benim hep dikkatimi çekerdi üniversite yıllarımda.bazıları birbirlerine hemencecik ısınır çok yakın davranır dost olurlardı.hep özenirdim.birbirlerine bu kadar kısa sürede yakın olmalarına kendileri gibi aynı idealleri paylaşan insanları bu kadar kolay bulmalarına hayret ederdim.bu kadar kısa sürede böyle büyük dostluklar kurmalarına.sonra üniversitenin sonlarına doğru ve üniversite bittikten sonra birbirleriyle konuşmamaları görüşmemeleri sorduğumda "valla en son okul zamanı görüştük" demelerine şaşırırdım.sonra sonra aklıma dank etti.Birbirleriyle bu kadar samimi olmaları öyle idealler filan değil tamamıyla o anki durumdaki geçici bir ittifak, beraber olup güçlenmek.öyle uzun soluklu düşünmüyorlar.pek seçici değiller.o yakınlık birlikte hareket etmek filan hep geçici.ve aslında doğru olan da bu.çok ayrıntılı düşünüp seçici olmamak lazım.sanki yıllarca beraber olacağın her konuda uyuştuğun biri olmak zorundaymış gibi.geçici olduğunu bil çok seçici olma ve diğerlerine karşı işbirliği yap birlikte hareket et.günümüzde dostluk bu.
bana göre dostluk acı biber gibidir sözlük, hayata tad kattığını söyleyebilirim.Belki Yanlış dostluklardan ağzın yanar ama acısına katlandığın seni mutlu edebilenler de haz verir.
Aileden sonra gelen güvenilir kişiler demektir. Ailenin olmadığı zamanlarda yanında olan kişilere denir. Bir de bunların hain boyutu vardır düşman başına olmalıdır. Dostluk dediğin kavgada ve parada kendini göstermektir. ikisinden de çekinen dost görünümlü insanlar varsa kişinin uzak durması gerekmektedir.
biraz hayal birazda gerçek olandır dostluk... her zaman yanında olduğunu düşünürsün, öyle midir? belki de evet belki de hayır. onlar sana gerçeği söyler...emin misin? ah evet tabi ki gerçekten* dostun ise öyledir. hayal veya gerçek olmasının sebebi de belki de budur. şunu iyi biliyorum bazı şeylerin dostluğu daha güzel - yani insandan ziyade - mesela bir kalem yanında taşıyabilirsin. evet her işine yaşamayabilir. her neyse anlatmak istediğim anlaşılmıştır herhalde. benim düşüncem bu....
Bugün bir kez daha anladım ki yeri gelince ailenden öte olandır. Uzak yakın dinlemez ve koşa koşa gelir bulur seni sesindeki mutsuzluğu hissettiği an. Bir insan yeri gelince sen gelme desen bile koca bir şehirde sokak sokak arayıp seni bulabiliyorsa o insan özeldir. Sen anlatmasan da derdini içini görebilendir. Gözünün içine bakınca anlar konuşmana gerek olmaz.
Dostluk bilmektir. Kaybolmak istediğinde seni bulup çıkaran , hayata dönmeni sağlayan güce sahip olmaktır. Yanında olmasa bile olacağını bilmektir.
iyi ki varsın. iyi ki yanımdasınlı cümleler kurdurandır.
her insanla olunmaz efendim . benden size tavsiye dost olacağınız kişi akıllı olsun öncelikle . yani her şeyi anlaşılması gerektiği gibi anlasın demiyorum ama aklını kullanan birisi olsun . duygusal olmasın . duygularıyla hareket eder sizi bitirir. ahlaklı olsun çünkü bu dürüstlüğü beraberinde getirecektir. ama bu da odun olması anlamına gelmesin .
Hayat bazen insana o kadar ağır geliyor ki ne yapacağını bilemez hale getiriyor kişiyi. Eminim herkes yaşamıştır bu durumu. Kendimizle çeliştiğimiz zamanlar geldi hiç yok yere boşu boşuna efkarlandığımız günler oldu. işte o anda yanınızda olmasını istediğiniz kişilerdir dostlarımız.
dostlukların gücü adına, güç çıkarsız dostluklarda.
Bu hayattaki en buyuk eksikligim hic bir zaman gercek dost bulamamis olmamdir. Ne lise ne universite ne de is hayati. Bazen dusunurum benim kriterlerim mi yuksek diye yok arkadas kriter filan da koymuyorum. Yuzlerce arkadasim oldu geldi gecti.dost olarak gordugum insanlarda oldu lise ve universite yillarinda.ama hep geciciydi . ben dost dediklerime ne kadar deger verdiysem onlar beni okadar sallamaya basladi. En zor zamanimda telefon defterime bakip arayamiyorsam yada aradigimda banane, hayir, yok gibi cevaplar aliyorsam bu nasil dostluktur. Yada gercekte dostluk diye birsey yoktur ben utopya pesinde kosmaktayim. Ama hep isterdim kendimden bile daha yakin birini. Belkide bu kadar istedigim icin sahip olamiyorum bu mukkemmel hislere. Dost gordugum insalarin ben zor durumdayken beni gecistirmeleri cok kirdi beni. Bir kac yildir kimseyi dost olarak goremiyorum . yalnizlik boyle bir sey olsa gerek.
