Dost dediğin neden giderki? bilmez mi ki henüz tecrübe etmedğim şeyleri ona soramazsam yanlış yolları tercih edebileceğimi, kırgın biraz buruk anlarımda onu yanımda istediğimi. Mevlana Celaleddin Rumi dostu gidince şunları yazmış:
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme
Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme
Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme
Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme
Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme
Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme
Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun etme
Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme
isyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme
acıdır. mutlu bir haber aldığın veya sıkıntılı olduğun zaman çalacağın kapının kapanmış olmasıdır. yaslanıp ağlanacak en kıymetli omzun kaybolmasıdır. birlikte atılan keyifli kahkahaların yerini yavan gülümsemelere bırakmasıdır. onunla içilen kahvenin çayın tadının başka yerde bulunamamasıdır. kimin suçu olursa olsun dostun gitmesinde, anılar sancılıdır.
giden gerçek dostsa ve hala bir yerlerde nefes alıyorsa, mutlaka geri dönmelidir ve dönecektir de.