dost, sizin en derin sırlarınızı ve rezilliklerinizi bilen kişidir. dolayısıyla gardınızı indirip savunma açığı verdiğiniz kişidir de aynı zamanda. bunu kullanıp arkanızdan sizi vurabilme ihtimali ise arkadaşlık aşamasındaki değerlendirmeyi ne kadar doğru yapabildiğinize bağlıdır.
arkadaş, dostluğa geçişte önemli bir aşamadır. buradaki eylemler ve söylemler arkadaşlığa geçişin temellerini ve değerlendirme kısmını oluşturur. duruma göre kişi derece yükselerek dost, derece düşerek yabancı, ya da aynı derecede stabil şekilde kalarak arkadaş statüsünde devam edebilir.
edit: bir şeyi unutmuşum şimdi fark ettim. peki dost, derece kaybedip düşebilir mi? düşebilir evet, ama direkt yabancıya düşer. arkadaşlığa düşme ihtimali söz konusu olmaz. yani ufak bir sorunda yine dost kalınır, ama büyük bir sorunda yabancı olunur. dolayısıyla değerlendirme aşamasında her zaman hata yapabilme ihtimalimiz de mevcuttur buradan bunu da çıkarabiliriz.
benim çok arkadaşım oldu şu hayatta, bugün facebook'da belki 1000 kişi eklerim istesem. ama hiç dostum olmadı şu hayatta.
dost sandıklarım da gün geldi kuyumu kazdı. şu hayatta arkadaş çoktur ama dost azdır. sanırım bu sözcük ikisi arasındaki farkı açıklamaya yetmiştir.
dost arkadaşlığın ötesidir. her zaman yanında olur, olmaya çalışır. senle sen olduğun için arkadaştır çıkarlar için değil. gelgelelim günümğzde bu tip dostluklar çok az sayıda kalmıştır.
arkadaş yolda görünce "ooo bilader napıyon ya nası gidiyo" der, dost gördüğünde hiçbir şey sormaz zaten ne olduğunu anlamıştır. eliyle sırtına sefkatli bir sıvazlama yapar ve hava değişsin diye futbol muhabbeti açıp "o değil de nasıl koyduk size" diye adamı gülmekten kopartır.
montaigne insanın dostu olduğunu söyler ama öyledir ki onun dostluğu, iki ruhun birleşiminde yamalı hiçbir yer yoktur. karşındakini kırma korkusunu duyuyorsan gerçek dostun değildir der aynı zamanda.
dostluk arkadaşlıkla başlar zaten bazıları arkadaş olarak kalır bazıları can olur diğer sen olur.
arkadaş yanında olduğu kadardır, dostluk ise geçmiştir gelecektir.