aralarında sevgi, saygı bulunan kimselerdir dost olanlar. birbirleri için kötü şeyler düşünmez dostlar. birbirlerini sayar, birbirlerini dinlerler. bu bakımdan aynı şeyleri düşünürler, duyarlar.
evet, gerçek ve sürekli dostluk düşünce ortaklığından doğar.
insanların düşünceleri uyuşmadı mı dost olamazlar. dost olmak bir yana böyle insanlar birbirlerine düşman da olurlar.
dost, insanın en büyük dayanağıdır. acımıza kendi acısı gibi ortak olur. sevincimizi de kendi sevincisi sayar. oysa dostu olmayan birini düşünelim . bu dostsuz insandan daha yalnız kim vardır? bir derdini açamaz, bir sıkıntısını söyleyemez. çünkü insan dostlarıyla birlikte olduğu zaman acılarını da sıkıntılarını da unutur.
dostluk bir kuvvettir. tabii gerçek dostlar için bu söz doğrudur. gerçek dostlar, insana akrabalarından da yakındır. kara günlerimizde nice akrabalarımız bize yüz çevirirler; ama gerçek dostlarımız bizim yanımızda bulunur. boşuna mı demişler atalarımız ''dostun iyisi kara günde belli olur.'' diye.
Dostluk kavramı denince aklıma sıcak bir düşünce geliyor.
Sanki ılık bir şeyler akıyor yüreğime. Tatlı bir heyecan beni dostluk duygularına yakın tutan.
Tıpkı ilkbaharda açan çiçeğin bana gülümsemesi gibi.
Aslında bazen dostluk öyle kademelere geliyor ki, bir yandaştan çok bir kardeş yerini tutuyor. Onu canın gibi seviyorsun. Eğer bir düşünce varsa kafanda, sıkıntıların seni bunalttıysa ilk aklına gelen şey O’dur. Dostun….
Senin zor gününde yanında olan , olmasa da kalbiyle senin yanında olduğunu hissettiren dostun.
Ben bunu bir kardelen çiçeği gibi değerlendiriyorum. Karların arasından zorluklarla çıkması , sonra renginin o parlak beyazlığa ahenk katması gibi bir şey olmalı bu..
Bu bir duygudur bence . erişilmez bir duygu.
Belki arkadaş bulmak kolaydır; ama dost bulmak kardelen çiçeğinin açması gibi bir şeydir. Erişemezsin dostluğa..
Dostun öldüğünde sanki bedeninin bir yarısı kopmuş da onun acısını çekiyormuş gibi hissedersin kendinde.. artık sen yarım bir insansındır. Her şeyin karmakarışık , yarım yamalak olmuştur. Çünkü canının ve ruhunun yarısını kaybetmişsindir.
Mantığının seni yönettiği yerde duyguların gelir aklına. Susarsın bir süre belki. Derin düşüncelere dalarsın..
Dostunla, canınla yediğin o simitin yarısını düşünürsün.
Nasıl da yağmur yağıyordu o gün…
ikiniz de sırılsıklam olmuştunuz.
Onun üzerindeki montu belki başına alıp koymuşsundur kim bilir. sonuçta bir şeyleri paylaşmışsınızdır. En basitinden Bir simitin yarısını…
Dostluk fedakarlık , anlayış ve sevgidir. Bu üç kavram tıpkı dostunuz gibi birbirinden ayrılmaz. En önemlisi sevgidir. O büyük bağlılık olmasaydı, arkadaşlık adını alan şey ,dostluk sıfatına bürünmezdi zamanla…
Artık siz bir bütünsünüzdür. Sevgi dolu bir bütün. Ayrılması imkansız bir ikili.
Canınız canınızı bütünlese de, bazen yarınız kopsa da içinizden, bu hayatta bir şeyleri paylaşacak bir dostunuz olmalıdır.
Çünkü dostluk candan öte bir candır…
dost deyince benim aklıma lise arkadaşlarımdan birisi gelir özellikle. başta bana laf soktu diye dövmek istediğim insan sonradan uğruna herkesi karşıma alabileceğim insan durumuna gelmişti. çocuk gibiydik, birlikte çocukluk yapmayı sevdik. kolkola girip çarşıda duman şarkılarını bağırarak söyledik. eğer bu yazıyı hala okuyorsan dostum hani birisi olur yanyana gelince dünyayı takmazsınız ya, işte o insanı kaybetme.
üniversiteyi bitirmek üzeresindir, veya bitirmiş artık meslek sahibi olmuşsundur. ama yanyana gelince hala kolkola şarkı söyleyerek yürüyebiliyorsan mutlu ol ve anın keyfini sür, herşey siyaset veya para değil.