düşerken sizi tutan.
hani oldu ki tutamadı diyelim, önemli değil sizi yerden kaldıran birde üzerinizdeki tozları silen.
herkes sizi yuhalarken, kolunuza giren.
12 taneydi halbuki.. 10 dediğimde ne kadar da kızmıştın bana. "%5 ya nolcak" dediğimde küfürün gelesi gelmişti o 'dostum benim' potporisi cıkan dudaklarına. hiçte yakıştırmam bilirsin. ettiğinde yok ya..
ismini söylerken yutkunamadıgım aynı zamanda kusamadıgım kanın bogazıma takıldıgını hissettiginde, o ismimi söyleyişin ağlatmıştı aslında beni. ağlak biri değildim ben biliyordun.. saatlerce ağlamıştık o gece. anlattıklarıma, yaşadıklarıma, hissettiklerime, kalbimin kırıklığına... dinlemiştin beni, teselli etmiştin.
bir de o ismime sahiplik eki getirdiğin zamanlar vardı ya seni sevmeye kıyamadığım anlardan oluşan. işte oydu dostluğunu bana bu denli bağlayan. saflığındı, gözlerinde ki karşılıksız sevgiydi, koluma sarıldığında hissettiğim o sıcaklıktı. bu dostluktu. sen benim dostumdun.
geçmişi bir bırak şimdi, anlatmak istediklerimi bir unut bir vazgec hepsinden! ben hariç hepsinden vazgeç şimdilik. ama şimdilik;
elimi tutmuştun, gidiyorduk, dostluğunla pekişmiş bir adaydı rotamızda ki. dönüşünün tek kişilik bir biletten ibaret olduğunu bilmeden gidiyordum. sen farkındaydın ve bana söylemiyordun. adanın en yüksek noktasına çıkarmıştın beni. orda yazıyordu dostluğun. oraya sinmişti. elimi hala tutuyordun. diğerini de kavrayıp gözüme bakıyordun ve bir şeyler iliştiriyordun avucunda bulunduğuna. beni burda bırak ve git diyordu gözlerin.. biletime siliyordum kalbimin göz yaşlarını. tek diyebildiğin "üzgünüm, çok üzgünüm"dü. bu muydu?
zamanı dalgaya aldığımız anlarda vakit geçiriyorken ki paylaştığımız dostluk bu muydu? en aşık halimden daha aşık olduğunu belirtmeni mi gerektiyordu !?
songül karlı'nın söylediği çok güzel bir deyiş. *
Viran bahçalarda bülbül öter mi
Gönül eğlencesi gül olmayınca
Merhemsiz yaralar onar biter mi
Bir gerçek veliden el olmayınca
dost dost el olmayınca
dost dost el lmayınca
iki melek gelir sual sorarlar
Dökerler hurcunu gevher ararlar
Bir kılın üstüne köprü kurarlar
Geçemezsin hakka hakka kul olmayınca
dost dost kul olmayınca
dost dost kul olmayınca
Değme arif bunun sırrın bilemez
Bilir ama yine arif olamaz
Her mürşid ölüyü diri kılamaz
Hünkar Hacı Bektaş vel olmayınca
ikiyüzlülüğe bulaşmadan, dönüp geriye bakmaktan korkmadan adına "dostluk" denecek şeyi paylaştığınız üç-beş kişi olduğunu fark edince yaşamı anlamlı kılandır. daha ilginci... henüz ömrünün çeyreğinde olup 10-15 yıllık doslara sahip olmak da var.
Dost kilot gibidir seni her an güvende hissettirir,iyi dost prezervatif gibidir seni herşeyden korur,ama en iyi dost viagra gibi olandır çünkü düşeni kaldırır.
"benim 3 iyi dostum vardır.
ben bu dünyadan göçünce:
biri evde kalır, biri yolda kalır, biri benimle gelir.
evde kalan; malımdir.
yolda kalan; hısımlarımdır
benimle gelen; iyiliğimdir." *
kan bağı olmayan kişilerdir ama kan bağı olan kişilere nazaran daha çok kan bağı olan kişilerdir. kan çeker..
götü emanet edeceğiniz ve arkanıza bakmayacağınız arkadaşlığın bir kaç level üstüdür. gerçek anlamda dost bulmak çok zordur o oranda kaybetmenin kolay olduğu gibi. misal sevgiliden dost olunmaz, eski sevgiliden hayatta dost olunmaz. yani herhangi bir sevgili ve cümle içinde kullanılan hiç bir sevgiliden dost olunmaz. çünkü götünüzü kurtarmaz, daha çok batar o göt. çıbanlıdır.. o yüzden dost olucam ya da kalıcam diye uğraşmayın..bir yerde patlak verir..
hayatın zamanla genişleyen bir düzlem olduğunu düşün.
