dost başa düşman ayağa bakar

    28.
  1. Almanya’da ayakkabı imalatçısı adolf ve Rudolf dassler kardeşlerin zamanla ticari anlaşmazlıklarla birbirine ters düşüp ayrılmalarıyla ortaya çıkan motto.

    Şöyle ki adolf Adidas atölyesini Rudolf ise Puma atölyesini kurar. Küçük kasabada herkes ya Adidas fabrikasında ya da puma’da Çalışmaktadır. Kardeşler arasındaki husumet işçiler vasıtasıyla tüm kasabaya yayılır, öyle ki birbirleriyle tüm sosyal ilişkilerini keserler. Yeni tanışan iki kişi karşısındakinin dost mu düşman mı olduğunu anlamak için ayakkabılarına bakar ve bu söz ortaya çıkar.

    (bkz: Adidas vs Puma)
    6 ...
  2. 18.
  3. KANIMCA manası şudur ki, dost yükselmesini beklediği başımıza, düşman kaymasını beklediği ayağımıza bakar.
    3 ...
  4. 31.
  5. ayakkabının prestij olduğu dönemlerden de kalmış olabilir. dost için yüzünüzden gayrisi önemsizdir. düşman ayağımiza, üzerimizdeki giysilere, cebimizdeki paraya vs bakarak bizim ahvalimizi anlamaya çalışır.
    2 ...
  6. 9.
  7. (bkz: kendimden biliyorum)
    cidden de doğru bir sözdür; şöyle açıklayayım efendim, mutlaka okuyunuz:
    şimdi benim ayaklarım bir hayli büyük(çocuk mezarı gibi*) birde taraklı, yani geniş. bu yüzden ayaklarım çok dikkat çeker. tabi ayaklarımı ben yaratmadığımdan bir utanmam, rahatsızlığım haşa yok. durum böyle olunca çoğu kişi ayaklarıma bakıp ''aa lan ne büyük ayağın varmış'' der. bende pek birşey söylemem, buraya kadar normal fakat dost olduğum arkadaşlarımdan daha 1 tanesi bile ayaklarıma birşey söylemedi. bu da bu sözü doğru çıkartır.
    1 ...
  8. 8.
  9. ayak fetişistleri için geçerliliğini kaybeden ata yadigarı.
    1 ...
  10. 7.
  11. 6.
  12. uzun süreler tam anlamıyla idrak edemediğim bir atasözüydü bu. tüm atasözleri mecazi anlamlarıyla kullanılsa da bu atasözünü açıklarken 'kılık-kıyafet' gibi sözün içinde doğrudan değinilen noktalardan bahsediliyordu.

    artık bu sözün gerçek anlamını bildiğimi sanıyorum.

    baş-ayak: kişiler kendilerini düzenlemeye çalıştıklarında en çok önem verdikleri yerleri baştır. yani saçtır, sakaldır, bıyıktır, gözdür, kaştır... sokağa çıkmadan önce ayakkabılarımızdan tutun diğer zımbırtılara kadar hepsine çeki düzen veriyoruz. lakin başımıza ayrı bir hassasiyet gösteriyoruz. başımız bizim reklam panomuzdur. en çok ona bakıldığını düşünerek en çok özeni gösterdiğimiz yerdir.

    işte insanın dostu ile düşmanı arasındaki fark, ayak-baş çözümlemesinden ziyade gösterilmek istenen-görüldüğü sanılmayan çözümlemesiyle ilgilidir. görülmesini beklediğimiz yere ihtimam gösterdiğimiz halde, çoğu kişinin bakmadığı noktaya bakanlar düşmanımızdır.

    örnek: kişi espirili kişiliği ile ön planda olduğunu sanmaktadır. bu sebeple en çok özen gösterdiği nokta budur. buna istinaden kişinin hiç dikkat çektiğini bile sanmadığı bir özelliği olan göz bozukluğu dikkat çekmişse, işte o dikkati çeken kişi düşmandır. buna rağmen espirili kişiliğine yoğunlaşmış ve diğer saklananları görmeyen(görmek istemeyen) kişi dosttur.

    atalar yine coşmuşlar, ağlamak istiyorum...
    1 ...
  13. 33.
  14. Salo bir kadının yıllar önce, kızının ışıklı ayakkabısına bakan anneme söylediği sikik söz.
    1 ...
  15. 3.
  16. burada düşman ayağa fetişist olduğu için değil ne zaman düşecek diye bakmaktadır.
    1 ...
  17. 2.
  18. bu atasözünde anlatılan, dostunuzda düşmanınızda sizin kılık kıyafetinize bakar. derli toplu ve temiz giyinin. başka bir anlam ifade etmiyor benim için.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük