- dostum ne haber...
+ iyidir lan it!
içimdeki cam kırıklarını bir süzgeçten geçirip toplayacağım ve bu kırıkları koşu bandına özenle japon yapıştırıcısıyla yapıştırıp, sonra çıplak ayaklarınla önce hafif sonra normal tempoda 4 km koşturacağım seni zat-ı muhterem:
belki o zaman, yavaş yavaş duygusal samimiyet temposunu tutmayı öğrenirsin. yanılmıyorsam, aristotales'in kendisini ilgiyle dinleyen kalabalığa şöyle seslenişini de okumamışsın sen belli. koltuk altında taşıdığın kalın kitaplardan utan.
- hey dostlar...(bu arada, kalabalıktan büyük bir gürültü, güzel tepkiler)
- hayatta gerçek dost yoktur! (hayal kırıklığının çat diye sesiyle koro homurtular)
hem daha yeni tanıştık du' bakalım bismillah! gelene geçene dostum demek de ne? ziyanı yok kelimelerin gönüllüsü seni... o da ne la.. hiç yakışıyor mu sana top sakal güdük. ahaha...bırakmışsın ortaya, keçilerin abdurrahman çelebisi misali. tamam lan hemen alınma, duygusal tosbaga..
hem kelsin hem fodulsun ama dostumsun!