çevrendeki insanların bu hayat düzlemine göre üç farklı durumları vardır;düzleme paralel olanlar,düzlemi kesenler ve düzlemi oluşturanlar.
düzleme paralel olanlar:etrafta baktığın, gördüğün, bazen sadece selam verdiğin ya da tanımadığın insanlardır.düzleme paralel oldukları için sonsuz boşlukta düzleme asla değmezler, dolayısıyla hayatına etkileri yoktur.
düzlemi kesenler: saygı duyduğun bir hocan, bir büyüğün veya fikirlerine değer verdiğin bir küçüğümüz olabilir.bu insanlar düzlemi kestikleri yerde büyük etki yaratırlar. bir sözle, bir bakışla veya bir anıyla. bu etkiler bazen düzlemin kombinasyonunu değiştirir bazen de gelişme yönünü.
düzlemi oluşturanlar: anne, baba, eş, akraba,arkadaş vs. ve dosttur. düzlemin kombinasyonunu oluştururlar.bu insanlar düzleme dahil olduklarında genişletirler.dahası düzlemi genişletme isteği verirler size.
ama acı olan ayrılıklarıdır. düzlemin bazı parçaları koptuğunda yerine hiç bir şey koyamazsınız, hiç biri tutmaz ötekinin yerini. çünkü özeldir bu insanlar eşleri benzerleri yoktur.
bu düzlem doğumla genişlemeye başlar.anne ilktir.sonra baba, akrabalar, arkadaşlar eklenir herbir yandan. işte bu genişleme esnasında dostlarınız girer kombinasyonun içine. karşılık beklemeden sevdiğniz, güvendiğniz, saygı duyduğunuz, ona karşı hatayı hep kendinizde aradığınız, toz konduramadığınız, sizinle sonuna kadar geleceklerini düşündüğünüz insanlardır dostlar.
eğer düzlemi oluşturan dostlarınızı kaybetmiyor, koruyabiliyorsanız o zaman düzleminiz değerlidir. anne babayla başlayıp dostlarınız dahil her parcayı giderek kaybediyorsanız son dostunuzu da kaybettiğiniz gün bir düzleminiz yoktur ve ölmüşsünüzdür. nefes almaya devam ediyor oluşunuz bu gerçeği değiştirmez
eğer bir kişi kendini dost olarak nitelendiriyorsa, değer verdiği hatta çok sevdiği karşı tarafı zamanı geldiğinde rahat bırakmayı bilendir. elbette halden anlayan ve dinlemeyi bilen yüreği sevgi dolu insanlar kolay kolay bulunmaz. ancak dostlukla saplantı birbirine karıştırılmamalıdır. dost, dostunun sahibi değil, dert ortağı, mutluluğunu paylaşan sırdaşı, gülümseyen kalbidir. sınır aşılmamalı ve sessizce çekip gitmek de bilinmelidir.
insanın ne sadece iyi ne de sadece kötü gününde değil her zaman yanında olması gerekendir.
sadece iyi günde yayında olanlar zaten dostun değildir. ama sadece kötü gün dostu olmayı kendine misyon edinenlere de karşıyım. insan mutluluğunu, eğlencesini de paylaşmak ister.
--spoiler--
+hadi lan dağıtırız işte çok eğleniriz
- ı ıh ben kötü gün dostuyum.
+ne halin varsa gör o zaman aq
tesadüf eseri tanışmışsındır.ilk başlarda sadece yüzüne bakar durursun.sora konuşmaya başlarsın.konuştukça ortak yölerinizi bulursunuz.günler ilerledikçe samimiyet artar çok yakın olursunuz. telefonlaşır dışarlarda buluşur acınızı sevincinizi paylaşırsınız. artık bağımlılık yapar onla görüşmek .bir gün görüşmeseniz krize girersiniz. seni sık sık arar sana üzücü olaylarını anlatır ne yapması gerektiğini sorar ve sizde ona yapması gerekenleri *söylersiniz. ve tüm sıkıntılarını sizin yardımınızla çözmüştür.içinizden daha mutlu günler geçirmenin planlarını yaparsınız sinsi bir kopukluktan habersiz.ve günler ilerledikçe size karşı daha soğuk daha ilgisiz davranmaya başlamıştır.ilk başlarda bunun kuruntu olduğunu düşünüp geçiştirirsiniz.ama hep sizi ertelemesi sizi önemsemediğinin göstergesidir. sorarsınız bi sorun mu var, eskiden böyle değildin. ama yok hep ben aynıyım cevaplarını alırsınız.bir kez daha anlarsınız kiyanlış kişiye yanlış değeri vermişsinizdir. işte dostluk denilen b.ktan şey budur.
basit bir bayılma sonucunda uygulanan ekg testi sonunda 10.000 kişide 1 görülen bir hastalığı olduğunu öğrendiğiniz; doktorunun 'çok basit bir operasyonun var, rahat ol' telkini ile hastalığı ile dalga geçip takıldığınız, ilk operasyonda kalp ritmi normali bulmadığı için 1 ay sonrasına ertelenen, sonraki operasyonda uyutulup yapılan operasyonda fazlalık damarı bulunamayan ve 1 ay daha sonrasına gün verilerek yollanan, artık stress yapmaya başlanmış olan hastalığa, hala güven vermek için rahat davranılan, son operasyonda kalp ritminin senkronu yakalayamamasından dolayı 3 gün sonrasına ertelenen, en sonunda dün itibari ile yapılan opersyonda damarı yakılan ama kalbin yeni bi ritm tutturması için hastanede kalan dostunuzun ritm bozukluğu sebebiyle yoğun bakıma alınmasıyla yaşadığınız hali bir başkasında yaşamayacağınızı biliyorsanız o dostunuzdur.
şükürler olsundur ki sabah herşey normale dönmüştür ve bünye derin bi oh çekmiştir.
iyi ki varsın be dostum. bende de kalp varmı yok mu diye test mi ediyon napıyosun yaa.
bu uykusuz gecenin, nefessiz kalınan anların hesabıda sorulur senden gün gelir de.
açıkcası sabah ilk senin sesini alamadım, abinin sesi sandım ve çok korktum tel düştü elimden son anda toparladım kendimi ve o arada sesini aldım. öle yorgundu ki sesin çok zorlu bigeceden geldiğin belliydi.. tekrar hoşgeldin.