...
kalkıp kızmak geldi içimden, iyi de ne diyeceğim!? ne diyecektim!? ne denir? hangi birine? o kadar çoklar ki...
bu çocuklar farklı görünebilirler, farklı düşünebilirler, farklı hareket edebilirler... çünkü onlar gerçekten farklı.
fark edilemeyen şey ise insanların kendi bakış açıları.
abi tamam, sen hasta olarak görebilirsin, değiller ama öyle biliyorsun, öyle öğrenmişsin. tamam!
ama allah aşkına ya da taptığın her neyse onun hatırına virüslü gibi kaçmayın bu insanlardan. tiksinti ile bakmayın!
down sendromu bulaşıcı bir hastalık değildir.
down sendromu akıl hastalığı değildir.
sendromlu insanlar deli, virüslü, iğrenç ya da acınacak halde hiç değillerdir!
onların tek farkı kromozom sayıları!
allah ın tarafından sıkı bir şekilde sınanmaktır. o çocuklara bakan anne babaları görünce merhametin, sevginin ne demek olduğunu anlarsınız ellerini, ayaklarını öpmek istersiniz allah ın anne ve babalara nasıl bir sevgi nasıl bir merhamet bağışladığını görürsünüz.
böyle bir yeğene sahip biri olarak kesinlikle üzerinde titizlikle durulması gereken, diğer çocuklara göre sevgi ve şefkate daha fazla muhtaç, eğitim ve sağlık ihtiyaçlarına özen gösterilmesi gereken masum çocuklardır.
çok tatlı çocuklardır. biraz ağırdırlar ama. kucağa almak kolay değildir lakin nedense çok sever ve ilgi gösteririm bu çocuklara.
kalbin bir kenarında duran belli zamanlarda açığa çıkan, ataklar halinde isyan yaratan ama sonra masumluğu ve ilgiye muhtaçlığı ile bünyeye sorumluluk ve anne babalık bilinci veren, iyi bir eğitimle ihtiyaçları kısmen azaltılan, dünyalar tatlısı hayırsız olmayan bir evlada sahip olmaktır.
ilk başta yıkıcıdir belki ama oturup adam akıllı düşünunce hayata daha sıkı tuttunmana sebep olur. Çünkü evladın hiç bir zaman kendi parasini kazanamayacak, kendi yuvası olamayacak, kendi hayatı olamayacak. Bütün ömrünü rehabilite olarak geçirecek.
evladım değil de yeğenim down sendromlu. gördüğüm zaman severken kendimden geçiyorum bazen sesimin tonunu ayarlayamiyorum. korkup ağlıyor. ağlarken sesi bile çıkmıyor. Öyle de mazlum yavrum.
1.5 yaşında henüz. Yeni yeni eğitimlere başladılar. Allah yardımcısı olsun onun ve hepsinin.
kaderi kabullenmek ve bununla mutlu olmaktır, onun diğer çocuklar gibi olamayacağını bilerek onun yaşamı için her gün yaratıcıya dua etmektir, o sizin bir parçanızdır hatta diğer çocuklardan fazla sevilir.
Ayni zamanda dunyanin en tatli coguna sahip olmak demektir. Aile iyi bir rehabilitasyon merkezi bulup, cocuguna iyi bir egitim aldirabilirse, down sendromlu cocuklar zor dedigimiz bir cok isin ustesinden gelebilirler. Ayrica down sendromlularin da toplumun birer bireyi olduklari unutulmamalidir.