dost, dost dediğin kapatmayacak,
yüzüne kapıyı;
dann diye.
açmalı her daim kapısını değil,
yüreğini,
yarım kalan her şeyi,
yarım kalmış bir kitap gibi,
okuyacak; unutmadan.
üzülecek senin kadar,
sen arayamadığın zaman senin yerine,
onun eli uzanacak telefona,
bir uzanıp geri gelecek;
senin elinin gidip geldiği;
aynı filmlerdeki gibi.
filmi izleyip de imrendiği için değil;
seninde aynısını yapacağını bildiği için.
soramasan da halini hatrını,
bileceksin,
sebepsiz hüzünlerin, durgunlukların;
sebeb-i mümessili o diye.
gökyüzüne bakıp bir yıldız gönderdiğinde,
baktın mı gökyüzüne istemsiz.
takma kafanı diye alabileceksin hüznünü.
dünya'nın bir ucundan diğer bir ucuna göç eden
özgür bir kuş gibi.
onunla yaşadığın her an bir ömre bedel diyeceksin,
ulan ne güldük, ne eğlendik, ne ağladık, neler paylaştık;
cem baba'nın dediği gibi aile her zaman biyolojik değil,
diyebileceksin, dostun için.
onunla beraber gerçekleri oldugu gibi görebilecegin ruhunun bütün güzelliklerini ona acabilen biridir. kıskanclıklarını ve sacmalıklarını ona itiraftan sonra bütün bunlar onun içtenliginin beyaz okyonusu içinde erir kaybolur.
kendini mantıksızca bunalttığında gecenin hangi saatinde olsa da konuşup ferahlatandır. iyi ki vardır ve hep dursundur. okuma yazması olan babacık mouse a teşekkür ederim.
gunumuzde artık pek de var olmayan kavramdır. yıllarca suren dostlukların yerini bir gun icinde kurulan ve hic ugruna bitirilen sozde versiyonları almıstır.
kazığını yemediğim, tek güvencem oldu sanırım.
bugün göz dolduran bir örneğiyle karşı karşıyaydım. bulunduğum halet-i ruhiye dolayısıyla son bir haftadır vücudumda oluşan kırmızı noktacıklar ve kestiğim mini minnacık saçlarımla gittim iki 'dost'umun evine. yüzünde kırmızı ruj lekeriyle karşıladı biri beni , öbürü de ne bulduysa sürmüş yüzüne.yetmemiş sakallarına bile sürmüş.
her daim boş şişelerin ayak altında olduğu dumanaltı o küçük ev toplanmış. şişeler bile itinayla dizilmiş duvar kenarına.şaraplar alınmış, en sevdiğim şarkılardan seçme bir liste dahi unutulmamıştı. şarabınızdan koca bir yudum aldıran şarkınız vardır illa ki ve dostunuz bunu bilir ya hani , o an baktığımda birisi ben ağlamazken ağlıyordu , öbürü de koca gözlerini açmış beni izliyordu gülümseyerek. velhasıl, insanoğlunun anadan üryan bir bebek kadar masum, kıymetli olduğunun örneği olabiliyor kimi zaman bu kavram. ''dost'' .