yüz yüze dostluklar vardır.
güneşle ayçiçeğinin dostluğu, böyle bir dostluktur mesela. ayçiçeği
sabahtan akşama kadar hiç ayıramaz yüzünü güneşten.
uzak dostluklar vardır.
denizlerin ortasındaki bir adayla, dağların arasındaki bir göl, birbirlerinin
uzak dostudurlar. dostluklarını gündüz kuşlarla, gece yıldızlarla iletirler
birbirlerine.
sessiz dostluklar vardır.
dilsiz bir adamın elleriyle, dilsiz başka bir adamın elleri arasında sessiz bir
dostluk oluşur. her şeyden konuşur sessizce bu eller.
zorunlu dostluklar vardır.
pazarla pazartesinin dostluğu gibi. pazar ağır bir gündür, pazartesi hızlı
bir gün. ayak uyduramazlar birbirlerine. ama dost olmak, yan yana durmak
zorundadırlar.
uzun dostluklar vardır.
ikindi güneşinin altında uzayan gölgeler birbirine kavuşurlar ve uzun boylu
bir dostluk oluşur aralarında.
günün birinde ölen dostluklar vardır.
kanuni süleyman’la ibrahim paşa’nın yıllar süren dostluğu, bir gün
bıçakla kesilir gibi kesilivermiştir ortasından. hatta sonra kanuni süleyman
ölmesini ister ibrahim paşa’nın. ve hatta yerine getirilir bu isteği, kanuni
süleyman’ın.
vakitsiz dostluklar vardır.
bir peçete, bir kâğıt mendil vakitsizce dostu oluverir gözlerinizin…
zaten varsa dostluklar vardır sadece.
ekmek gibi, su gibi tanıdık geliyorsa size biri; o sizin dostunuzdur.
bakımsız dostluklar vardır bir de.
ama n’olur olmasın bakımsız dostluklar!
(bkz: yıldızlı atlas)