Malumunuz davalar çok uzun sürdüğü için bi yerden sonra dosyalar yığılmaya başlar ve bundan dolayı icra dosyaları zamanla mahzen adı verilen (şarap sanki bana lol, çıkar bana oradan bi 2013/8278) yerlere kaldırılır.
Mahzenlere avukatlar giremez, çünkü dosyaların korunması, diğer avukatların dosyalar üzerinde değişiklik yapmasının, dosyaları tahrif etmesinin önlenmesi gerekmektedir.
Mesela Kartal adliyesi yeni açıldığı ve henüz çok fazla yığılma olmadığı için bu adliyede dosyalar dairelerde bulunmaktadır, burada avukatların dosyalara eriştikleri zaman yıla ve esas numarasına göre sıralanmış dosyaları farklı yılların bulundukları yerlere gizleyerek diğer avukatların işlem yapmasını engellemeye, ayağını kaydırmaya çalıştığı görülmüştür. Yanlış anlaşılmasın, kartal'da böyle oluyor diye dosyacılar ortaya çıkmadı, dosyaya erişen avukatın neler yaptığına emsal olsun diye, en güncel örnek o olduğu için ondan bahsediyorum.
dolayısıyla avukatlar böyle ahlaksızlıklar yaptığı için mahzene girmemelerine karar verilmiş, dosyacılara ihtiyaç duyulmuştur. dosyacıların mahzen üzerindeki bu tekeli, şimdi de dosyacıların suistimaline olanak sağlamaktadır.
Baronun atadığı, genellikle denetimli serbest kimselerden seçilen ve dosyacı adı verilen organizmalar mahzendeki dosyaları çıkarmakla görevlendirilirler.
O mahzendeki dosyalar çıkarılsın diye kendilerince, keyfi olarak saat belirlerler, sözgelimi dosyacı beyimiz öğle 1'den sonra dosya çıkarmamaya veya çıkarılacak dosyaların bu saatten önce kendisine belirtilmesi gerektiğine karar verdiyse ve siz de o saati kaçırdıysanız o gün daha dosya çıkarttırmanız mümkün değildir.
Hatta dosyacı keyfi olarak gün dosya çıkarmamaya karar verdiyse dosya çıkarmaz, işinizi de yapamazsınız. Dosyacıya para verirseniz o başka tabii. BiR UMUTTUR YAŞAMAK...
Mesela para vermediğiniz zaman dosyacı istediğiniz 15 dosyadan 2-3 tanesini 2 saat sonra getirip "napayım, bulamadım" ayağı çekerken, para verdiğinizde 5 dakikada o 15 dosya gelmektedir. Üstelik bu rüşvet, "masraf" adı altında meşrulaştırılmaktadır kendileri tarafından.
Veya diyelim ki dosyacı hazretleri 1-1.30 arası gelmeni buyurdu, sen de o saatte gittin, çıkarılmasını istedin, yazdırdın. Şanslıysan dosyacı 3-3.30 gibi çıkarır.
önce yazdırdığın dosyalar çıkmış mı öğrenmek için dosya listesi nerede onu bulman lazım. 50-60 rastgele dosyayı kafasına göre bi yere yığar, ve yine şanslıysan o dosyaları nereye yığdığını bulursun ve yine şanslıysan 4'ten önce memuru bulur ve işini yaptırırsın (adliye babalarının çiftliği olduğundan dolayı mesai 5'te bittiği halde memurlar 4'ten sonra iş yapmamaktadır).
Şanssızsan, memuru bulamaz ve işini yaptıramazsın, bütün gün boşa gitmiş olur. işte efendim bizim stajyer de bir şey beceremiyor olur.
Tipik bir dosyacı günde resmi olarak en fazla 50 dosya çıkarır, 500 dosyalık trip atar.
gayriresmi -para yiyerek- çıkardıkları ayrı tabii, bu dosyalardan en kötü ihtimalle günlük 100 lira para alır, böyle böyle sermaye birikimi sağlayıp başımıza adam olurlar.
Herkes kendi dosyası çıksın diye bu adamlara giderek daha da fazla para vermiş, öyle ki para beğenmiyorlar, 10 lira verdiğin zaman burun kıvırıyorlar.
Senelerce oku, vize final dönemlerinde okumaktan gözün bozulsun, sonra avukat olunca dosyacı mamala ve memur tribi çek. Mmhh mükemmel meslek ^^
Zaman içerisinde kartal adliyesi'nde de yığılmanın gerçekleşmesiyle dosyacıların çağlayan'dakine benzer bir terör ortamına ve canavarlaşmaya (yiyicilik?) sahip olmasını beklemekteyiz.
Sürekli bir rüşvetçilik dönüyor. Herkes farkında ve çok doğal karşılanıyor. Her fırsatta batının ahlaksızlığı diye kafa ütüleyen milletin ahlakı bu kadar işte. Avukatı, memuru, dosyacısı... hepsi ayrı dalavere peşinde. Ondan sonra yolsuzluk oluyor, hırsızlık oluyor bilmem ne. Böyle millete böyle iktidar.
En büyük meziyetleri müracaata kalmis, arşive indirilmis bir dosyaniz varsa çıkarmak icin sizi yolmalarıdır bu vatandaşların. isin pis tarafı bunlara verilen paranın kanıksanmış olması.